Sağlıklı yaşamayı anlatırken şişmanlığın vücuda yüklediği fazla kilolardan ve bu kiloların yarattığı problemlerden de sık sık bahsediyoruz. Bu fazla kilolar hem yük olarak mekanik anlamda sıklıkla da kalça ve dizlerde bir takım ortopedik problemler yaratabiliyor. Hem de metabolizmamızı bozuyor.
Metabolizmada bozulma
Metabolizma vücuttaki yapım yıkım olaylarının dengesi ile oluşan ve canlılığın sürdürülmesi için gerçekleşen bir dizi kimyasal tepkileşmeden ibarettir. Yediklerimiz, içtiklerimiz bu işleyişe doğrudan etki eder. Kilomuz ve vücut yapımız da yine metabolizmamıza bağlıdır. Nasıl ve hangi hızla çalıştığı önemlidir. Yanlış besinler tükettiğimizde de bozulur. Bu yanlışlık hem nicelik yani miktar hem de nitelik yani ne tükettiğimizle yakın alakalıdır. Şişmanlık ya da obezite metabolizmanın iyi çalışmadığının ya da zorlandığının bir göstergesidir. Başlangıçta kilo artışı ile kendini gösteren bu problem özellikle bel çevresinde ve karında biriken yağlarla da geri dönülmesi zor sorunlar yaratabilir. Metabolik sendrom olarak adlandırdığımız ve bir çok risk faktörünü içinde barındıran tehlikeli klinik tablo buna en belirgin bir örnektir. “Bir dirhem et bin ayıp örter” ya da” aman canım beni beğenen böyle beğensin” veya “ can boğazdan gelir” gibi bahanelerle aldığınız kiloları önemsemiyorsanız görüntü olarak da bu durum sizi rahatsız etmiyorsa tabi bu sizin bileceğiniz iş. Ancak unutmamak gerekir ki bu fazla kilolar metabolik sendrom dediğimiz tabloya yol açıp kalp damar hastalığıyla beraber hipertansiyon, kalp krizi, inme, şeker hastalığı gibi yaşam konforunu bozan ve hayatı tehdit eden hastalıklara yol açar. Bu klinik tablo kendini en çok karın bölgesindeki yağlanmayla belli eder. Göbek üzerinden ölçülen bel çevresinin erkeklerde 102 cm, kadınlarda 88 cm’den fazla olması bunun bir göstergesidir. Tabi bu yağlanma sıklıkla kan yağlarındaki artış ile de beraber olur. Bu klinik tabloda yüksek olmasını istediğimiz HDL yani iyi kolesterolün düşük olduğunu gözlemleriz. İyi kolesterol düzeyinin kadınlarda 50, erkeklerde 40 mg/dl’ nin altında olması bir risk faktörüdür. Spor, yürüyüş yapmak HDL’nin yükselmesine yardımcı olur. Sigara içenlerde iyi kolesterol genelde düşüktür. Dolayısıyla iyi kolesteroldeki düşüklük biz doktorlara, sizin yürüyüşü pek yapmadığınız ve sigara içtiğiniz şüphesini uyandıracaktır. Bazen de bu değer ne kadar dikkat edersek edelim yine de düşük olabilir. O zaman genetik olarak bir düşüklük söz konusudur. Bu durumda ise kan damarlarını tıkanıklıktan korumak için daha da dikkatli olmak zorundayız demektir. Yine bu klinik tabloda kan yağlarından biri olan trigliserid düzeyinin de yüksek olduğunu gözlemleriz. İşte bu trigliserid düzeyindeki yükseklik de sağlıklı yaşamaya ne kadar dikkat ettiğinizi bize ispiyonlayan bir ajandır. Sıklıkla da hepatosteatoz dediğimiz karaciğer yağlanmasıyla birlikte seyreder. Yağlı abur cubur yemekler, kola, meşrubatın yanı sıra şekerli, karbonhidratlı yiyecekler, pasta, börek, çörek, beyaz unlu gıdalar, pilav, makarna bunu yükseltir. Ayrıca alkol ve sigara da trigliseridin yüksek olmasında bir etkendir. Trigliserid yüksekliğinin tedavisinde ilaçtan önce yeme içmeye dikkat etmeyi ve yürüyüşü öneririz. Dolayısıyla trigliserid yüksekse bu değer bize pek de hareket etmeyi sevmediğinizi, şekeri, çikolatayı sevdiğinizi, tatlıyı bol tükettiğinizi, hatta alkol ve sigara da kullandığınızı dolaylı yoldan söyleyebilir. Kan tahlilinde bu değerlerdeki aksaklıklara ek olarak kan şekerinde de bozulmalar gözlenebilir. Açlık kan şekerindeki yükseklik ve insülin direnci kan yağlarındaki bozulmayla karın bölgesindeki yağlanmaya eşlik edebilir. Tüm bunlara bir de tansiyon yüksekliği de eklenince işte metabolik bomba ortaya çıkar. Böylece aman ziyanı yok tombullaştım hafif de göbeğim oldu derken birden kendinizi yüksek tansiyon ve şeker hastalığı illetinin kucağında buluverirsiniz. Arkasından kalp krizi inme kâbusları başlayabilir.
Şeker ve un göbek yapıyor
Sıkıntı ya da stres dönemlerinde en çok tatlı ya da abur cubur gıdalara elimiz gider. Pandemi süresinde de evde oturmaktan, can sıkıntısından da şekerli ve unlu gıdaları daha çok tüketir olduk. İnsülin direncini tetikleyip metabolizmamızı bozan bu tür gıdalar bel çevresinde de artışa sebep olacaktır.
Karın eritmek için yürüyün
Yürümenin sağlığa ama en çok da kalp damar sağlığına olan faydalarından her fırsatta bahsediyorum. Yemeklerden sonra yapacağınız yürüyüşlerin ayrıca sindirime de olumlu katkısı olacaktır. Gaz şikâyetleriniz geriler, kalori yakarsınız. Bu egzersizin en iyi tarafı da karın eritip daha fit görünüme yardımcı olmasıdır. Şeker ve kolesterol yüksekliğinin düzelmesine trigliserid yüksekliği ve devamında gelişen karaciğer yağlanmasının iyileşmesine yardımcı olur.
Pandemi dönemi belki birçoğumuza alınan kilolar için geçerli bir bahane oldu ancak ileride başımıza önemli işler açmamak için ne yediğimize dikkat edelim. Unlu şekerli gıdaları tüketmemeye gayret edelim ve mutlaka yürüyelim.