Bülent Akarcalı / bulent@bulentakarcali.com - 9 Mart 1971 günü, kendilerini milli demokratik devrimci olarak tanımlayan sol eğilimli bir grup, üst rütbeli generallerle birlikte planladıkları sivil görünümlü bir darbe girişiminde bulunur. Ancak. bazı generallerin son anda saf değiştirmesi üzerine, darbe sağa kayar. genel kurmay başkanı ve üç kuvvet komutanı vakit kaybetmeden 12 mart günü yayınladıkları bir muhtıra ile Başbakan Süleyman Demirel hükümetine son verir.
TBMM de okunan muhtıraya Milletvekili Hasan Korkmazcan dışında, CHP dahil kimse tepki vermez.
CHP tepki vermemekle kalmaz, muhtıraya arka çıkarak Milletvekilleri Nihat Erim’i Hükümeti kurmakla görevlendirir.
Nihat Erim’in ‘büyük beyinler kabinesi’ diye tanımladığı hükümet milleti adam etmeye gelmiş, vatandaşın amirleriymiş havasıyla işe başlar. Arkasından 12 Eylül darbecilerine örnek olacak şekilde giriştikleri ‘Balyoz Harekâtı ile, sol kesim üzerine ağır bir şeklide gidilir. Böylece Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilmesinin yolu açılır. “Bazen demokrasilerin üzerine şal örtmek gerekir” diyen Nihat Erim şal değil kefen örtmüştür!
Geçmişi böylesine hüzünlü deneyime ve demokrasi için bırakın direnmeyi, darbe hükümeti kurulmasına vesile olmuş bir partinin 2. Yüzyıl ekibini oluştururken, yukarda kısaca özetlediğim kendi tarihinden ders aldığını ummak isterim.
2. Yüzyılı büyük beyinler, küçük vatandaşlar anlayışıyla değil yurtsever beyinlerle girmek hedef olmalıdır.
Yeni anayasa ve güçlü parlamenter sistem
Nasıl gerçekleşebileceği bir muamma olan yeni anayasa taslağına bakınca, bir iki komisyona verilecek denetim yetkileri dışında dişe dokunur pek bir şey göremedim. Aslına bakarsanız, güçlü parlamenter sistemi yeni bir anayasa veya anayasada yapılacak yeni düzenlemeler yerine Siyasi Partiler ve Seçim yasaları ile Meclis iç tüzüğünü geliştirmeyle sağlamak mümkündür. Bu üç konuya el atmadan meclisi ve milletvekillerini daha güçlü ve işlevsel hale getirmek mümkün değildir.
Mevcut TBMM, başkanlık sisteminden önce ki dönemlerde sanıldığı kadar güce sahip değildi:
- Meclis Başkanını fiilen başbakan olmuş kişi belirler ve milletvekillerine bunu onaylamak düşerdi.
- Başbakan Meclis’te aynı zamanda grup başkanıydı, yani partisine mensup milletvekillerinin Meclis’teki başkanı olarak, Meclis gündemi dahil her konu onun iradesi altında ele alınırdı.
- Partinin genel başkanı olarak da milletvekilleri üzerinde mutlak bir hakimiyete sahipti.
Bu durum başkanlık sisteminde, ufak tefek farkla aynen devam etmektedir.
Siyasi Partiler Kanunu, siyasi partiler için tek üniforma şeklindedir. Teknolojinin sağladığı imkanlara göre partilerin oluşmasına imkân vermemektedir. 81 ilde il, 1000 küsür ilçede, ilçe başkanlıkları kurmak, seçimlere girmek için en azında 40 ilde teşkilat kurmuş olmak, eskimiş delege sistemleri vs. tümünün değişmesi ve seçmenin partisiyle daha sıkı ve düzenli bağlar kuracak yöntemlerin geliştirilmesi teşvik edilmelidir. Partilere yapılan hazine yardımlarının çoğu siyaset yapmaya değil il, ilçe bina kiralarını ve masraflarını ödemeye harcanmaktadır.
E-devletin bu kadar geliştiği ülkemizde seçimlerin elektronik ortamda yapılabilmesinin önü açılmalıdır.
Mevcut iç tüzük:
- Adeta, milletvekillerini TBMM içine hapseden, günde 10.000’e varan ziyaretçi sayısıyla baş başa bırakan, seçim bölgesi ve seçmeniyle, parti teşkilatıyla yakından ilgilenmesine fırsat vermemek üzere düzenlenmiştir.
Her hafta salı, çarşamba ve perşembe günleri olmak üzere ayda 12 gün çalışan Meclis’i 3 hafta boyunca haftada 4 günden ayda yine 12 çalıştırıp, kalan zamanı seçmenine, teşkilatına , araştırmaya vs. ayırma imkanı sağlamak daha verimli olmaz mı?
İngiltere’de milletvekilinin esas yeri olarak seçim bölgesi kabul edilir ve Londra’ya giderken harcırah alır.
- TBMM komisyonlarının önlerine gelen kanun teklif ve tasarıları inceleme dışında pek bir yetkileri ve kendilerine ait bütçeleri yoktur.
Önlerine gelen ciddi ve kapsamlı araştırma ve inceleme gereken konular için bağımsız bir bütçeye ve sağa sola gidecek uzman elemanlara sahip olması gereken insan hakları, dilekçe, medya ve dijital Mecralar gibi doğrudan vatandaşın sorunlarını çözmeye yönelik Komisyonların kendi bütçeleri olması gerekir.
Siyaset niyetler üzerine değil geçekler üzerine inşa edildiğinde sonuç verir.