Erkan Sevinç

Erkan Sevinç

drerkansevinc@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ege Orman Vakfı Türk Sanat Müziği Korosu Şefi Mehmet Şafak’ın eşi ve kızı da sahnede

Cumhuriyetin ilk yıllarında, Mustafa Kemal’in kültür ve sanat alanındaki düzenlemeleriyle beraber bir yandan Batılı, bir yandan Doğulu olan Türk halkının ses kültürü de karma bir özellik taşıyordu. Kocaman avizeli salonlarda ve kasaba kahvehanelerinde, gramofonlardan yükselen sesler birbirine pek benzemese de, müzik bir şekilde hayatların içindeki yerini almıştı.
Batılı plak firmalarının ülkeye girişiyle birlikte, Anadolu’daki halk ozanlarının İstanbul’a seyahatleri hızlanmış, mahalle kahvehanelerinden evlere sızmak isteyen birçok sanatçı, plak firmalarının önünde kuyruğa girmişti.
Her şeye karşın Türk Sanat Müziği yine baskındı. Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar gibi isimler radyo yayıncılığının da hayat bulmasıyla birlikte vazgeçilmez isimler oldular. Bu dönemde gramofonlar ve radyolar evlerin tek eğlencesi olmuştu.

TRT’nin yaşattığı sanat
Radyolar günümüzde televizyonlar kadar olmasa da yine revaçta. Ancak yayınlarda Türk Sanat Müziği kısıtlı. Bu müzik türünü yaşatmaya çalışan sevsek de, kızsak da yine TRT.
İzmir Radyosu Türk Sanat Müziği şeflerinden ses sanatçısı Mehmet Şafak’ın eşi de, kızı da solist. Şafak ailesi sanatçı bir aile.
Mehmet Şafak’ın dedesi 2. Abdülhamit döneminde Yıldız Sarayı’nda padişahın gözdesi bir sanatçıymış. Sesinin güzelliği genlerden geliyor bir yerde. İlkokul çağlarında ilkokul öğretmeni Fikret Tekin keşfediyor bu muhteşem sesi.

Futbol ve müzik tutkusu
Gramofon ve taş plakların son dönemleri. Türk müziğiyle büyürken babasının yakın dostu Ali Erköse onu Radife Erten hocaya götürüyor ve şan eğitimi okul dışı zamanlarda özel derslerle başlıyor. O dönem futbola da meraklı. Hocası “Ya futbol, ya müzik“ deyince sabaha kadar düşünüyor ve müzik ağır basıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı sınavlarından başarıyla çıkıyor.
1987 Kasım’ı daha önemli bir tarih Mehmet Şafak için. Bu kez TRT İzmir radyosu yetişmiş ses sanatçısı sınavı açıyor, İstanbul’dan gelip kazanıyor. Sadece işini değil, eşini de İzmir’de buluyor. Ayşenur Şafak aslında kuaför. Müzikle sadece amatörce ilgilenirken aralarında aşk filizlenince o da atlıyor sahnelere. Ve de kızları Özlem Şafak; liseden sonra soluğu Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü’nde alıyor. Tüm aile farklı kulvarlarda da olsa sahnelerde şimdilerde.
Mehmet, TRT’de 24. yılını sürdürürken Ege Orman Vakfı Türk Sanat Müziği Korosu’nu da çalıştırıyor. 1985 yılında ilk Sadi Hoşses Korosu’yla başlıyan eğiticilik ve şeflik, 65 kişilik bu koroyla sürüyor. Koroda 18 ile 70 arası yaşlarda bu işe gönül vermiş her meslekten insan var. Koroyo eşlik edenler TRT İzmir Radyosu’nun çok seçkin sazları. A takımı bir kadro yani.
Haftada bir akşam çalışıyorlar.. Vakit geçirmek için ya da çevre edinmek için gelen tipler yok bu koroda. Tepekule Kongre Merkezi’nde 14 Ocak’ta İzmirli bestekarlardan seçtikleri eserlerden oluşan yeni bir konserleri olacak. Mehmet’in aynı sahneyi paylaştığı eşi Ayşenur ile gıpta edilecek bir beraberliği var. ”Ben evlilik olayını şöyle düşünürdüm. Sanatçı olmasın ama müziği sevsin, beni anlasın, beni taşısın, anlayışlı olsun. Öyle de oldu. Koca İstanbul’da bulamadım, İzmir de buldum” diyor Mehmet.

Birlikte çalıp söylüyorlar
Ayşenur’un ifadesine göre eşi metroseksüel erkek tanımına tam uygun. Saçına, başına, kıyafetine çok özen gösterir. Evde yaşam yine sazlı sözlü geçiyor. Mehmet hem söylüyor hem de ud, keman ve cümbüş çalıyor. Özlem hem söylüyor, hem de flüt çalıyor. Ayşenur şarkılara eşlik ederken bir yandan leziz yemekleri hazırlıyor. İzmir Köfte’de üstüne yok. TV esiri değiller. Yaşamlarında bol bol seyahat var. Dostlarla sohbet var. Yeni gelen filmleri takip etmek var. Ve de varsa da yoksa da Kaf Sin Kaf.

Bu ailede herkes şarkı söylüyor


Biz hicazcı kızımız cazcı


Şarkı söylemek için konservatuar bitirmek gerekli mi?
MŞ: Konservatuar bir anahtar veriyor ama bu her şey demek değil. Allah vergisi bir yetenek de gerekir. Usta çırak ilişkisi de çok önemli. Gençlere konservatuarda okumalarını öneriyorum tabii ki ama okul olmuyorsa musiki derneklere katılsınlar. Herşeyden önemlisi çok çalışsınlar. Sonra radyolarda, devlet korolarında sınavlar oluyor, onları kazanarak ilk adımı atabilirler. Bize nazaran daha da şanslılar. Biz bu mesleğe başladığımızda sadece TRT vardı. Sanatçıları halk radyodan takip ederdi. Bugün radyo dinleyicisi çok az. Özellikle gençlerin kültür mirasımıza sahip çıkmaları lazım.
AŞ: Ben de bol bol radyo sanatçılarını dinlemelerini öneriyorum. Gençler müziği seviyorlarsa hobi olarak da devam ettirebilirler. Müzik ruhun gıdasıdır.

Bugün Klasik Türk Müziği’ni rock dahil farklı formatlarda da icra ediyorlar..
MŞ: O şarkılar otantik şekliyle sevilmiş, beğenilmiş eserler. Arşivdeki yerlerini böyle almışlar.Çok fazla bozulmasına, hele diksiyonun bozulmasına karşıyım.
AŞ: Bugün pop müzik patladı ama farkında mısınız Türk sanat müziği ve halk müziğinin makamlarını kullanarak sıcaklaştılar müzikseverlerle. Ve farkında olmadan Türk halk müziği dinliyor pop dinleyicileri. Kulak alışıyor ve bir süre sonra pop müzik hastaları bakıyorsunuz halk müziğini sevmeye başlıyorlar. Gittikleri bir mekanda istek parçaları arasına bu tip eserleri de koyuyorlar.

Zaten gecenin ilerleyen saatlerinde hep birlikte bu tip şarkılar söylemeye başlıyoruz. Sizler Türk sanat müziği, kızınız caz icracısı.
AŞ: Öyle. Bizler Hicazcı,kızımız cazcı. Hayalim üçümüzün de daha güzel yerlere gelmesi. Daha çok albüm ve kitlelerce tanınma.
MŞ: Türkiye’deki müzik piyasasını 3 M yönetiyor. Arkasında medya, menejer ve mafya yoksa dünyanın en güzel sesi de olsa bir yere gelemiyor sanatçı. Ve de ne yazık ki önce fizik, sonra müzik geliyor.

Beste çalışmalarınız var mı?
MŞ: Solistliğim ön planda. Beste ayrı bir branş.Ciddi vakit ayırmak gerek. Benim asli görevim nadide eserleri bulup halka tanıtmak, iletmek. Beste bir yerde de imkan meselesi.

Konserler, radyo-televizyon programları. Ailecek yurt dışı programları da oluyor mu?
ÖŞ: En son öğretmenler gününde Almanya’ya gittik. Hem babamın, hem benim konserlerimiz oldu. İnanılmaz keyif aldığımız günlerdi. Hele Köln konseri unutulmaz bir anı oldu ailemiz için.




KİMDİR?


Mehmet Şafak, 1958 İstanbul doğumlu. İ.T.Ü Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda Prof. Alaattin Yavaşça, Bekir Sıtkı Sezgin, Necdet Varol, İnci Çayırlı, Tülin Yakarçelik gibi değerli hocalardan ders aldı. TRT İstanbul Radyosu’nda korist ve solist sanatçı olarak yer aldı. 1987’de TRT İzmir Radyosu’nun sınavını kazanarak göreve başladı. 1995 yılından beri çeşitli amatör koroları çalıştıran sanatçı halen Ege Orman Vakfı TSM korosunun şefliğini yapmaktadır.
Ayşenur Şafak, 1965 Karşıyaka/İzmir doğumlu. 1995 yılından beri Karşıyaka Belediyesi, Sadi Hoşses Musiki Derneği, Karşıyaka Halk Eğitim Merkezi, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ve halen Ege Orman Vakfı TSM korosunda korist ve solist olarak yer almaktadır.
Özlem Şafak, 1990 Karşıyaka/İzmir doğumlu. Lise eğitimini tamamladıktan sonra, Yaşar Üniversitesi Sanat Ve Tasarım Fakültesi müzik bölümünü yetenek sınavıyla kazandı. Sesinin opera ve caz müziğine yatkınlığı dolayısıyla batı müziği eğitimi alıyor.