Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

YETER, PKK BİTİRİLSİN

Bir süre önce, terör dağdan indi şehre diyorduk.
Yine dağa kaçtı. Güneydoğu’da şehirleri terk etti.
Ama bu kez İstanbul’da görüldü.
11 şehit verdik.
Lamı cimi yok.
Artık yeter, devlet bu PKK’yı kurutmalı.
Nasıl?
Nasıl olursa olsun ama PKK bitsin, bunun için halk her şeye razı...
Bekliyoruz...

Türkiye dünyanın sayılı ülkelerinden biri olabilir.
Saygınlıkta, güçlülükte, kalkınmada, birlikte, beraberlikte...
80 milyona yakın kişi...
Ama heyhat.
Türkiye kendi kendini parçalıyor. Kamplara ayırıyor.
Türkiye kendisiyle uğraşıyor. Gücünden kaybediyor.
Güven azaltmak için ne lazımsa yapıyor.
Başka iş yok.
Bu kolay.
Ve siyasiler kolayı tercih ediyor.
Düşmanların ekmeğine yağ sürüyor...
Tarih bu siyasileri isim isim yazacak.
Ve “İşte bunlar Türkiye’yi bu hale soktu” diyecek...
***
Bakın iktidar partisine, yani AKP’ye ve onun yöneticilerine.
Onun yöneticileri bugün Türkiye’yi idare ediyor.
Bugün dediğimiz 14 yıl.
Ve 14 yıldır AKP iktidarda.
Ve onun değişmeyen bir lideri var.
Tayyip Erdoğan.
Önce başbakan.
Sonra cumhurbaşkanı.
O ne derse AKP’de o oluyor.
Aksi yönde “çıt” yok.
Seçmenin % 52’si Tayyip Erdoğan’ı istedi, istiyor.
Öyleyse akla yakın olan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak geri kalan % 48’i de kavraması, sarılıp, sevmesi...
Ama cumhurbaşkanı bunun aksini yapıyor.
Her gün konuşuyor, günde birden çok konuştuğu oluyor ama % 48 sanki Türk vatandaşı değil. Onun vatandaşı değil...
İmam hatip liselerinde okuyanları methediyor.
Başörtüsünü savunuyor.
Savun ama diğer liseleri ve başı açıkları unutma.
Sanki diğer liselerde okuyanlar onun, cumhurbaşkanının çocuğu sayılmaz.
Olur mu?
Olmuyor zaten.
Bu % 48’in de çoğu bu yüzden Erdoğan’a elinden gelen negatifliği yapmak istiyor.
İşte sana iç kargaşa...
***
Peki ana muhalefet ne yapıyor? Kılıçdaroğlu ne yapıyor? “Gölge kabine” mi var?
Muhalefet iktidar adaylığına oynamıyor.
AKP’ye, iktidara ağzına geleni söylüyor ama sözlerinin “Bana 4 yıl verin bakın neler yaparım” gibi içi boş, yani ne yapacağını o bile bilmiyor.
Ana muhalefet lideri grupta konuşuyor ve TV’den dinleyenleri de salondaki bir kısım “şakşakçılar”dan zannediyor.
Atıp tutuyor, gruptakilerden alkış alıyor.
Oysa grup salonu dışında bu toplantıyı izleyenler iktidara aday görmek, dinlemek istiyor, arzu ediyor, boş laf değil.
Ama plan proje, akla yakın eleştiri yok. “Şunun yerine şunu yapardım, planı hazır” gibi söylemler yok.
O da seçmenini tahrik ediyor, yani yalnız tahrik var...
***
Erdoğan %52’yi tahrik ediyor. Muhalefet halkı tahrik etmek istiyor.
Böyle giderse Türkiye’nin istikbali daha da karanlık değil mi?

Haberin Devamı

DEĞİŞMELİ
Dış politika

Haberin Devamı

Düşman çok, dost yok...
Bu politika artık değişmeli.
Yararını görmedik, o zaman niye devam ediyoruz?
Etrafımızda dost devlet kalmadı. Uzaktakilerden de düşmanlık yapan çok.
Turizmde, ihracatta bunun acısını çekiyoruz.
Biz bazı ülkelere meydan okumakla kendi egomuzu tatmin ediyoruz ama meydan okumamız o ülkelerin umurunda değil.
Bakın, Suriye politikamız baştan sona yanlıştı.
Yanlışın son örneğini ABD verdi.
Biz, yani Ankara “Paralel devlet isteyenler vardı” diyoruz.
“Hoca efendi yani Fethullah Gülen ve müritleri görüldükleri yerde yargılanmalı” bunun taraftarıyız.
“ABD bu teröristleri Türkiye’ye iade etsin” istiyoruz.
ABD sözcüsü “Biz onları terörist saymıyoruz” diyor, açıklıyor.
Alın bakalım.
Alman meclisi de 1915’in soykırım olduğunu kabul etti. Ankara buna çok kızdı.
Oysa görünüşte dosttuk.
Ama oylama aleyhimize.
Yani Almanya Türkiye’yi takmıyor.
***
İran’la, Mısır’la, İsrail’le, Rusya ile ABD ile daha birçok ülkeyle aramız bozuk.
Yani dostumuz yok.
Bu böyle gider mi?
Gitmez.
Türkiye’nin dış politikası değişmeli, hem de çok acele.

Haberin Devamı

TV’LERDE
Evlenme programı

TV’lerdeki evlenme programları için ben, “Türkiye halkını tanımak isteyen bu programları izlesin” derdim.
Evet, kadınlarımızın nasıl koca istediği, erkeklerimizin nasıl bir eş özlediği bu programlarda öğreniliyordu.
Sonra, kadın ve kızlarımızın çoğunun zannettiğimizin aksine ayıp tanımadığı da bu programlardan anlaşılıyordu. Bu programlarda utanma, sıkılma kalmadığı da görülüyordu.
Bu vasıflarına rağmen bu evlenme programlarında evlenenler de oluyordu.
Ama şimdi yok.
Program saatini doldurabilmek için tekrar da tekrar. Uzun uzun konuşma. Hatta kavga. Hatta kötü söz. O kadar ki TV’lerde ses kısma. Ve aynı kişilerle aylar, hatta yıllar boyu programlar. Ve dışarıda bu programlara katılanlar hakkında kötüde olsa yazılanlar, çizilenler.
Yani artık eskisi gibi “Bu programları izleyin” diyemeyeceğim.