Kıyıdan Sakin komikleri severim. Esprisini aniden ve yüz ifadesi değişmeden yapanlardır "sakin komikler". Böyle "sakin komik" bir arkadaşımız var. Evinde çalışır, pek dışarı çıkmaz. İmaj devrinin "yalancı ışıklarına" ehemmiyet vermez. Sosyalleşmenin yalancı insanlarına da pek takıldığı görülmemiştir. Adidas eşofman üstünün bir gün yeniden moda olacağına tüm kalbiyle inanır. "Dünyanın en seksi erkeği oylaması yapsak?" diye sorarsa televizyon "Bence benim" der, "Oy benim değil mi? Kendime veririm!" Emin Çölaşan'ın minik kuşunun istihbarat vermesi gibi o da bana geçen gün bir "açı" verdi. Washington Post'un başyazısında "Sonbahar'da Türkiye'de darbe olabilir" gibi bir cümle çıkmış, ben karaları bağlamışım. İçim sıkılıyor. Baktım bizimkisi pek oralı değil. Çünkü şöyle düşünüyor:"Fenerbahçe, Roberto Carlos'u transfer etmiş. Darbe olmaz!"Nasıl yani?"E bu adama milyon dolarlar verdiklerine göre işler tıkırında. Fenerbahçe'dekiler darbe olmayacağını düşünüyorsa işler yolundadır."Darbe konusunu böyle hallettik. Birkaç gün sonra ben solda bağımsız aday üzerine düşünüyorum. Ne olacak, Baskın Oran ile Ufuk Uras'ın işleri zor. Buna bir sorayım dedim. Babasından bahsetti. Babası eski bakkal, yeni matbaacı ve ezel ebet CHP'lidir. Ezel ebet her CHP'li gibi seçimlerde sinir ola ola gidip CHP'ye oy atar. "Babam yine CHP'ye verir" dedi. Babası Kadıköy'de. "Onun bölgesinde Ufuk Uras var" dedim, "Ona verse". Yüzünü tatlı tatlı buruşturdu:"Ya benim babamın aklı ermez Ufuk Uras'a!" Carlos transferi ve darbe Düşündüm, benim "asosyal kuş"un haklılık payı var. Öyle bir sol, öyle bir sol parti tipi oluştu ki solun oy alacağı kitlenin, yoksulların "aklı ermiyor". Üstelik birçok CHP'li "Bağımsız adaylara oy verenler AKP'nin değirmenine su taşır" gibi bir propagandayla solda bağımsız aday projesine karşı çıkıyor. Oysa seçimin matematiği öyle değil. CHP'den 8 milletvekili çıkacağına yedi milletvekili çıksa, bir Baskın Oran da ezilenlerin farklı sesi olarak Meclis'e girse hiç kimseye bir şey olmaz. Aynı şekilde, Ufuk Uras Meclis'e girse, çocuklarımızın savaşlara gönderilmemesi üzerine hem bir hoca hem de bir baba olarak bir konuşmalar yapsa, kimsenin söylemediklerini söylese... Bunlar iyi şeyler olur. Kötü hiçbir şey yok burada. Ama işte bir tek "aklı erenler"le olmuyor. Bize, sola, Meclis'e, aklının ermediğini sananlar lazım. Yoksullar ve yoksulların sol temsilcileri lazım. Yoksullarla aydınların aynı anda heyecanlanabilecekleri, aynı anda savunabilecekleri hakikatler, tezler, hedefler lazım. Bu seçim süreci ve bağımsız sol aday projesi böyle bir şey. Böyle bir şey olmalı. Erenler, ermeyenler Baskın Oran'ın İstanbul'daki adaylık kampanyasının başlama şenliğinde, Yeni Melek Gösteri Merkezi'ndeki gençler toplantı boyunca sloganı değiştire değiştire atarak olgunlaştırdılar:"Hepimiz Baskın'ız/ Baskın olsun sesimiz!" Üniversite öğrencileri, yirmilerinde insanlar. Bu, onların ilk reel siyaset deneyimi, aktif olarak çalışacakları ilk seçim. Kendileri kadar kitap okumuş insanları değil, benim "asosyal kuş"un babasını örgütlemeyi öğrenecekler. Bağımsız sol aday projesi en çok buna yarayacak. Aklı "ermeyen" ile "eren"i daha önce hiç olmadığı biçimde buluşturacak. Bu, seçim boyunca çalışanlar için, bu proje etrafında birleşenler için müthiş bir deneyim olacak. Belki de sol, aklı erenle ermeyenin eşit olduğunu erene de ermeyene de yeniden hatırlatacak, hatırlayacak. ecetem@hotmail.com Yeniden örgütlenmek