Bu hafta size yeni kitabımdan bahsetmek istiyorum. Sağlıklı yaşam ve tıbbi beslenme için yaptığımız tüm çalışmaları, yeni kitabımızda sizlere aktardık. Mor renkli kitabımız “Mutluluk Kürleri 2” geçen hafta itibarıyla kitapçılarda yerini aldı.
Şifa sofranızda!
Zehir yerseniz zehirlenirsiniz.
Genetiğiyle oynanmış, zirai ilaçlarla kirlenmiş, içine katkı maddeleri, boyalar, şeker eklenmiş, işlenmiş yiyecekler bizi zehirliyor, hasta ediyor! Bu yadsınamaz bir gerçek. Adı üstünde besin. Besin sizi beslemeli, vitamin, minerallerle dolu olmalı.
Bizim yediklerimiz ise adeta bizi öldürmek için tasarlanmış! Laboratuvarlarda yaratılmış, haftalarca, aylarca bozulmadan duran, kimyasallarla dolu “yiyecekler”, genetiğine müdahale edilerek yaratılan “süper gıdalar” ve toksik tarımla kirlenen besin zinciri… İşte “Neden kanserler bu kadar arttı? Otoimmün hastalıklar neden patladı? Bağışıklık sistemim neden bozuldu?” gibi soruların cevabı! “Mutluluk Kürleri 2”de bizi hasta eden bu sağlık zararlılarını tespit ediyoruz. Ama esas olarak şifanın kaynağına odaklanıyoruz. Bu kitabı sağlığınızı korumak için başvurabileceğiniz bir kılavuz olarak tasarladık.
Doğal güçler
Doktorluk hayatımda en sık karşılaştığım yanlış ne biliyor musunuz? Maalesef doğanın bize sunduğu değerli besinlerden, şifalı bitkilerden yeterince yararlanmıyoruz. Bitkilerin içindeki şifalı bileşenleri bilmiyor, onları kalorilere indirgiyoruz. Bu yüzden “Mutluluk Kürleri 2”de bilim dünyasının en çok araştırdığı, her yeni çalışmayla birlikte yeni faydalarının keşfedildiği en şifalı bitkisel besinler, ilaç niyetine kullanabileceğiz bitkiler ve hastalıkları önlemedeki, hatta tedavi etmedeki etkileri kanıtlanmış en faydalı baharatları detaylı bir şekilde ele aldık. Bu şifalı bitkilerle hazırlanmış kürlerle sağlığınızı destekleyebilecek, hastalıkları oluşmadan önleyebileceksiniz.
Kitapta yer alan sağlıklı yaşam stratejileri ile sağlığınızın kontrolünü ele alacak, modern çağın sık rastlanan hastalıklarıyla baş etme yollarını keşfedeceksiniz. Mutlu Bağırsak İçin 14 Günlük Mikrobiyom Kürü ise sadece iki hafta gibi kısa bir sürede bağırsak floranızı yeniden yapılandırmak üzere tasarlandı.
Çaresiz değilsiniz!
Çevre kirliliği, kimyasal zehirler dendiğinde akla hep sanayii, sanayii atıkları, trafikteki egzoz dumanı geliyor. Bu da herkeste bir çaresizlik hissi yaratıyor. “Ne yapalım hocam? Bunlardan korunmanın yolu yok ki…”
“Şehirde yaşamak zorundayız. Bu yüzden toksinlere, çevre kirliliğine maruz kalıyoruz. Tası tarağı toplayıp kırsala da taşınamadığımıza göre… ” Karşılaştığım pek çok kişiden, şifa için bana başvuran hastalarımdan sık sık duyduğum cümleler bunlar. Herkeste bir çaresizlik hissi hâkim. Sağlıklarının, yaşam kalitelerinin üstünde herhangi bir kontrole sahip olmadıklarını düşünüyorlar. Oysa kontrol tamamen sizde! Çünkü esas zehirler sofranızda!
Kış ortasında salatınızın içine doğradığınız sera domatesinde! Katkı maddeleriyle dolu işlenmiş yiyeceklerle doldurduğunuz tabağınızda! Çevre kirliliği akşam yemeğinizde! Artık kontrol edemediklerinize değil, kontrol edebildiklerinize odaklanın.
Değiştirebileceklerinizi değiştirin. Ve önce sofranıza sahip çıkın.
Doğal beslenir, doğanın ritmine uyup sebzeyi mevsiminde tüketirseniz, etinizi, yumurtanızı özenle seçer, yoğurdunuzu mayalar, turşunuzu kurarsanız sağlıklı yaşarsınız. Mutfağınızdan doğanın ilaçları olan sebzeleri, baharatları eksik etmezseniz hastalıklardan korunursunuz. Vücut öyle güçlü, öyle dirençlidir ki, kendi kendini onarır, iyileştirir. Siz yeter ki ona ihtiyacı olan besini verin! Hele siz bir yoğurt mayalayın evinizde, görün bakın neler değişiyor hayatınızda!
Tam şifa için yeni yaşam planı
Unutmayın: Bağışıklık sistemi güçlü olan mutlu olur! Mutluluğu vücudun kendisi üretir! Vücut, fiziki olarak dinç, enerjik ve hastalıklara karşı dirençli olduğunda, insan manen de huzurlu ve mutlu hisseder. Ben fiziki ve manevi dengenin doğru kurulmasını ‘Sağlıklı Yaşam Sanatı’ olarak adlandırıyorum ve bu sanatın bir plan dahilinde icra edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu planın en önemli ilk adımı, hayatımızı hastalıklara neden olan zehirlerden arındırmaktır.
İkinci adım mutfağı güçlü doğal silahlarla donatmaktır. Sahte, tarım ilaçlarıyla dolu, fıtratı değiştirilmiş, bizleri hasta eden yiyecekleri hayatımızdan çıkararak, yerine hakiki şifa kaynağı gıdaları koymaktır.
Sağlıklı Yaşam Sanatı’nın üçüncü adımı kendi sağlımızın kontrolünü ele almak için koruyucu hekimliğin temel prensiplerini akılcı bir şekilde uygulamaktır. Tüm bu tedbirlere rağmen yine de hastalık gelişir ise, o zaman dördüncü adım devreye girer: İlaçtan uzak doğal bitkisel kürlerle tedavi... Unutmayın umut da, mutluluk da sofranızdadır.
Sofranızı hep sağlıkla, şifayla donatmanız dileğiyle… Okuyucularımın daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeleri tek gayemdir. Kitaptaki önerilerimi uyguladığınızda, “Kendimi çok iyi hissediyorum” diyebiliyorsanız, ne mutlu bana...