Başbakan Davutoğlu seçimden hemen sonra dedi ki “Türkiye’yi her türlü kutuplaşmadan, gerilimden çıkaracağız”.
İşte bu cümle çok önemli.
78 milyon ne çekiyorsa bundan, yani kutuplaşmadan, gerilimden çekiyor.
Başbakan’ın verdiği “Tüm Türkiye’yi kucaklama” sözü de ancak böyle yerine getirilebilir.
Bu, Türkiye’de iktidarın yeni bir politikası, beyaz bir sayfa açması, belki milat sayılabilir.
***
Seçimin galibi AKP, yani Tayyip Erdoğan, Davutoğlu olduğuna göre bundan sonra yurdun mutluluğundan onlar baş sorumlu sayılabilir.
Sürdürülen yeni anayasa ve başkanlık sistemi gerginliği artık onlar tarafından giderilmeli, söndürülmeli ve her şey normale döndürülmeli. Halkın istikrar istediği unutulmamalı.
***
Türkiye’de kimlik siyaseti güdenler de vardır.
Bu seçimde bununda yanlış olduğu anlaşıldı.
MHP ve HDP’nin oylarının bir kısmını AKP’ye kaptırması bunu gösterdi.
***
Seçmenin çoğu “güven”e oy verdi de denebilir. Türkiye’de halk, 23 milyon kişi AKP’yi tercih etti. Ve bunlar, AKP hükümeti, koalisyonlardan daha iyi bizi korur, demek istediler.
***
Özetle, seçmen, muhalefet yetersiz, becerikli değil, bunlar yurdu, 78 milyonu idare edemez diye AKP’ye oy verdi, denilebilir.
Daha açıkçası, seçmen demek istedi ki: Siz bile seçimden çıkan bu neticeyi, bu zaferi beklemiyordunuz. Biz sizi daha iyi işler yapasınız diye göreve tayin ediyoruz. Şimdi artık “Bizi koalisyon ortaklarımız engelliyor” diyemezsiniz. Siz bunun için zaten tek başınıza iktidar olmak istiyordunuz. Haydi artık bizim için, 78 milyon için istikrar için, ayrım yapmadan, kutuplaştırmadan çalışın, vatandaş yani biz de alkışlayalım, olmaz mı?
Ve bunun için AKP 4. kez tek başına iktidar yapıldı.
VAATLER
Yüzde 60’ı tutulmuyor
1983-1912 yılları arasında Türkiye’de yapılan seçim vaatleri incelenmiş.
Siyasi partiler vaatlerini tutuyor mu, tutmuyor mu veya ne kadar tutuyor meydana çıkmış.
Anlaşılmış ki Türkiye’deki seçim vaatlerinin yüzde 60’ı tutulmuyor.
Yerine getirilmiyor. Vaatlerin başında da demokrasi vaatleri geliyor.
Çeşitli ülkelerdeki seçim vaatlerini yerine getirme oranları şöyle:
İsveç yüzde 89, İngiltere yüzde 80, Kanada yüzde 72, İspanya yüzde 70, Yunanistan yüzde 70, ABD yüzde 64, Hollanda yüzde 63, Bulgaristan yüzde 60, İtalya yüzde 57, Türkiye yüzde 40.
Bu seçim kampanyası içinde bütün partilerden vaat yağmuru yaşadık.
Şimdi bakalım bu vaatlerin yüzde kaçı yerine getirilecek yani tutulacak?
DOĞRU MU?
İnşallah yanlıştır
“Bir ülkede demokrasinin olması ve iyi işlemesi için hem tahsil hem para önemlidir.
Yani ülkenin vatandaşları eğitimsiz ve fakirse o ülkede demokrasi olmaz, yaşamaz.”
Hukukta okurken bunu bir hocam söylemişti, ben hiç unutmam.
İşte Libya, işte Irak, işte Suriye, işte Mısır, işte daha başka ülkeler.
Biz farklıyız. Ama buna rağmen ihtilallar, müdahaleler bizde de eksik olmadı. Asker veya sivil anormallikleri hep yaşadık, yaşıyoruz.
Bana bunu bir olay hatırlattı. Kişi hürriyetinin ayaklar altına alınması hatırlattı.
İstanbul Üniversitesi’nin Boğaz’da Baltalimanı’nda bir güzel yeri var. Yemek yeniyor, düğünler ve nişanlar yapılıyor. Yemek yenirken içki de içiliyor.
Tabii isteyen içer, isteyen içmez. Ama geçen gün duydum ki, doğruysa, orada artık içki verilmeyecekmiş. Bahane “stok bitti” imiş. Gel de inan.
Böyle dendiği halde baktım üniversitelerimizin koca koca hocalarının bazıları, profesörlerin, doçentlerin bir kısmı bu kararı sessiz karşılıyor. Kabulleniyor. Kuzu kuzu boyun eğiyor gibi...
Demek ki dedim demokrasi tahsille de olmuyor. Tahsilli, terbiyeli koca bazı üniversite hocaları bile böyle çağdaş olmayan ve kendilerini doğrudan ilgilendiren, haksız ve insan özgürlüğüne aykırı olan kararlar karşısında susuyor, suspus olabiliyor. Ses çıkarmıyor.
Yazık...
(İnşallah benim duyumum yanlıştır.)