Enfeksiyon denince aklımıza bakteri veya virüs gelir. Birbirine benzer hastalıklar yapan bu iki mikrobu iyi ayırt etmek gerekir. Zira benzer belirtilere sebep olsalar da tedavileri ve sebep oldukları hastalıkların seyri tamamen farklıdır. Bakteriler virüslere göre nispeten daha halim selim mikroplardır. Eğer yanlış kullanım nedeniyle direnç gelişmediyse antibiyotiklerle genelde kolayca iyileşir. Hatta bazıları bizimle beraber dostça yaşar. Bağışıklık sistemimize hizmet eder. Mikrobiyota olarak adlandırılan bu bakteriler çok işimize yarar. Oysa virüsler hakikaten korkutucudur. Bakterilere göre çok daha küçüktür. Kendi başlarına yaşayamazlar. Mutlaka bir canlının hücresinde parazit gibi yaşamak zorundadırlar. Bu şekilde hücreyi kullanıp hızla çoğalarak hastalığı oluştururlar. Bağışıklık sistemimiz bir kez bu virüsle karşılaştığında onu tanır. Virüse karşı özel antikorlarını oluşturur ve tekrar aynı virüsle hastalık gerçekleşmesini önler. Ancak bu uyanık mikroplar aynı zamanda kolayca kılık değiştirirler. Bu sayede tanınmayıp bağışıklık sistemimizi gafil avlayarak kötü emellerine kolayca ulaşırlar. Bizi en çok zorlayan tarafları da budur. Bu yüzden her sene farklı isimlerde, başka cins virüsle karşı karşıya kalıyoruz. Sanki gittikçe de daha melun hale geliyorlar. Tabi bütün yaptıkları kötülükler kimlikleri deşifre olup, aşı oluşunca bitiyor. Virüsler; solunum, sindirim, deri, mukoza, genital yol, plesanta, iğne yapılması veya kan verilmesi yoluyla vücuda giriş yaparlar. Vücuda girince de kendilerine uygun gelen kan, lenf veya sinir hücreleri yoluyla da yayılırlar.
Nelere yol açar?
Yaptıkları hastalıklar virüsün cinsine göre dudağımızın kenarında sadece görüntü bozan küçük bir yara veya hafif bir soğuk algınlığından, kanser veya soluğumuzu kesip ölüme kadar götüren sonuçları verebilir. Bu hastalıklar uçuk (herpes), kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, siğil, sarılık, üst solunum yolu enfeksiyonları, zatürre, çocuk felci, AIDS, kuduz gibi hastalıklardır. Ebstein Barr Virus (EBV), Human Papilloma Virüs (HPV), Hepatit virüsleri ileride kansere yol açabilen virüslerdir. EBV, ‘öpücük hastalığı’ adıyla da bilinen, ateşli hastalığa neden olur. Bu hastalık genellikle iyi seyreder ve tedavisiz, kendiliğinden iyileşir. Toplumun yüzde 80-90’ı bu virüsle hayatının bir döneminde karşılaşır. Bununla beraber EBV, bazı lenfoma tiplerinin ve nazofarenks (yutak) kanserinin nedenleri arasında gösterilir. HPV ise çoğu zaman belirtisiz seyreder bazen genital bölgede deride ve mukozada siğillere neden olur. Ancak özellikle kansere neden olduğu bilinen HPV tip 16 ve 18 ile oluşan enfeksiyonlarda herhangi bir belirti görülmez ve yıllar sonra rahim ağzı kanseri olarak ortaya çıkabilir. Aynı şekilde anüs ve penis kanserlerinde de bu virüs saptanabilir. Hepatit virüsleri özellikle hepatit B (HBV) ve hepatit C virüsü (HCV) karaciğerde enfeksiyona neden olarak sarılık yapar. Akut yani ani başlayan ve sarılığa neden olan hepatitler büyük oranda iyileşir, ancak belirsiz seyreden enfeksiyonlar genellikle kronikleşir. Sessizce ilerleyip, bazı kişilerde siroz (karaciğer yetersizliği), bazılarında ise doğrudan karaciğer kanseri yapabilir.
Koronavirüs önlemleri
Şimdilerde tehlikeli bir koronavirüs ( Kovid19) çeşidi ile karşı karşıyayız. Şehirleri karantinaya aldırtan, ülke sınırlarını kapattıran, uluslararası ilişkileri, ekonomi ve ticareti etkileyen bu salgının ilacı ve aşısı henüz yok. Çin’den yayılan bu virüs Türkiye için Sağlık Bakanlığımızın da aldığı üst düzey tedbirler sayesinde yüksek risk taşımıyor. Bugüne kadar görülen bir vaka yok. Bakanımız Dr. Fahrettin Koca dışarıya bağımlı olmadan virüsü en fazla 2 saat içinde tespit eden yerli tanı kitimizi de ürettiğimizi belitti.
Kovid19 dâhil virüslerden iyi korunmak için kalabalık ortamdan kaçınmak, hapşıran, öksürenlerden en az 1 metre uzak durmak, elleri ağza göze değdirmemek sık sık yıkamak, ortamı sık havalandırmak, stres, alkol ve sigaradan uzak durmak, sağlıklı beslenmek, çiğ et tüketmemek ve düzenli uyku gerekir.