Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bırakın bu “bölücü” kelimeleri.

Kaş yapayım derken göz çıkarmayın.

“Kürt, Türk, Laz, Arap, Boşnak, Arnavut, Roman, Çerkez, Tatar, Azeri, Alevi, Sünni vs vs...”

Bırakın, bırakın bu kelimeleri.

776 bin kilometrekareye Türkiye deniyor, işte biz bu topraklar üzerinde yaşayan 78 milyon insanız. Kardeşiz.

Ve bu 78 milyona Türk deniyor. Türk’üz...

Etnik kökeniniz şu veya bu olabilir. Ama bugün bizim, hepimizin kimliği Türk’tür. Türkiye denen topraklar üzerinde doğup, büyüyen, yaşayan Türkiyeli, yani Türk...

Gerektiği zaman bu vatan için, Türkiye için savaşa giden ve canından olan bizler, hepimiz değil miyiz?

Haberin Devamı

* * *

Bu köşede çok söyledim, yazdım bir kez daha tekrar edeyim.

Napolyon “Soyum benimle başlar” diyor.

Ne güzel, ne doğru değil mi?

Bölücülüğü, bölünmeyi kökünden bitiren bir tespit.

“Benim soyum benimle başlar.”

En çokda bunu bizim politikacılarımız duymalı, benimsemeli ve bölücü kelimeleri, isimleri artık kullanmayı bırakmalı.

“Benim soyum benimle başlar.”

İşte bu kadar.

* * *

Türkiye’de bu konuda, belki de ilk defa, önemli bir örneği, en önemli sözü Nobel ödülünü kazanan Prof. Aziz Sancar’ın ağzından duyduk.

“Ben Türk’üm işte o kadar.

Mardin’de doğmuşsam, Kars’ta doğmuşsam, Cizre’de doğmuşsam fark etmez, ben Türk’üm.”

Yaşa sen Prof. Sancar. Bu konuda da ders verdin.

* * *

Türkiye’de yalnız bu konu mu istismar ediliyor.

Hayır.

Her konu dejenere ediliyor.

Politikacılar adeta konuları çarpıtmada yarışta.

Saptırmalar, yalanlar, yanlışlar, maksatlı ve kasıtlı söylemler, çamur atmalar gırla gidiyor.

Sıradan vatandaş, doğruya, dürüste, doğru konuşana adeta hasret...

Nedir bu?

Çıldırıyor muyuz?

İşte onun için, üstüne basa basa tekrar ediyoruz.

Türkiye’de şu andaki kaos olağan kabul edilemez. Ve o bu ters gidişe liderler acele el koymalı. Demokrasi her şeyden önce ahlak rejimidir.

“Türkiye’nin etrafı ateş çemberi” bunu Başbakan Davutoğlu söylüyor.

Yani Türkiye’nin içi de, dışı da alev içinde. Her gün şehit var. Ve yurt topraklarında gidilemeyen, girilemeyen yerler bile var.

* * *

Kendi kuyumuzu kazmayalım.

TERÖRE KARŞI BİRLEŞİN

Türkiye’de politikacılar “Terör” karşısında bile birlik olamıyor.
Onların tutumu Türkiye’yi parça parça yaptı, böldü. Bugün de buna devam ediyorlar. İşte en son Ankara’da 100’e yakın vatandaşımızı kaybettik.
Politikacılar, aklınızı başınıza toplayın ve bir an önce 78 milyonun normal bir hayat sürmesine hep beraber önayak olun.
SANCAR
Ailesi örnek olsun

Bir Türk “Nobel Kimya Ödülü”nü kazandı.
Prof. Dr. Aziz Sancar’ın hayat hikâyesinin ilk satırları benim gözlerimi yaşarttı.
Mardin’in bir kazasında doğuyor. Sekiz kardeşler.
Anne ve babası okuma-yazma bilmiyor. Yaşadığı evin, odanın resmini gördüm, elektrik yokken mum ışığında ders çalışıyor. İlkokuldan sonrası için Mardin’e ve tıbbiye için İstanbul’a gidiyor. Lise ve tıp da hep sınıf birincisi oluyor. Ve bir abisi general, kendisi de profesör doktor sıfatını alıyor. Öbür kardeşleri de üniversite mezunu.
Bütün bunlara imkân sağlayan, okuma-yazma bilmeyen ve varlıklı olmayan bir anne, baba.
Sizin ellerinizden öperim.
Büyükşehirlerde yaşayan ve imkânı olduğu halde çocuklarını okutmayan anne ve babaların kulakları çınlasın.
DİKKAT
Siyasilere ders

Türkiye’yi yönetenler ve bu yönetime talip olanlar şu sözlere dikkat etmeli.
“Siyasi sorumsuzluğa geçmişte tanık olduk. Ancak geçmişte Türkiye ekonomisi kapalı bir ekonomiydi. Şimdi ise dünya ekonomisi ile entegre olan Türkiye için siyasi hırsların bedeli çok ağır olur. Geçmişe takılan söylemlerden Türkiye’yi koparmak gerekiyor.”
Bu sözler TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes’a ait.
Doğru söze ne denir, değil mi?
“Siyasi hırslar geleceğimiz için tehlikeli” diyor, TÜSİAD başkanı. Bugün siyaset dünyamız da bu tersliği görmezse bunları söyler mi?
Bu sözler siyaset adamlarımızın kulağına küpe olmalı.
“Anlayana sivrisinek saz” değil mi?
Anlayan var mı?
Göreceğiz.