Yeni araştırmalar, fark yaratacak keşifler, geleceğin tıbbını şekillendirecek bulgular…
Bilim dünyası az yemek yemenin ömrü uzattığı konusunda görüş birliğinde olsa da, bunun nedeni ve nasılı tam olarak bilinmiyor. Yeni bir araştırma bu gizeme ışık tutacak nitelikte.
Az yemek güçlendirir
Bulguları 2019 ağustos ayında yayınlanan bir araştırma bağışıklık sistemimizin, yiyecek azlığında daha etkin bir şekilde çalıştığını işaret ediyor (1).
Fareler üstünde yapılan çalışmada, farelerin yiyeceklerinin kısıtlandığı dönemlerde enfeksiyonlara ve tümör oluşumuna karşı çok daha dirençli oldukları görülmüş. Çalışma için fareler diledikleri kadar yemek yerken bir bakteriye maruz bırakılıyorlar. Ardından bir grup dört hafta boyunca yemek kısıtlamasına sokuluyor. Bu süre sonunda tüm farelere aynı bakteri verildiğinde, yemek kısıtlamasında olanların hastalıktan daha iyi korunduğu ve daha fazla hafıza T hücresine sahip oldukları görülüyor.
T hücreleri bağışıklık sisteminin savaşçı hücreleridir. Hafıza T hücrelerinin ise daha önce karşılaştıkları istilacıyı hatırlamak, onun zayıf noktalarını bilmek gibi eşsiz bir yetenekleri vardır.
Benzer çalışmaların insanlar üzerinde de yapılması gerekse de, az yemekle uzun yaşam arasındaki ilişkinin sır perdesi aralanmış gibi görünüyor.
Sivrisinek kalkanı
Dünyanın en ölümcül canlısı nedir biliyor musunuz? Sivrisinekler!
Her yıl dünyada milyonlarca insan basit bir sivrisinek ısırığı yüzünden hayatını kaybediyor. Özellikle ilaca ulaşımın zor olduğu Afrika ülkelerinde sivrisineklerden geçen sıtma, sarıhumma gibi hastalıklar başlıca ölüm nedenlerinden biri.
Bu yaz adını sık duyduğumuz Batı Nil Virüsü de sivrisineklerden insanlara geçen hastalıklardan biri. 2019 yazı itibarıyla İstanbul’daki vakalarla gündeme gelen hastalığın ülkemizde de görülmesi küresel ısınma ile ilişkilendiriliyor. Hatta bu konuda Amerikan ve Türk bilim insanlarının bir arada yaptığı bir çalışma var(2). Araştırma henüz yayınlanmadı ancak görünen o ki ülkemizde Batı Nil Virüsü taşıyan sivrisinekler tarafından ısırılmış ve kanlarında bu virüse karşı antikorlar geliştirmiş bir popülasyon var. Kapımıza gelen bu tehditle, sinek kovucularla, böcek ilaçlarıyla zehirlenmeden de savaşmanın mümkün olduğunu unutmayın. Lavanta yağı, karanfil yağı, ülkemizde idris otu olarak da bilinen citronella yağı ve okaliptüs yağı doğal sinek ilaçlarıdır. Yeni bir araştırmaya göre yakın geleceğin toksik olmayan sineksavarlarından biri de grafen denen bir malzeme olacak(3). Çalışmayı yürütenlere göre, bu malzemeyle yapılmış giysiler ten kokusunu kamufle ederek giyeni sivrisinekler için adeta görünmez kılıyor.
Aman dikkat
“Yaramaz Çocuklara Ne Oldu?” başlıklı yazımızı hatırlarsınız. Son yıllarda bilim camiasının gündeminde olan bir tartışmadan, psikiyatrlar ve psikologlar tarafından da sorgulanan bir yaklaşımdan bahsetmiştim. Dünyada milyonlarca çocuğa bir davranışsal bozukluk olan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite (DEHB) teşhisi konuyor ve küçücük çocuklara ciddi yan etkileri olan kırmızı reçeteli ilaçlar veriliyor. Türkiye’de de durum farklı değil. Sayın Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın, 19 Nisan 2019’da e-psikiyatri.com’a verdiği ve bu konudaki endişelerini dile getirdiği röportajı(4) mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
DEHB ilaçlarının prospektüslerinde pek çok ciddi yan etki yazılıdır. Ama bunlara bir yenisi eklenecek gibi görünüyor. Yeni yayınlanan bir araştırmaya göre DEHB için en çok reçete edilen ilaçlar, çocukların beyinlerindeki beyaz maddede değişikliklere neden oluyor(5). Beyaz madde, beynin öğrenme, beyin fonksiyonları ve beynin farklı bölümleriyle iletişimi sağlayan kısmıdır. Çalışmayı yürütenler, bu değişimin ne anlama geldiği, uzun vadedeki etkilerinin ne olacağı, davranışsal ya da foksiyonel değişimlere neden olup olmayacağını öngöremiyorlar. Bu yüzden de çocukların dört yıl süreyle gözleneceğini not düşüyorlar.
KISA KISA…
Gıda endüstrisinde kullanılan bazı plastiklerde, metal konserve kutularda ve alüminyum kutuların iç yüzeylerindeki Bisfenol S (BPS) ve Bisfenol F(BSF) adlı kimyasallar çocuk ve gençlerde obezite riskini artırıyor(6).
Bilim, ne kadar yaşayacağınızı gösteren bir kan testi geliştirme yolunda ilerliyor. Çalışmayı yürütenlere göre bu bilgi doktorlara önemli tedavi kararları vermekte yardımcı olacak(7).
23 yıl boyunca 53 bin Danimarkalının diyetleri incelendiğinde flavonoid zengini beslenenlerin kanser ve kalp krizinden ölme risklerinin önemli ölçüde azaldığı görüldü(8). Unutmayın; bitkisel bir besin ne kadar renkliyse flavonoid oranı da o kadar yüksektir.
1 “The bone marrow protects and optimizes immunological memory during dietary restriction.” N Collins, Cell DOI: 10.1016/j.cell.2019.07.049
2 https://www.dha.com.tr/son-dakika/turk-ve-amerikali-bilim-insanlarindan-trakyada-bati-nil-virusu-arastirmasi/haber-1688002
3 “Mosquito bite prevention through graphene barrier layers” Cintia J. Castilho, PNAS, August 26, 2019
4 https://www.e-psikiyatri.com/hiperaktivite-tanisinda-buyuk-yanlis
5 “White Matter by Diffusion MRI Following Methylphenidate Treatment: A Randomized Control Trial in Males with Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder.” Dr. Reneman, Radiology, Aug 13 2019
6 “Urinary bisphenols and obesity prevalence among US children and adolescents” rdrframe1 Melanie H Jacobson, rdrframe1 Journal of the Endocrine Society, js.2019-00201,
7 A metabolic profile of all-cause mortality risk identified in an observational study of 44,168 individuals, J. Deelen, Nature Communications, Vol: 10-3346 (2019
8 “Flavonoid intake is associated with lower mortality in the Danish Diet Cancer and Health Cohort” Nicola Bondonno, Nature Communications, Vol:10-3651 (2019)