Dr. Akkan Suver - "Türkiye’nin Azerbaycan’la Şuşa’da attığı imzayı; uluslararası arenada bundan böyle siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri alanlarda yeni bir beraberliğin yol haritası olarak değerlendirebiliriz.”
Geride bıraktığımız günlerde, Azerbaycan’ın Şuşa şehrinde Recep Tayyip Erdoğan ve İlham Aliyev, “Bir millet, iki devlet” felsefesine hukuki bir veçhe verdiler.
İlham Aliyev’in “Aramızdaki işbirliğinin adı ittifaktır ve bu her şeyi söylüyor” diyerek değerlendirdiği hukuki veçhe imzalanan “Şuşa Anlaşması”ydı.
Şuşa’da atılan imzalar gerçekte dünden bu güne iki ülke arasında var olan birlikteliğin kâğıda yansımasıydı.
Artık bu anlaşma ile Türkiye ve Azerbaycan herhangi biri üçüncü bir ülke tarafından tehdit edilirse, bu ülkeler birbirlerini korumak için ortak adımlar atacaklardır.
İşbirliğinin ötesi
Gene 100 yıl önce imzalanan Kars Anlaşması’na atıfta bulunarak hazırlanan bu yeni anlaşma ile iki ülke arasındaki stratejik ittifak, güvenlik ve işbirliği yeni bir nitelik kazanmıştır. Böylece bir devletin güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik tehdit, diğerine tehdit olarak algılanmakta ve gerekli önlemleri alma zorunluluğu doğurmaktadır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Şuşa Anlaşması’nı imzalarken tarihi Kars Anlaşması’na atıfta bulunmasının da nedeni budur. Çünkü Kars Anlaşması’na göre Türkiye Cumhuriyeti aynı zamanda Azerbaycan Cumhuriyeti’nin güvenliğinin garantörü kabul ediliyor. İkinci önemli husus Şuşa Anlaşması’nın güvenlik bölümünün Birleşmiş Milletler Antlaşması’nı referans alarak hazırlanmış olması ve bu anlaşmanın yasal temelinin uluslararası hukuka dayanması ve uluslararası hukukla desteklenmesidir. Bundan böyle Azerbaycan ile Türkiye kendi aralarındaki stratejik ittifakı derinleştirirken, bunu üçüncü bir şahsın aleyhine değil, sadece kendi güvenlikleri açısından gerekli olduğunu düşünerek karar vereceklerdir.
Bir başka deyişle Şuşa Anlaşması, Türk ve Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin oluşacak yeni problemlere karşı güncel hale getirilerek yeniden modernize edilmesi ve askeri güvenliğinin güçlendirilmesine yönelik işbirliğinin pekiştirilmesini de sağlayacaktır.
Bu arada önemle belirtmek isterim ki, Şuşa’da imzalanan anlaşmaya bir askeri işbirliği anlaşması olarak bakmak eksik olur. Zira bu anlaşma ile medya, diaspora, dış politikada ortak hareket, eğitim, ekonomi, modern teknolojiler, ortak yatırım planlarıyla işbirliğimizin daha da derinleştirilmesi amaçlanmıştır.
Zengazur Koridoru
Bir başka önemli konu da; Zengazur Koridoru’dur. Zengazur Koridoru’nun açılmasıyla çizilen yol haritası da Şuşa Anlaşması’nda belirgin olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu önemlidir. Karabağ Savaşı sonrasında oluşan yeni jeopolitik durumla yalnız denizyolu ve karayolunu düşünmek eksik olur. Zira Zengazur stratejik bir oluşum olarak önümüzdedir. Bu oluşumun uzun vadede istikrar ve güvenliği Şuşa Anlaşması’yla da güvence altına alınmıştır.
Bir diğer konu da Şuşa’da Türk konsolosluğunun açılması kararıdır. Bunu da şehrin güvenliği açısından önemsemek gerekir.
Özetlemek gerekirse, Şuşa Anlaşmasını resmi olarak adı konmasa da belki gelecekte bir nevi konfederasyon ilişkileri kurmaya yönelik bir adım olarak da değerlendirebiliriz.
Akkan Suver kimdir?
Dr. Akkan Suver, uluslararası alanda sivil toplum kimliğiyle çalışmalar gerçekleştiren Marmara Grubu Vakfı’nın Genel Başkanı’dır. Halen Karadağ Devleti’nin Balıkesir Fahri Konsolosluğu’nu da yapmakta olan Dr. Akkan Suver 24 yıldır aralıksız tertiplenen Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin de kurucusudur.