Dr. Ümit Aktaş

Dr. Ümit Aktaş

umit.aktas@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Genetiğine müdahale edilmiş gıdaların güvenli olduğuna dair elimizde hiçbir kanıt yok. Bunun tam aksini gösteren araştırmaların sayısı ise çok fazla!

Herhangi bir organizmayı daha verimli ve daha dayanıklı yapmak için biyoteknoloji yöntemlerini kullanarak gen transferi yapma işlemiyle üretilen ürüne Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) adı verilir. GDO’lu gıda üretimindeki amaç bir gıdayı daha güçlü, daha verimli kılmaktır. Bu haliyle çok masum görünüyor. Ancak maalesef tüm işaretler böylesi bir müdahalenin istenmeyen sonuçları olduğunu işaret ediyor. GDO’lu gıdalar üstüne yapılmış araştırmaların bulgularına bir bakalım dilerseniz.

Haberin Devamı
Nedir şu  GDO dedikleri



Karaciğer Yetmezliği: GDO’lu patateslerle beslenen farelerde karaciğer yetmezliği görüldü. Farelerde sindirim enzimleri azaldı ve farklı yiyeceklere alerjik reaksiyonlar vermeye başladılar(1). Kısırlık: Bir çalışmaya göre, dişi fareler ne kadar uzun süre GDO’lu soya ile beslenirse doğurganlıkları da aynı oranda azalıyor, üç jenerasyon sonra tamamen kısır bir nesil ortaya çıkıyordu(2).

Bağışıklık fonksiyonlarında azalma: 2012’de Norveç’te yapılan bir araştırmada(3) fareler üç ay boyunca GDO’lu mısırla beslendi. Bu farelerin kan değerleri, bağışıklık sistemi fonksiyonlarında belirgin bir azalma olduğunu gösteriyordu.

Tehlikeli sularda yüzmek

Daha basit anlatmak gerekirse: Genetik mühendisliği, genler ve DNA’nın işleyiş mekanizması üstüne çok önemli bulgular keşfediyor. Ve tüm bu yeni keşifler dev tarım şirketlerinin genetik olarak modifiye edilmiş gıdaların ‘güvenilir ve öngörülebilir’ olduğu iddiasının doğru olmadığını gösteriyor. Sorun bu kadarla da kalmıyor!

GDO’nun amaçlarından biri de nedir biliyor musunuz?

Genetiğine müdahale edilen bitkinin tarım ilaçlarına daha dayanıklı hale getirilmesi. Böylece, istenmeyen zararlılara karşı daha yüksek miktarda ilaç kullanmak mümkün oluyor ve zararlılar ölürken, GDO’lu bitki büyümeye devam ediyor.

Aktif maddesi Glifosat olan tarım ilacı, hiç kuşkusuz dünyanın en çok kullanılan yabani ot ilacı. Aynı zamanda GDO’lu tohumlar satan üretici firma Monsanto’nun da en çok üzerinde durduğu zehir! Ülkemizde de yaygın olarak kullanılan Glifosat, halk arasında ot kıran veya yeşil kıran olarak da bilinir.

Nedir şu  GDO dedikleri



Bizde durum ne?

Ülkemizde GDO tarımı yasak, fakat hayvan yemi olarak GDO’lu yemlerin kullanımı serbest. Endüstriyel besicilikle üretilmiş hayvanın etini yediğimizde biz de vücudumuza GDO almış oluyoruz. Türkiye’de esas hibrid tohum sorunu vardır. GDO’da genetiğine müdahale edilmiş, genetiği değiştirilmiş organizmalar, tohumlar yaratılır. Hibrid tohumlarda ise aynı tür içinde melezleme yapılır ve ortaya kısır bir tohum çıkar. Hibrid tohum kısırdır ve tarım ilacı verilmeden ürün vermez. Halbuki unutulan, unutturulan yerli tohumlarımız binlerce yıl boyunca yetiştikleri iklime, bu iklimdeki börtü böceğe karşı direnç geliştirmişlerdir. Hibrid tohumda olduğu gibi ürün versin diye tarım ilacını basmanız falan gerekmez! 

BUYURUN BAKALIM!

Ekim 2018’de Fransa’da bir bölgede görülen sakat doğumların ardında toksik tarım şüphesi olduğu yolunda bir haber yayınlandı(4). Hayır, burası bir fabrika yakınlarında falan değildi. Sakat doğumların görüldüğü yer bir tarım bölgesiydi! Bebeklerin DNA analizleri sakat doğumların ardında genetik bir etken olmadığını ortaya koyuyordu. Geriye sadece çevresel faktörlerler kalıyordu ve tüm veriler glifosatı işaret ediyordu.

Nedir şu  GDO dedikleri



Ne yapmalı?

Peki, GDO’lu besinlerden korunmak, hibrit tohumlardan kaçınmak için ne yapmalı, nelere dikkat etmeliyiz?

1. Soya ve soya ürünleri yemeyin.

Dünyada genetiğine müdahale edilmemiş soya fasulyesi ticareti kalmadı. Soya gıda endüstrisinin popüler besinlerindendir. İşlenmiş yiyeceklerin etiketlerini okuduğunuzda soyanın akla hayale gelmedik yerlerde karşınıza çıktığını göreceksiniz. Mesela hazır köftelerde bol bol soya vardır. İşlenmiş yiyecekleri hayatınızdan çıkarmak için bir neden daha!

Nedir şu  GDO dedikleri



2. Yabancı menşeili mısır ürünlerinden uzak durun.

GDO’lu mısır da, aynı buğday gibi, istilacı bir politikayla neredeyse tüm dünya tarlalarını ele geçirmiş durumda. Ülkemizde mevzuat gereği GDO tarımı yapılmıyor, ama Amerikan menşeili ürünlere dikkat etmek gerekiyor. Mesela kahvaltılık gevreklerin hemen hepsinde GDO’lu mısır kullanılıyor. Bu ve bu gibi ürünlere dikkat.

3.Yerel tohumdan yetiştirilmiş ürünlerin izini sürün.

Ülkemizde GDO’dan ziyade hibrid sorunu vardır. Bu yüzden köylümüzü yerli tohumla tarım yapmaya teşvik etmeliyiz. Sebzemizin, meyvemizin yerli tohum olması vücudumuza daha az tarım ilacı, daha az zehir almamız anlamına geliyor. Yerli tohumla tarım yapan üreticileri bulun ve devamlı onlardan alışveriş yapın.

Nedir şu  GDO dedikleri



4. Geleneksel yöntemlerle yetiştirilmiş hayvanların etini yiyin.

Endüstriyel hayvancılıkta kullanılan yemlerin hemen tamamı GDO’ludur. Daha az maliyetle, daha çok et, daha çok süt, daha çok yumurta almak için hayvanlar bu yemlerle besleniyor. Bu yüzden endüstriyel olarak yetiştirilmiş hayvanların etinden, çiftlik balıklarından, GDO’lu yemlerle beslenen tavuklardan ve yumurtalarından uzak durun.


1 “Can science give us the tools for recognizing possible health risks of GM food?”, Arpad Pusztai, Nutrition and Health, 2002, Vol 16 Pp 73-84
2 “Genetically modified soy affects posterity: Results of Russian scientists Study”, Regnum, Ekim 12, 20051011
3 Obesity, Corn, GMO’s USA Biotech Corporations Responsible for epidemic of Diseases” Åshild Krogdahl, Forskning.no, 11 Haziran 2012
4 https://tr.euronews.com/2018/10/09/zararli-pestisit-tarim-ilaci-fransa-14-cocuk-kolsuz-veya-bacaksiz-olarak-dogdu