Tıpta hipotansiyon denen düşük tansiyon, henüz su yüzüne çıkmamış bir sağlık sorununun habercisi olabilir. Ancak tansiyonu genelde düşük kabul edilen değerlerde seyreden ve bununla ilgili hiçbir problem yaşamadan, sağlıklı şekilde hayatına devam eden kişiler de var. Durumun vücut için bir sorun yaratıp, yaratmadığını anlamak için verdiği belirtiler takip etmek gerekir.
Baş dönmesi, sersemlik hissi, bulantı, göz kararması, nefes almakta güçlük, halsizlik ve soluk ten tansiyonun sorun oluşturacak şekilde düştüğüne işaret edebilir.
Bazı hallerde, örneğin çok terlediğinizde, kötü bir haber aldığınızda ya da uzun süre aç kaldığınızda, tansiyonunuzun düştüğünü tahmin edebilirsiniz. Bu tip oynamalar herkesin başına gelebilir. Ama sık hale görülüyorsa, sebebini bulmak gerekebilir.
Düşük tansiyonun nedenleri, bazı kalp hastalıklarına, vücudun susuz kalmasına veya kansızlığa bağlı olabilir. Çok ciddi bir düşüş, vücudu oksijensiz bırakıp, hayati organların zarar görmesine yol açabilir. Düşük tansiyon, bir doktor muayenesiyle tespit edildiğinde, genelde geçicidir ve tedavi edilebilir.
Değerler kaç olmalı?
Normal tansiyon değerleri 120/80 kabul edilir. Eğer tansiyonunuz 90/60 değerlerinin altına inmişse, düşük anlamına gelir. Buna eşlik eden bayılma, anormal kalp atışları ve kansızlık tedbir alınması gerektiğini gösterir.
Tansiyon çok fazla düştüğünde, vücuttaki kan akışı organlara yeterince oksijen ve besin taşıyamaz. Kişi, bilinç kaybı yaşayabilir hatta ciddi bir durumda şok ya da inme geçirebilir.
Ortostatik hipotansiyon: Kronik olarak tansiyonu düşük olan kişiler, çoğunlukla uzanır ya da oturur pozisyondayken, ayağa kalktıklarında sersemleme veya baygınlık hissi yaşar. Mideleri bulanabilir ve renkleri solabilir. Genellikle tansiyonu düzenleyen sinirlerdeki problemlerden kaynaklanır. Uzun süredir diyabet hastası olan kişilerde de görülebilir.
Nörojenik hipotansiyon: Belirtileri ortostatik hipotansiyonla benzerlik gösterir. Fakat bu kez, uzun süre ayakta durduktan sonra ya da üzücü, korkutucu veya hoş olmayan bir deneyim yaşadıktan sonra ortaya çıkar.
Hipotansiyonun
nedenleri
Stres, yaş, hava sıcaklığı ve açlık gibi tansiyon düşüklüğüne neden olabilecek çeşitli etkenler var. Bunlar, büyük bir düşüşe yol açmaz ancak neden başınızın döndüğünü ya da yataktan kalkarken uykulu olduğunuzu açıklayabilir. Sersemleme hissine sebep olan tansiyon düşüklüğü, en çok kullanılan ilaçlara ya da vücudun susuz kalmasına bağlı olarak ortaya çıkar.
1- Vücudun susuz kalması (az su içmek, sıcak çarpması, spor ve ishal)
2- Yetersiz beslenme
3- Gebelik
4- Kullanılan ilaçlar (tansiyon, kalp, depresyon ve idrar söktürücü ilaçlar)
5- Stres, kaygı ve korku
6- Hormonal sorunlar (böbreküstü bezi yetmezliği, tiroit bezi yetmezliği ve şeker hastalığı)
7- Kalp hastalıkları (yetmezlik, kapakçık sorunları, anormal kalp ritmi ve kan damarlarının genişlemesi)
8- Kansızlık
9- Merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları
10- Ciddi enfeksiyonlar
11- Kanama, kan kaybı
12- Karaciğer hastalığı
13- Yeme bozuklukları
14- Alerjik reaksiyon
Tansiyon düşüklüğü belirtileri
Bayılma
Bulanık görme
Mide bulantısı
Yorgunluk
Konsantrasyon eksikliği
Şok
Kafa karışıklığı
Soğuk, nemli ve soluk cilt
Hızlı ya da sığ nefes alma
Zayıf ve hızlı nabız
En çok kimi etkiliyor?
Hipotansiyon her yaştan kişiyi etkileyebilir. Ancak belli bir grupta, görülme riski daha fazladır. İleri yaştaki yetişkinlerde daha çok ortostatik hipotansiyon varken, çocuk ve genç yetişkinlerde nörojenik hipotansiyona rastlanır. Özellikle hamileliğin ilk altı ayında tansiyonun düşmesi normal kabul edilir. Genellikle doğum sonrası şikâyetler ortadan kalkar.
Düşük tansiyonun tedavisi, yol açan faktöre göre değişir. Örneğin kan kaybı nedeniyle tansiyon düşmüşse, en iyi tedavi kan nakli ya da kaybedilen sıvıların damardan verilmesidir.
Düşük tansiyon ayrıca tuz alarak, sıvı alımını artırarak, sağlıklı beslenerek, ilaç kullanarak veya basınç çorapları giyerek kanın bacaklarda toplanmasını önlemek şeklinde de tedavi edilebilir.