İzmirli sosyolog yazar Şadıman Şenbalkan, şehit annelerinin çığılıklarını topluma aktaranlardan...
Şadıman Şenbalkan’ın son kitabı, ilk kitabı gibi yine kendisinden ve çevresinden gerçek hikayelere dayanıyor
Bu kez İzmir’i vurdu terör. Bir askerimiz şehit oldu, onu aşkın askerimiz yaralandı.” Bir dağın üstünde dağ varmış gibi. Omuzlamış bir Mehmet’i Mehmet’im.”satırlarıyla başlayan şiir onun.” Bugün dünden kalan gamlardan olmalı gönlüm ağlıyor... gülen yüzüm gül solmuşu... suratım beş karış asık... mutsuzum... üzgünüm.. yirmi yaşlarındaki fidanlar öldürülünce gülemiyor, yemek bile yiyemiyorum... söz şimdi sustu işte... göz yaşı içimize aktı... ya anneler ne yapsın”sözleri de.
Gözü yaşlı 33 cuma annesi ile yaptığı röportajların oluşturduğu “Şehit analarımızın çığlıkları”kitabı da onun. Şadıman Şenbalkan PKK saldırılarına isyan edenlerden sadece biri. 10 kitabı bulunan sosyolog bir yazar o. Ve inatla diyor ki “Kürt sorunu yoktur, PKK belası vardır.” TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerine de anlatmış uzun uzun. Ve de öneriler getirmiş sorunun çözümü için. “ Dış mihraklardan yardım alan ve beslenen PKK terör örgütünün ‘köküne kibrit suyu’ dökme vaktidir. Bu ülkenin her ferdi terör belasının bir an önce bitmesini, annelerimizin ağlamamasını ve gencecik fidanlarımızın askerlik görevlerini yaparken teröristlerin kurduğu pusularda şehit edilmesini istemiyor, istemiyoruz. Terör bu ülkenin kaderi oldu, bunun ortadan kalkması lazım” diyor Şenbalkan.
Edebiyatın her alanından eserler
Roman, röportaj, anı biyografi, öykü, deneme, şiir... Şadıman, hemen hemen edebiyatın her alanında eser veriyor. İki tane şiir kitabı var. Şair olduğunu söylemiyor ama ortada şairim diye gezinenlerden daha şair. Amerika’daki Fortegin Moment adlı bir ansiklopedide yazıları yayınlandı. Şimdilerde 10.kitabıyla gündemde.... Türkiye’nin zor günler yaşadığı 70’lerin sonu ve 80’lerin başını anlattığı “Bencil Kırılmalar” kitabı, 7’den 77’ye kadar herkesin okuması gereken, bir döneme ışık tutan güzel bir dönem romanı... Yazarın kurguladığı olayları yerleştimek için seçtiği arka plan, yaşayan karekterlerin başına gelenleri anlamlı kılıyor ve bir devrin ne gibi bir anlayışla heba edildiğini acı bir şekilde hatırlatıyor bizlere. Her satırı umut ve dramla yoğrulmuş bu kitabı 5 ayda tamamlamış. Yayınevi arayışının da ilginç öyküsü var. O günlerin ençok satan kitabının yayıncısını arıyor. Bir yıl içinde değerlendiririz deyince kitabın çıktısını gönderiyor ve “Sadece 5 gününüz var” yazıyor. Beş güne kalmadan geri dönüyor ve hemen çıkartıyorlar kitabı. Korsanı bile var ”Bencil Kırılmalar”ın..
Tek gelir kaynağı kitapları
Şadıman birkaç üniversite bitirmesine rağmen işsiz. Yazarlık karın doyurmuyor tabii ki. Kitaplarından gelen ufak tefek teliflerle geçinmeye çalışıyor. Politika halen devam ediyor. En son seçimlerde CHP’den milletvekili aday adayıydı, olmadı. 2013‘te tekrar sahnede göreceğiz onu.
Kuvayı milliyeci bir aileden geliyor. Rahmetli babası uzun yıllar CHP de gençlik kolları başkanlığı yapmış. AKP’nin inişe geçtiğini düşünüyor, tüm anketlerin de hoş ve boş olduğuna. Sadece kitaplar yazmıyor, bol bol da kitap okuyor. Özellikle sosyoloji ve bilim ağırlıklı... Her tür müzik dinler, rahmetli Barış Manço’nun yeri başka. Bir muhabbet kuşu var. “Aşk yok, elektrikler kesik” diyen Şadıman’ın uyku sorunu var; sabaha kadar ayakta ve genelde geceleri yazıyor. Boşnak yemekleri ustası. Karşıyaka’da annesi ile yaşıyor.
Anonim şirket değilim ki...
Onuncu kitabın hayırlı olsun...
Sağol. 1980 öncesinde kesişen, çalkalanan, savrulan hayatların öyküsünü anlattım bu kitabımda. Sana yağı kuyruğundaki Rumeyza’nın tatlı merakıyla başına açtığı belalara hayıflanarak dahil oluyoruz hikâyeye. Onu ve ailesini yavaş yavaş tanıyor, tüm aile fertlerini derinden sarsacak olaylar silsilesine böylelikle giriş yapıyoruz. Bir devrin ne gibi bir anlayışla heba edildiğini acı bir şekilde hatırlatmaya çalıştım. O dönemin kahramanlarının gözünden anlatıyorum olayları. Arkadaşlarımın, yakın çevremin başına gelenleri yazdım. Mesela eniştem 11 Eylül’de patlayan bomba ile kör oldu.
Yazarlık gazeteciliğin önüne geçti galiba...
Gazetecilik yaptırmıyorlar ki. Gazete yöneticileri canavar yetiştirmekten korkuyorlar herhalde... Laylaylom yazanlara köşe veriyorlar, bana vermiyorlar. Ben 1985’te Ege Telgraf’ta polis adliye ile başladım. Mutfağından başlamama rağmen şu anda yazamıyorum. Hiç tanımadığım insanlar köşeleri kapmış. Anlı şanlı gazetelerde her satıra eğreti gelen ne anlattığını anla ki bilesiniz, rasyonellikten uzak adı konmamış bir serüvene imza atmakla kalmayanlar yazar diye sunuluyor bizlere...
Kitaplarla hayatı sürdürmek kolay olmamalı...
İş arıyorum sürekli.Tabii ki hayatımı sürdüremiyorum kitaplarla.Babamdan aldığım maaşla geçinmeye çalışıyorum.Üniversitelerde sosyolog olarak derslere girebilirim. İktisat mezunuyum, ekonomi dersleri verebilirim. Ama yok, hala bir iş yok. Öte yandan çıkmıyor ki bir şirket 5000 tane alsın kitaplarımdan ,beni de rahatlatsın. Niye şirketler resim,heykel satın alıyor da kitap satın almıyor, bunu da anlamıyorum. Biat kültürüm de yok. Sürünüp duruyorum işte. Anonim şirket (AŞ) değilim ki... İşe ve paraya ihtiyacım var.
Çok satan kitaplar yazmaya devam o zaman...
Devam tabii ki... Bir röportaj kitabı daha hazırlıyorum çocuklarla ilgili. Kadın dramını yazacağım bir başka çalışmam da var. Bir de eylül ayında kadın yazarlar olarak ortak bir kitabımız çıkacak. Ancak bunları daha sağlıklı yapabilmek için kafamın rahat olması da gerek. İvedilikle iş arıyorum. Boşuna mı okudum ben. Annem diplomalarını tuvalete assana diyor. Arkadaşlarım Orhan Kemal gibisin derler. O da benim gibi maddi sıkıntılar çekmiş. Yazarlar çile ile besleniyorlar demek ki.
Umut hiç bitmez...
Lâkin kira günün geçmişse ev sahibi beklemez, elektrik faturan ödenmeyince elektriğin şak diye kesiliverir. Üstüne suyun kesilmişse, vay haline... Dertlenmek için bir arkadaşını aradığında, telefondaki bir ses “borcunuzdan dolayı, telefonunuz görüşmelere kapatılmıştır” der. İş aramak için nedenlerin birikmiş ancak bilmez elin oğlu senin halini. Senden gayri herkese iş verir, neden ama neden dersin? Evet bu işte bir bit yeniği var ya dersin. ”Ben açken tok yatan bizden değildir” der ayet.
KİMDİR?
Sosyolog yazar Şadıman Şenbalkan, İzmir’de doğdu, İzmir Kız Lisesi sonrası Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde işletme eğitimini tamamladı. 1985’ten itibaren çeşitli gazetelerde muhabir, muharir ve köşe yazarı olarak çalıştı. İlk kitabı kendi yaşamından kesitlerinde yer aldığı “Umut Hiç Bitmiyor” 1998’de raflardaki yerini aldı. Yayınlanmış on kitabı bulunmakta olup Aranus Yayınları’ndan çıkan son romanı “Bencil Kırılmalar” adını taşıyor. Edebiyatçılar Derneği ve BESAM üyesi.