Döndük dolaştık aynı noktaya geldik.
Savaş noktasına...
“Hazır ol cenge ister isen sulhu salah” sözü doğruymuş.
Hem de bu kez iki cephede savaşacağız, savaşıyoruz.
PKK ve IŞİD.
78 milyonluk, 776 bin kilometrekarelik, kalkınmış ve bölgesinde demokraside ilerlemiş, adeta bir yıldız olmuş, güçlü Türkiye’ye bu durum yakışır mı?
Bu vasıfları olan bir Türkiye’ye kimse çatmaya bile cesaret edememeli.
Ama ediyorlar.
***
Artık seçim bitti.
Şimdi sıra terörsüz bir Türkiye’de. Siyasi partilerimiz bugün düşmana karşı birlik zamanı olduğunu görmeli.
İşi uzatmamalı.
***
Önce şunları tekrar sıralayalım: Güneydoğu’daki 120 aşiret reisi bir süre önce ilk defa PKK’ya “Silah bırak” çağrısı yaptılar.
Şırnak’ta uzman çavuşun yolunu PKK’lılar kesti ama halk onu ve eşini PKK’lılara karşı savundu. Arabalarına bindirdi, olay yerinden uzaklaştırıldı.
Hakkari’de PKK Mehendi Köprüsü’nü patlattı. 400 köylü köprüyü patlatan PKK’ya karşı yürüyüş yaptı. Askerlerimiz lehine sloganlar attı.
PKK’nın santralleri yakması halk tarafından protesto edildi.
PKK yürütme komitesi üyesi Murat Karayılan, Diyarbakır’da PKK tarafından öldürülen doktor Abdullah Biroğlu için özür diledi. Oysa aynı Karayılan 29 Haziran günü “Türkiye’nin tümünü savaş alanına çeviririz” diye tehdit savurmuştu.
HDP yöneticileri ise PKK’yla temas kurarak, örgütün “ateşkes” ilan etmesini, olmazsa muayyen bir savunma çizgisine çekilmesi önerisini gündeme aldı. Bunun için HDP’den bir heyetin PKK ile temaslarda bulunması da kararlaştırıldı.
Bazı HDP’li milletvekilleri Öcalan’ın “barış çağrısı” yapmasını beklediklerini belirtti.
***
Uzatmayalım, dedik...
Bunlar, son zamanlardaki ateş ve kan arasında, gelecek için barış umudu veren söz ve davranışlardı.
Ve tekrar edelim, bunlar bizi barış için umutlandırdı.
***
Ama olmadı.
Daha doğrusu tam tersi oldu.
PKK tekrar azdı. HDP onlara karşı suspus oldu.
Öyleyse iş yine iktidara ve CHP ile MHP’ye düştü.
Artık politikacılar, iktidar ve muhalefet kendine gelmeli.
78 milyonun kardeşliğini daha da güçlendirmeli.
Birlik ve beraberlikten başka yolumuz olmadığını ispat etmeli.
Türkiye’nin dünya durdukça bölünmeyeceğini, böldürülmeyeceğini kafalara şöyle veya böyle çakmalı.
PKK artık anlamalı ki terörden vazgeçmekten başka çare yok.
YAKIŞMAZ
Meclis’te dağıtım
Meclis açıldı.
Yeminler edildi.
Öncesinde vekillerin kayıt işlemleri vardı.
Ve bu işlemler sırasında yapılanların bazısını ben vekillere yakıştıramadım. Kusura bakmayın ama onların ciddiyetiyle bağdaştıramadım.
Mesela bu kayıt sırasında Meclis’te kızarmış balık dağıtıldı. Salep kazanı konup salep servisi yapıldı. Konulan dondurma tezgâhından dondurma sunuldu.
Daha neler neler. Akıl almaz şeyler...
Yakışır mı?
Sizi bilmem ama bana göre yakışmaz...
TBMM “çocuk bahçesi” mi veya “bayram yeri” mi?
BANLİYO
Tren ne oldu?
Silivri’den Levent’e karayoluyla geliş 3 saat.
Levent’ten Bahçeşehir’e gidiş 1 saat.
Metrobüsler tıklım tıklım. Duraklarda yer yok.
Bu trafik böyle gitmez.
Buna acil çare lazım.
Bu çareyi ben bulacak değilim.
Bu şehirde belediye başkanları, trafik yetkilileri var. Onlar, attı mı mangalda kül bırakmıyor ama sıra işe gelince ortada yoklar.
Bu böyle gitmez. Yöneticiler kendine gelmeli. Çare ne, acele açıklamalı ve gereğini yapmalı. Koltuklar iş içindir, uyumak için değil.
Mesela İstanbul’da banliyo treni vardı. Özellikle İstanbul’un batı yakasındaki banliyo treni halkın büyük bir kısmına hizmet ediyordu.
Bu tren güzergâhı üzerindeki halk özellikle işe gidip gelirken bu trenden yararlanıyordu, işine geç kalmıyordu.
Uzun bir süre önce bu trenler seferden kaldırıldı. Raylar söküldü.
Ve, ne zaman tekrar sefere başlanacağı belli değil.
İstanbul’un nüfusu artıyor ama ona göre tedbirler alınmıyor.
Yöneticilerimiz uyuyor mu!..
İTİDAL
Soğuk Savaş döneminde bile Rusya ile aramızda bu derece şimşekler çaktığını hatırlamıyorum. Neredeyse savaşın eşiğine geldik.
Nükleer yatırım, doğal gaz ithali, tarım ürünü ihracı ve Rus turistler bakımından büyük komşumuzla bir süredir işbirliği içindeydik.
Moskova ile tarihte en iyi günlerimizi yaşıyorduk.
Ama sınırlarımızdaki hava olayı birden iyi giden bu ilişkileri altüst etti.
Tansiyon düşürülebilirdi ama Putin’in yenilir, yutulur olmayan sözleri arayı düzeltilmesi çok zor hale soktu.
Rusya Dışişleri Bakanı Türkiye seyahatini iptal etti. Ve Rus turistlerin Türkiye’ye gelmesine engel olundu.
Oysa iki tarafın da birçok konuda işbirliğini daha da geliştirmesinde yarar var. Bu yüzden, ilişkilere çomak sokmak isteyenlere prim verilmemeli. Taraflar titiz ve sonradan pişman olabilecekleri çıkışları yapmamakta dikkatli olmalı, yapmamalı.
Uçak Türkiye’yi hedef almamıştı. Türkiye uçağın Rus uçağı olduğunu bilmiyordu.
Öyleyse iki tarafın da kastı yok. İki tarafın da çıkarının münasebetlerin iyi gitmesinde olduğu unutulmamalı.