İlaç şirketleri, dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları koronavirüs aşısı geliştirmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Amaç mümkün olduğunca hızlı bir şekilde bir aşı geliştirmek... Ama hızın tehlikeyi de beraber getirebileceği unutulmamalı.
Bir an önce bir aşı geliştirmek için global bir çaba var. Pandeminin hem insani hem de ekonomik boyutunun verdiği hasar, tüm bilim dünyasını ortak bir amaç için bir araya getirdi; hemen, hızla, acilen bir aşı üretmek...
Şu anda dünyada koronavirüs aşısı geliştirmek için yürütülen 170’ten fazla çalışma var. Bazı bilim insanları 2020’nin son aylarında COVID-19 aşısının hazır olacağı konusunda umutlu. Ancak pek çok bilim insanının ortak görüşü, böyle çalışmaları aceleye getirmenin tehlikeli sonuçlar doğurabileceği yolunda. (1) Peki, nedir bunlar? Mesela aşının yan etkilerinin tam olarak anlaşılmadan piyasaya sürülmesi bunlardan biri.
Rekabet büyük
Bunun en çarpıcı örneği 1966’da geliştirilen RSV aşısıdır. RSV, bebeklerde ve küçük çocuklarda zatürreye neden olan bir virüstür. RSV aşısı ilk aşamalardan geçerek, 1966’da çocuklar üzerinde denenme onayı aldı. Çocuklar aşılandı. Ama her şey yolunda görünürken, aşılanan çocukların virüsle karşılaştıklarında aşılanmayanlara kıyasla daha ağır zatürre semptomları gösterdiği görüldü. Öyle ki aşılanan çocukların %80’inin hastaneye kaldırılması gerekti. İki küçük çocuk hayatını kaybedince çalışma hemen durduruldu. (2)
Aşının etkilerinin detaylı bir şekilde araştırılmaması, geliştirilmesi uzun zamana yayılması gereken bir formülün aceleye getirilmesi ciddi sorunlar yaratabilir. Özellikle de pek çok büyük ilaç şirketi rekabet içindeyken, bilim insanlarının üstünde hızlı bir çözüm konusunda böyle büyük bir baskı varken...
Bildiklerimiz ne anlatıyor?
Aşıyla ilgili en önemli kaygı, aşının bazı kişilerde hastalığın çok daha ağır seyretmesine neden olma riski. Yani normalde hastalığı daha hafif semptomlarla geçirebilecek biri aşılandığında hastalık daha kritik bir tablo sergileyebiliyor. Bu fenomenin ardındaki mekanizma tam olarak anlaşılmasa da, böyle bir risk söz konusu.
Yine koronavirüs ailesinden olan SARS ve MERS salgınlarından bahsetmiştik. COVID-19’u teşhis eden testlerin bu kadar çabuk geliştirilmesinin nedeni bu salgınlar nedeniyle yapılan bilimsel araştırmalardır. Korona ailesi hakkında bildiklerimiz yeni koronavirüsü teşhis etmede bize önemli bir hız kazandırdı. Ama bilinenlerden yola çıkarak COVID-19 aşısı geliştirmenin zorlu bir mücadele olacağını söylemek mümkün.
2003’teki SARS salgınında aşı çalışmaları hayvan testleriyle sınırlı kaldı. Bu çalışmalarda da aşı yapılan bazı hayvanların virüsle karşılaştıklarında, aşı yapılmamış olan hayvanlara kıyasla daha ağır bir tablo sergiledikleri gözlendi. (3) Bilim insanları hâlihazırda devam eden aşı çalışmalarında henüz böyle bir
etkiye rastlanmasa da bunun olası bir risk olduğunu belirtiyor.
Zorlu bir yol
Normalde bir aşı geliştirilirken önce hayvan deneklerle çalışmalar yapılır. Ancak aylar, hatta seneler süren araştırmalardan sonra aşının insanlar üstünde denenmesine izin verilir. Ama koronavirüs pandemisinin boyutu, yayılma hızı göz önüne alınarak bazı ilaç şirketleri hayvanlar üzerinde yapılan testler daha tamamlanmadan küçük çaplı insan deneylerine geçti bile. Çünkü bu global salgın yüzünden sıkı denetim mekanizmaları esnetildi.
Bir süredir de küçük çaplı araştırmalar yerini daha çok kişinin yer aldığı büyük çalışmalara bırakıyor. Süreç son derece hızlı ilerliyor, ama görüldüğü üzere bitiş çizgisine erken varmak yarışın galibi olmak için yeterli olmayabilir.
Gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz...
Virüs bayram tanımaz!
Hepinize sevdiklerinizle, ailenizle, sağlıklı ve mutlu bir Kurban Bayramı diliyorum. Bayramlarımız bizim için çok büyük anlam ifade eder. Ancak, bu bayram farklı. Lütfen mesafeye dikkat! Sevgiyle saygının bir araya geldiği anlamlı kutlama ritüellerimizi şimdilik rafa kaldırın ve el öperek, sarılarak sevdiklerinizi riske atmayın!
NOT DEFTERİ
Daha etkili bir maske için: Pandemi günlerinde pek çok insan evde kendi maskelerini dikmeye başladı. Diğer yandan, birçok giyim markası yaratıcı maskeler üretip satıyor. Bugünlerde hayvan desenlisinden çiçeklisine, kırmızıdan maviye her renk maskeye rastlamak mümkün. Bana göre, bu maskeler sinir bozucu bir döneme renk getirmenin, zor zamanları gülümseyerek karşılamanın en güzel örneği. Peki el emeği göz nuru maskenizi daha etkili kılmanın yolu nedir? Cevap nisan ayında yayımlanan bilimsel bir çalışmadan geliyor. Araştırmanın bulgularına göre, maskenizi iki farklı materyalden diktiğinizde optimum koruyuculuk elde ediyorsunuz. Sınıfı geçen kombinasyon ise ipek ve koton. (4)
Deniz yosununun anti-viral etkisi: Aşı çalışmaları sürerken diğer yandan virüse karşı anti-viral ilaçlar geliştirme çabası da devam ediyor. Bir çalışma için COVID-19 tedavisinde kullanılan anti-viral bir ilaçla yenilebilir deniz yosunundan elde edilen bir ekstraktın hastalık üzerindeki etkisi karşılaştırılmış. Araştırmanın bulguları deniz yosununun virüsle savaşta ilaçtan daha etkili olduğu yolunda. (5)
----
1 https://www.reuters.com/article/us-health-coronavirus-vaccines-insight/as-pressure-for-coronavirus-vaccine-mounts-scientists-debate-risks-of-accelerated-testing-idUSKBN20Y1GZ
2 “Respiratory Syncytial Virus Vaccines” Robert A. Dudas, Ruth A. Karron, Clinical Microbiology Reviews. 1998 Jul; 11(3): 430439.
3 “COVID-19 vaccine design: the Janus face of immune enhancement” Peter J. Hotez, Nature Reviews Immunology 2020; DOI: 10.1038/s41577-020-0323-4
4 “Aerosol Filtration Efficiency of Common
Fabrics Used in Respiratory Cloth Masks” A. Konda, A. Prakash, Gregory A. Moss, ACS Nano, 2020;
DOI: 10.1021/acsnano.0c03252
5 “ Sulfated polysaccharides effectively inhibit
SARS-CoV-2 in vitro”. Paul S. Kwon, Keith Fraser
Cell Discovery, 2020; 6 (1)
DOI: 10.1038/s41421-020-00192-8