Yaşadığımız ortamın sağlıklı olması bizim de sağlığımızı olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Beden ve ruh sağlığını nasıl bir bütün şeklinde ele alıyorsak, bu konuya holistik yani bütüncül bir şekilde yaklaşıyorsak bu tanımlamaya çevremizi de dahil etmemiz gerekir. Çevremiz derken de yaşadığımız toplum, iş çevresi, aile, arkadaşlar dahil olmak üzere soluduğumuz hava, etrafımızdaki bitki örtüsü ya da beton topluluğu, çiçek, böcek hepsini kapsayan bir kavram söz konusudur. Hava kirliliği ile oluşabilecek hastalıklar arasında ilk aklımıza gelen solunum sistemini ilgilendiren hastalıklar ve çeşitli akciğer problemleridir. Size bu yıl temmuz ayında ‘Arthritis & Rheumatology’ dergisinde yayınlanan bir bilimsel araştırmadan söz etmek istiyorum. Bu çalışmada kirli havanın otoimmün hastalığa yakalanma riskini artırdığını gösteriliyor. Daha önceki yazılarımda da birçok kez belirttiğim gibi otoimmün hastalıklarda vücudun kendini savunma sistemi olan bağışıklık sistemini yanlış çalışır. Vücudun kendi organını tanıyamaz.
Sanki bir yabancı maddeymiş ya da mikropmuş gibi ona karşı antikor üretir. Hasar vermek üzere saldırır. Aslında kendi kendine zarar verir ama farkında değildir. Çevremize zarar verirken veya vücudumuza zararı dokunan yiyecekleri tüketirken, zararlı alışkanlarda ısrar ederken biz de benzeri şekilde davranmıyor muyuz? Göz göre göre çevremize verdiğimiz zararlar hem çevremizdeki canlıları hem bizi hem etrafımızda yaşayan insanları hem de gelecek nesillerimizi olumsuz şekilde etkiliyor. Geniş bir nüfusu kapsayan bu çalışmada İngiliz sağlık veri tabanı olan UK Biobank’tan 459 bin 815 katılımcının verilerini analiz edilmiş. Yaklaşık 12 yıllık takip sırasında 399 adet bir otoimmün hastalık olan lupus vakası tespit edilmiş. Bu inflamatuar hastalık eklemleri, böbrekleri, cildi, mukozaları ve kan damarı duvarlarını etkileyebilir. Lupus alevlenmeler halinde ilerleyen bir hastalıktır. Çalışmada genetik ve diğer etkilerin yanında hava kirliliğine yoğun bir şekilde maruz kalan kişilerde bu hastalığın gelişme olasılığının daha yüksek olduğu gösterilmiş. Bir başka bilimsel çalışmada da hava kirliliğinin benzer mekanizmayla alerjileri artırdığından söz ediliyor. Kirli hava gözlerin, burnun, boğazın ve bazen de akciğerlerimizin mukozalarını tahriş eder. Bu nedenle solunum sistemimiz zayıflar ve çevremizde bulunan çeşitli alerjenlere karşı daha duyarlı hale gelir.
Kirlilik polenin yapısını değiştiriyor
Ozon (O3), kükürt dioksit (SO2) ve nitrojen dioksit (NO2) gibi bazı kimyasal kirleticiler polen tohumu duvarını deforme edebilir ve kırabilir ve polen taneciklerinin parçaları solunum yollarımızın daha derinlerine nüfuz edebilir. Ayrıca, bazı kimyasal kirleticiler polen proteinlerinin yapısını değiştirebilir veya polene doğrudan bağlanarak daha alerjik hale getirebilir.