Korkutucu virüs salgınının önüne geçmek için alınacak tedbirlerin yanı sıra bağışıklık sistemini güçlü tutmak da büyük önem taşıyor. Propolis de bu bakımdan ön plana çıkıyor
Bu yazımda özellikle propolisin bağışıklık üzerindeki olumlu etkilerinden bahsetmek istiyorum. Bağışıklık sistemimiz bizi zararlı etkenlere karşı korumakla programlanmış âdeta savunma kalkanı görevi görür. Bu zararlı etkenler arasında ilk akla gelen mikroplardır. Bu mikroplar hastalık yapan bakteriler ya da virüsler olabilir.
Her gün ve her yerde bunların pek çok çeşidiyle karşılaşırız, hatta temas da ederiz. Ancak savunma sistemimiz kuvvetliyse bize kolay kolay bir şey yapamazlar. Hasta olmayız. Olsak bile çok çabuk, kolayca ve hafif atlatırız. Bağışıklık sistemimiz aynı zamanda kanser hücrelerinin oluşumunu ve çoğalmasını engellemede de büyük önem taşır. Sistemin doğru çalışması ve vücuda düşman olan etkeni doğru algılaması son derecede önemlidir. Çünkü kimi zaman kendi hücrelerimizi de düşman gibi algılayan bu sistem, bize fayda yerine zarar da verebilir.
Diyabet, romatizmal hastalıklar, inflamatuvar bağırsak hastalığı, kalp damar hastalıkları, alerjiler, parkinson ve multiple skleroz gibi hastalıklar bağışıklık sistemi bozulduğunda ortaya çıkan ve kronik bir yangı ile birlikte seyreden hastalıklardır. Bağışıklığı güçlü tutmak için sağlıklı yaşam koşullarına dikkat etmek gerektiğini biliyoruz. Yeni koronavirüsün yol açtığı gibi öldürücü ve korkutucu bir virüs salgını dünyayı alarma geçirmişken, biz de kendimizi korumak adına alacağımız tedbirleri iyice gözden geçirmeliyiz. Bulaşmayı önlemek adına aldığımız tedbirler ile birlikte savunma sistemimizi de güçlendirmeliyiz. Bu sadece koronavirüs için değil ortalıkta dolaşan domuz gribi gibi daha birçok bulaşıcı hastalığa karşı da kendimizi korumamızı sağlar.
Koruyucu propolis
Propolis Latincede “şehrin koruyucusu” anlamına gelir. Arılar, çeşitli çam ağaçları, at kestanesi, gürgen, söğüt, karaağaç, kayın, kestane gibi iğne yapraklı veya yaprak dökmeyen reçine salgılayan bitkilerin özsuyunu kendi salgılarıyla ve balmumu ile birleştirdiklerinde, yapışkan, yeşil-kahve renkli bir madde yaratırlar ve bunu arı kovanı yapımında kovanın kaplanmasında kullanırlar. Propolis denilen bu madde kovanı zararlı dış etkenlerden, mikroorganizmalardan bakteri, mantar, virüs gibi mikroorganizmalardan ve böceklerden korur. Bunu gören insanoğlu antik çağlardan beri propolisi bazı tedavilerde kullanmaya başlar.
Alerjisi olanlar dikkat
Propolisin içeriği toplandığı bitkilerin türüne göre çeşitlilik gösterir. Büyük oranda ve yüksek etkili antioksidanların yanı sıra vitamin, mineral ve aminoasit içerir. Antibakteriyal, antiviral, antifungal etkisi ile mikroplardan korunmada, yaraların iyileşmesinde, uçuk tedavisinde etkili olduğu görülmüş. Ayrıca propolisin tümörleri küçülttüğüne dair gözlemsel çalışmalardan da bahsedilir. Kanser oluşumunu engellemedeki bu olumlu etkisi, yine bağışıklık sistemini güçlendirmedeki etkisine bağlı olabilir. Özellikle bal alerjisi olan kişilerde propolise karşı da alerji olabileceğini düşünerek doktorunuza danışmadan kullanmamanızı öneririm.