“Azınlık yok”, bu köşede hep bunu söyledik. Bu 776 bin kilometrekarede yaşayan 78 milyon, karışmış ve Türk ismi altında birleşmiştir. İster üst kimlik deyin ister başka bir şey Türk ismi ortaktır. Hepimizin ismidir. İçimizde ve topraklarımızda azınlık yoktur, herkes eşittir. Türk vatandaşıdır.
Napolyon’un sözünü unutmayalım:
“Soyum benimle başlar.”
İşte bu, 78 milyonun da ilkesi olmalı.
***
“Bu ilke Türkiye’yi mutlu eder”. Aksini savunmak bu ülkeyi parça parça etmek demektir.
Din diyelim, mezhep diyelim, etnik köken diyelim, azınlık diyelim ve 78 milyona yaşantıyı zehir edelim. Halkı birbirine düşürelim. Türkiye gibi koca bir devleti, bir ülkeyi parça parça edelim.
İşte, iç ve dış düşmanlarımızın istediği ve yaptığı bu.
Bugünlerde bu parçalama isteğini daha güçlü, çok daha yakından hissetmiyor musunuz?
İşte bunlara karşı bizim cevabımız, “Azınlık yok” ve “Soyum benimle başlar” olmalı, diyoruz.
Bunları bugün söylemiyoruz. Hep söylüyoruz, hep tekrar ediyoruz.
***
İşte Ermeni kardeşlerimiz.
Osmanlı Devleti’nde Ermeni kökenli bakanlar:
Krikor Agaton, Bayındırlık Bakanı (1868)
Davut Garabet Paşa, Telgraf Genel Müdür ( 1861), Bayındırlık Bakanı (1868)
Andon Tıngır Yaver Paşa, Posta ve Telgraf Bakanı (1868, 1875)
Agop Kazazyan, Hazine-i Hassa Bakan Vekili (1880) (Osmanlı Devleti’nde padişahın özel gelir ve giderlerinden sorumlu bakanlık), Maliye Bakanı (1886)
Gabriel Noradukyan, Bayındırlık Bakanı (1908), Dışişleri Bakanı (1912)
Bedros Hallacyan, Bayındırlık Bakanı (1909)
Krikor Sinapyan Efendi Bayındırlık Bakanı (1912)
Oskan Mardikyan Efendi Posta, Telgraf ve Telefon Bakanı (1913)
Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında Ermeni kökenli milletvekilleri:
Tekfurdağı (Tekirdağ) Agop Babikyan Efendi, Tekfurdağı (Tekirdağ) Agop Boyacıyan Efendi, Halep Artin Boşgezenyan Efendi, İstanbul Bedros Hallacyan Efendi, Kozan Hamparsum Boyacıyan Efendi, Ergani İstefan Çıracıyan Efendi, İzmir İstefan Ispartalıyan Efendi, Sivas Karabet Paşayan Efendi, Erzurum Karikan Pastırmacıyan Efendi, Muş Kegam Dergarebetyan Efendi, İstanbul Krikor Zohrab Efendi, Sivas Nazaret Dagavaryan Efendi, Gelibolu Trayan Narlı Efendi, Maraş Vahan Efendi, İzmir Vahan Bardizbanyan, Van Vahan Papazyan Efendi, Erzurum Varteks Serengülyan Efendi, Van Virmiyon Efendi.
Demek ki eskiden beri ayrı gayrımız yokmuş.
O zamanki bakanlarımız ve milletvekillerimiz arasında Ermeni kökenliler de bol bol var.
***
Biz böyle diyoruz ama “Diaspora” düşmanlık yaratmaya devam ediyor.
Sulh yerine gerginlik istiyor.
Ermenistan’da yaşayanların fakirlikten çektiklerini tuzukuru diaspora görmezden geliyor ve o Ermenileri Türkiye aleyhine kışkırtıyor. Ve onları Avrupa’da destekleyenler var.
Oysa geçen geçmişte kaldı, diyelim biz bugüne bakalım.
Türkiye’de 200 bine yakın kaçak, çalışmasına göz yumulan Ermenistan Ermenisi var, bunlar ailelerinin gelirlerini Türkiye’de kazanıyor, geçimlerini Türkiye’den sağlıyor. Sınır açılsa Ermenistan çalışanlarının çoğu Türkiye ile mutlu, mesut ortak yaşayabilir.
Diaspora ve dış güçler Ermenistan Ermenilerinin aleyhine çalıştıklarını idrak edemiyor.
Eski danışman Etyen Mahçupyan gibi.
VAATLER!
Müeyyidesi olmalı
Daha iyisi bulunana kadar “demokrasi.”
Evet, demokrasi göz bebeğimiz, ama onun da sakıncalı yanları var.
Ama ne yapalım halk yararına olan en iyi rejim bugün o, daha iyisi henüz ortada yok.
Bir misal verelim.
Bizde seçime az kaldı.
Partiler atıp tutuyor. Vaatlerinin bazısı inanılır gibi değil.
Eskiden de böyleydi, “iki anahtar” vaadi henüz unutulmadı. Hani nerede?
Geçen gün bir gazetemiz, geçen seçim arifesinde partilerin sonradan yerine getirmedikleri, daha doğrusu boş vaatlerini sıralamıştı.
Sonra ne oldu?
Vaat edenler ettikleriyle kaldı o kadar, yani oy yüzdesini bu yüzden arttıran artırdı. İşte bu bile demokrasinin bir sakıncası sayılmaz mı?
Bu yerine getirilmeyen, getirilemeyecek olan vaatlerin bir müeyyidesi olmamalı mı?
“Bir dahaki seçimi kazanmamak” demek yurda, yurttaşlara zaman kaybından başka bir şey ifade edemez.
Boş vaatte bulunan, yerine getirilmeyecek vaatlerde bulunan ve yerine getiremeyen için sandıktan başka müeyyideler de olmalı.
Sahtekârlık benzeri.
İSTANBUL
Çehre güzelleşiyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kent estetiğine katkı sağlamak amacıyla, “Cephe Rehabilitasyonu Kentsel Tasarım Uygulama Projesi”ni başlatıyor.
Proje kapsamında, D-100 Karayolu üzerinde, Zincirlikuyu-Havaalanı Kavşağı arasındaki 25 kilometrelik güzergâh boyunca kentin silüetini olumsuz etkileyen 1305 binanın cephe görünümleri değişecek.
İşte, bu ayın, bence şehrimiz için en önemli kararı ve haberi bu.
Bu köşede bizde 18 Aralık 2014 günü “Zevk yok, İstanbul’a yazık” başlığı altında bunu yazmıştık.
Konunun ele alınmasına çok sevindik.
Kolay gelsin ve hızlı olsun.
KUTLU OLSUN
“1920-23 Nisan Ata’nın Meclis’i kurduğu gündür.
1920-23 Nisan ulusun egemen olduğu gündür.”
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm 78 milyon kardeşimize kutlu olsun.