İsraf kelimesi sizin de tüylerinizi diken diken etmiyor mu? Hele günümüzün gittikçe azalıp yok olmaya yüz tutan doğal kaynaklarını düşününce. İsrafın aklınıza gelebilecek her türlüsü, sahip olduklarımızın sürekliliğini koruyabilmek adına trajik önem taşıyor. Zira bu yüzden de sınırlı kaynakların israf olmadan akıllıca tüketilmesini inceleyen bilim dalı yani “ekonomi” daha çok hayatımızın içinde. Çünkü yakın gelecekte yaşanacak asıl zorluğun daha fazla üretmek değil, kayıp ve atıkların sürdürülebilir bir şekilde azaltılması olduğu bilinmekte.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre 800 milyon insanın aç olduğu dünyada, insan tüketimi için üretilen gıdanın neredeyse üçte biri (yaklaşık 1.3 milyar ton) boşa gidiyor veya kayboluyor. Bu noktada sadece bu yiyecekleri kaybetmiyoruz; aynı zamanda su, toprak, enerji, iş gücü ve sermayeyi yok ediyoruz. Örneğin bir kilo domates çöpe atılınca onu üretmek için kullanılan 50 litre su da israf edilmiş oluyor. Metro grubu ile TÜBİTAK’ın başlattıkları “Türkiye’de Meyve Sebze Kayıp ve Atıklarının Önlenmesi Projesi” bu bağlamda oldukça önemli.
Bilinçlendiren bir rehber
Proje kapsamında üreticiler eğitilerek kalite ve miktar açısından doğru ürünlerin üretilmesi sağlanıyor, nakliyeden paketlemeye alınabilecek önlemlerin yanında restoranlarla mutfak öncesi atık, mutfaktaki atık, mutfak sonrası atık -ki burada müşterinin bilinçlendirilmesi önemli- üzerine çalışılıyor.
Tüketici bilincinin oluşması sadece restoranda tükettiklerimiz ve alışveriş listemizle sınırlı değil elbet. Asıl mevzu bu bilinci gündelik hayatlarımızın içine itinayla yerleştirebilmek. Ünlü tasarımcı Gönül Paksoy’un “Denklemin gücü biziz” diyerek çıkardığı “Atıksız Mutfak” kitabı tam da bu noktada bize rehber olabilecek nitelikte. Çoğu çöpe giden malzemelerle hazırlanan tarifler bizi malzemelerle ilgili cesaretlendirip kullanımları için bilinçlendiriyor. Bu kitabı evlerinin mutfağındakiler kadar, farklı malzeme peşinde olup yaratıcı tarifler kovalayan şeflere de şiddetle öneririm.
Atıksız mutfak tavsiyeleri
Muz kabuğu 10 dakika pişince yenebiliyor. Kabuğun içine köfte harcınızı doldurup fırında pişirin.
Karpuz kabuğunun yeşil kısmını incecik kesip beyaz etli kısmını aromatik otlar ve baharatla zeytinyağlı olarak pişirin.
Hiçbir narenciyenin kabuğunu atmayın. Özellikle zeytinyağlılar ve deniz mahsullerini pişirirken kabuklardan ekleyin.
Taze Antep fıstığının dışındaki pembe kabukların reçinemsi bir tadı vardır. Pilavınızı demleme esnasında bu kabuklardan eklediğinizde karakteristik bir tadı olacaktır. Bu kabukların reçeli de çok lezzetlidir.
Çiğ balığın derisini atmayın. Yağlı olan balık derisi içinde hafif haşlanmış sebzelerinizi sarıp fırında pişirdiğinizde farklı bir tat elde edeceksiniz.
lYer elmasının dışını güzelce yıkayıp fırçalayın ve kabuğuyla birlikte incecik doğrayıp pişirin. Böylece topraksı kokusu da nispeten daha çok hissedilecektir.
Karideslerin kabuğunu fırında düşük ısıda kurutup rondoda çekerek toz haline getirin. Çorbalarınızda ve soslarda kullanın.
Maydanoz sapları (özellikle de kalın olanlar) yapraklarından daha lezzetlidir. Pilavlarınızın içinde çeşni olarak kullanın.
Yer fıstığının kabuklarını güzelce fırçalayıp temizleyin. Köfte harcınızı kabukların içine doldurup fırında pişirin.
Taze mısırın püskülleri çok lezzetlidir, yemeklerinizi süslemek için kullanın.
Fasulye ve nohut gibi baklagillerin haşladıktan sonra sıyırdığınız kabuklarını balık kemikleriyle pişirip çorba yapın.
Patlıcanın yeşil saplarından bile yemek yapılabildiğini unutmayın.