Öykünün devamı belli. 17 yıldır Çeşme Ilıca Otel’de başarıyla yürütülen genel müdürlük. Ya başı? Turizmle buluşma orta öğrenim döneminde tamamen tesadüflerle oluyor. Arkadaş ziyareti için gittiği otelin resepsiyonunda, fransız bir turistin anlattıklarını zor anlamaya çalışan resepsiyoniste yardımcı olurken, otelin müdürü yakınından geçerken “sen kimsin, niçin buradasın?” diyor. ”Ön büroda çalışan bir arkadaşım var, onu bekliyorum“ diyor utana sıkıla. Otelin müdürü ofisine çağırıyor ve bazı sorular soruyor. Ve ertesi gün Bell-Boy olarak işe başlıyor. Başlayış o başlayış. Artık turizm hayatının temel taşıdır. Bu sektörle ilgili alınması gereken eğitimleri hızla alırken, bir yandan da basamakları ikişer üçer atlayarak genel müdürlüğe kadar çıkar.
Çeşme için kafa yoruyorYakup Demir sadece genel müdür değil, Çeşme Turistik Otelciler Birliği’nin başkan yardımcısı. Sadece kendi tesisi için değil, bu turistik yöre için de 7 gün 24 saat çaba harcıyor. Nasıl sezonu uzatabiliriz? Nasıl turizmi çeşitlendirebiliriz?
Aslında Çeşme’nin turizm istatistiği oldukça güzel. Her şey dahil bölgelerden uzak olduğu için daha güçlü ekonomiye sahip insanların tatil yaptığı bir bölge. Çeşme’de Alaçatı, Dalyan, Şifne gibi gastronomi ve lezzet açısından ilgi çeken bölgelere ciddi talep var. 5 yıl önce yurt dışında Çeşme sınırlı tanınırken bugün özellikle Avrupa gayet iyi biliyor.
Yakup Demir, Çeşme’de hedefin iki ay süren sezonu her yıl 15-20 gün ekleyerek 4-5 aya uzatmak olması gerektiğini ısrarla belirtiyor. Bunun yolu da turızmde çeşitliliği artırmaktan geçiyor. Sağlık turizmi, kongre turizmi, spor turizmi gibi. Temmuz-Ağustos’a sıkışma olmayınca fahiş fiyatlar da ortadan kalkacaktır. Bir de şöyle bir şey var; okullar kapanır, Çeşme sezonu açılır. “Okulların kapanıp açılmasını Milli Eğitim bölgelere göre düzenlese çok sevaba girer d iyor. 15’e yakın beach kulüp var Çeşme’de. 13-14 Mavi Bayraklı plaj var. 5 yıldızlı oteller ve butik oteller var birbirinden güzel. Ve şimdilerde bölgede olmayan bir su parkını da Ilıca Otel hizmete sokmuş durumda.
5 milyon dolarlık yatırım“Aqua Toy City” çok fazla kaydırakları olan bir park değil, daha çok orta yaşın çocuklarıyla eğlenebileceği, serinleyebileceği, su fıskiyelerinin, su tünellerinin, kanalların, çarpışan botların olduğu bir su parkı.. 30 dönümlük alanda 5 milyon dolarlık bir yatırımla hayata geçirilmiş. Havuz oldukça büyük. Günlük giriş 40 TL ancak ilk yıl olduğu için bazı promosyonlar yapmışlar.. Örneğin Migros ya da Tansaş’tan Coca Cola alan için ücret 20 TL.. 500 civarında insan yararlanıyor bu olanaktan.. Sıkış tepiş olunmaması için bu sayıda tutmuşlar girişleri..
Yakup mesleği gereği dünyada birçok ülkeyi dolaşmış.. Eşi meslekten değil fakat turizmi gayet iyi tanıyan biri olduğu için genelde birlikte seyahat ediyorlar. İki oğulları var. 18 yaşında olan büyük oğlan Yaşar Üniversitesi’nde ve babasının izinden gidecek gibi görünüyor. Yazları Çeşme’de, kışları İzmir’deler. Sadece Ilıca Otel’i değil grubun Ürgüp, Balıkesir’deki otellerini de yönetiyor Yakup. Mutfağıyla ünlü otelin genel müdürünün yemekle arası yok.. Hep öğün kaçırıyor. Sadece çorbayla geçiştirilen akşamlar az değil. Yürüyüş yapıyor formunu korumak için. Gürültülü müzikten ziyade soft parçalar dinliyor, evde de, otelde de. Bol bol kitap okuyor ama roman değil. Kurgulanmış şeyler ona göre değil. Daha ziyade yöneticiye yönelik kitapları. Politikada tercihi ideolojilerden geçmiyor. TV nerdeyse hiç izlemiyor hatta bu konudan kendisi de şikayetçi. Birşey sorduklarında (maç sonucu, dizi finali gibi) apışıp kalıyor, mahçup oluyormuş. Ama nasıl izlesin ki, televizyona vakit mi kalıyor kardeşim..
Zorda kalırsam atasözlerine sarılırım* Ilıca Otel her yıl çıtayı daha bir yükseğe çıkarıyor.Bu başarıda ekip kadar idareci olarak büyük payın söz konusu.Başarılı insanların başarı grafiklerini inceliyorum ve o yolları takip ediyorum. İş hırsım çok yüksek. Böyle olunca da sabahın erken saatinden geç saatlere kadar işimle ilgili bir takım araştırmalar yapıyorum. Burada olması gerekenleri not ediyor ve bunları da müdür arkadaşlarımla paylaşıyorum. “Hiçbir işi yarına bırakmayın” diye atasözü var. İdari açıdan sıkıştığım zaman atasözlerini inceliyorum, bu konuyla ilgili atasözü ne demiş, onunla yönetim biçimimi oluşturuyorum Mesela “bir adım geriye gitmeyin, hep az da olsa ileriye gidin” ne güzel bir atasözü...
* Oyun Parkı’ndan sonra sırada ne var?Patronlarımızın ve benim Çeşme’yle duygusal bağlarımız var. İlla bundan para kazanacağız diye değil, bir yatırım olsun diye. Önümüzdeki yıllarda kongre turizmiyle ilgili yatırımlarımız olacak. Yeşil alanı daha da fazlalaştıracağız. Aquapark’ta bazı beklentiler var, onu geliştireceğiz. İzin verirlerse belki denizin üstünden yürüyen bir kanal yapacağız.
* Ilıca Otel’i geliştiriyorsun. Biraz da Çeşme. Alaçatı yanında garip kalan Ilıca’dan bahsedelim..Ben bir defa Ilıcalıyım. Ilıca’yı çok seviyoruz. Plajımız birazcık düzenlense Brezilya’daki Copacabana solda sıfır kalır. Sayın başkanımıza da söyledim Ilıca Plajı, 10 tane Copacabana eder diye. Yüzbinlerce turist geliyor, Rio Karnavalı da orada yapılıyor. Ilıca Plajı’ndaki kum orada var mı? Soyunma kabinleri, duşlar, kafeler, otopark, yolun genişletilmesi gibi biraz yatırım yapılsa dünyada 3’üncü, 4’üncü sıraya oturur. Gerçekten bir kural getirilse nezih hale gelir. Çok zor değil plajımızı yönetip işletmek.
KİMDİRYakup Demir, 1961 yılında Karaman’da doğdu. Orta öğretimden bu yana turizmle uğraşıyor. Turizmle ilgili en iyi eğitim kurumlarına sahip İsviçre’de staj ve sertifika programlarına girdi ve Luzern BHMS’den management sertifikası aldı. 25 yıldır bu sektörde çalışan Demir, 17 yıldır da bir Özilhan ve Özkardeş kuruluşu olan Oden İnşaat Turizm Ticaret AŞ’nin ve Ilıca Hotel’in Genel Müdürlüğünü yapmakta. Halen Turizm Gazetesi ve Çeşme Life dergisinde turizm konularını içeren yazılar yazıyor. Evli ve iki çocuk babası.