Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin bugün iki yüzü var.
1) Siyasi yüzü.
2) Gerçek yüzü.
Siyasi yüzü karışık. Yani birbirine girmiş durumda.
İstikrar yok. Küfür, kötü söz, kavga, dövüş gırla gidiyor.
Mesela, parlamentoda Anayasa Komisyonu’nda olanlara “çüş”ten başka ne denebilir?
Sanki bu memlekette serbest seçim olmuyormuş gibi.
“Kardeşim, sen aldığın oy kadar konuş” dense haksız mı olunur, sorarım.
Ama aldığı oya bakan yok. Ne alırsa alsın herkes sanki 79 milyonun oyunu almış gibi. Ukala ve hır çıkarıcı, arabozucu.
Bu ülke böyle gitmez. Bu adamlar politikayı, siyaseti öğrenmeli.
Siyaseti memleketi batırmak için değil yüceltmek için kullanmalı. Seçim dışı zamanlarda tansiyonu yükseltmek değil düşürmek marifettir, siyasiler bu marifeti göstermeli. Siyaset adamı, doğruya doğru, eğriye eğri demesini bilmeli. Yani iktidarın beğenmediği faaliyetlerini de aklı başında bir şekilde eleştirebilmeli. Onların yerine neler yapılabilir, önermeli.
***
Türkiye’nin öteki yüzü ise iftihar gerektirir.
Bu Türkiye kalkınan bir Türkiye’dir.
Bu kalkınmaya herkes elinden geldiğince yardımcı olmalı.
Mesela İstanbul’da yeni yapılan havaalanı. Dünya çapında bir olay değil mi?
3. Boğaz Köprüsü.
Göğsümüzü kabartmıyor mu?
İzmit Körfezi Köprüsü.
Boğazın altından geçen yol, her gün 100 binlerce kişiyi taşıyor.
Boğaz altından yapılacak yeni yaya yolu.
Boğaz altında 3 katlı yol.
Kanal İstanbul.
Daha neler, neler...
Bunlar işte Türkiye’nin ikinci yüzü.
Bu kadar değil.
***
TOKİ Başkanı Mehmet Ergün Turan’ın sözlerine bakın.
Güneydoğu Anadolu’da da yeni şehirler yaratılacak.
Mesela Gaziantep’te 55 bin konutluk yeni bir projeye başlandı bile.
Güneydoğu’da hedef 1 milyon 200 bin konut.
Çift yollar yapımı ise devam ediyor ve edecek.
Daha da var.
***
Evet, bir yanda bunlar gönlümüzü ve gözümüzü aydınlatıyor.
Öte yanda siyaset içimizi karartıyor.
Ne olur ikisini karıştırıp bir gri alan meydana getirsek ya.

Haberin Devamı

SONU YOK

Bitsin artık

Yıllardır süren bu savaş anlaşıldı ki boşuna.
PKK amacına ulaşamadı ve ulaşamayacak.
PKK’nın isteği Türkiye’nin bölünmesi ise...
PKK’nın isteği bağımsızlık ise...
Bu olmadı, olmayacak.
Gördük.
100’lerce şehit var.
Ve binlerce PKK militanı öldü, ölüyor.
Ne zaman kadar?
Bölge halkının da PKK’yı tutmadığı, desteklemediği artık anlaşıldı.
Öyleyse bu gençlerin ölümü, aramızdan ve dünyadan ayrılması yetmez mi?
Yeter.
Artık bu anlamsız ayaklanmayı, isyanı sürdürmeyin, kesin...
Ölüme yolladığınız, militan yaptıklarınızın mesuliyetinden artık kurtulun.
Binlerce ölümün mesuliyeti size yeter.
***
Sözüm PKK yöneticilerine.
Onlardan birinin, Cemil Bayık’ın örgüte talimatı yayınlandı.
Terör örgütü elebaşlarından Cemil Bayık ve örgütün diğer üst düzey yöneticilerinin çekilme talimatı telsiz konuşmalarına yansıdı.
Güvenlik birimlerince kaydedilen telsiz konuşmalarında Bayık’ın, “Direnişe devam ettiğiniz görüntüsü verin. Telsizleri nadir kullanmaya gayret edin. Arkanızda yaralı bırakmayın. Tecrübe kazanmış, güvendiğiniz gençleri yanınızda kırsala götürün. Çekilirken binaları tahrip edin, kazılan tünelleri tuzaklayın” talimatları dikkat çekti.
***
Bu talimatları bırakın, oturun aranızda konuşun.
Ve Ankara ile anlaşmanın yoluna bakın.
Bakın Meclis’te 80’den çok Güneydoğulu var.
TV’de Kürtçe yayın var.
Dil öğretiliyor.
Herkes “Kardeşiz” diyor ve samimi olarak bunun gereğini yapıyor.
Daha ne?..
Bitsin artık bu dert. Mutlu yaşamak varken doktor, mühendis, işçi vs olup bölge halkına hizmet etmek varken, dağlarda ölüm korkusu içinde sonu olmayan bir yaşam çekilir mi? Bunu kandırdığınız ve militan yaptığınız gençlere müstahak görmeyin.
Bitsin bu dert, bitsin bölge halkına bu işkenceniz.
Artık beyaz, yeni bir sayfa açalım.
Olmaz mı?..

Haberin Devamı

BİRKAÇ GÖRÜŞ

Haberin Devamı

- Yeni kaldırımlara uzun, yuvarlak siyah demirler dikiliyor. Bunlar kısa sürede yamuk yumuk, çirkin oluyor... Oysa, beton kısa üçgenler daha güzel ve göze de batmıyor.
- Kaldırımların pek çoğu hâlâ park yeri. Yol şeritlerinin biri de park için kullanılıyor. Gören görevli yok...
- Boğaz’da Arnavutköy Akıntı Burnu aylardır kapalı, yapılacak. Daha ne kadar bekleyecek?