Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


BÜYÜK Türkiye, Avrasya'ya arkasını dönemez.
Büyük Türkiye, Avrupa'ya da arkasını dönemez.
Öyleyse büyük Türkiye olarak AB üyesi olacağız ve Avrasya'daki kardeşlerimizden kopmayacağız, hep onlarla bir arada bulunacağız.
İyi de nasıl?
Avrupa, Türkiye'yi adeta oyalıyor. AB'nin tutumundan samimiyetsizlik seziliyor.
Biz Avrupa'dan vazgeçmiyoruz ama onlar uzak duruyor.
Türkiye ne zaman AB üyesi olabilir?
Ecevit'e göre birkaç yıl sonra, bazılarına göre 2010'da, bazılarına sorarsanız 2020'de.
Bunun garantisi var mı?
Yok.
O gün de yeni bahaneler bulunur. Türkiye kapının önünde bırakılırsa...
* * *
HER şeye rağmen Ankara, kısa sürede üye olacakmış gibi AB'ye uyum için Türkiye'deki şartları değiştirmeye çalışıyor.
"Kopenhag kriterleri" doğrultusunda Ankara'da değişim niyet ve hareketliliği var.
İdamın kalkması tartışılıyor.
İşkence açıkça kınanıyor.
Ekonomi onarımdan geçiriliyor.
Yani Türkiye, AB'ye giriş şartlarını yavaş da bulunsa yerine getirme içinde, hüsnüniyetini ortaya koyuyor.
Peki, ya AB Türkiye'yi kabul hazırlığı içinde mi?
"Evet" demek kolay değil.
* * *
AB ile Türkiye arasında güven bunalımı yaratan en önemli olay önceki gün yaşanmadı mı?
AB zirvesi, Türkiye'yi Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği oluşumunun karar mekanizması dışında bırakıverdi.
Başbakan Ecevit'in tepkisi sert: "Bu bize çok ağır bir saygısızlık."
Ve Türkiye harekete geçiyor.
Nasıl?
Ankara; ilk olarak hem NATO üyesi, hem de AB üyesi ülkelere, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin AB kararı ile gerçekleşecek uluslararası operasyonlarda "piyon" durumuna getirilemeyeceği mesajını verecek.
Olumlu sonuç çıkar mı?
Bu saatten sonra zor.
* * *
TÜRKİYE etnik ve inanç ayırımcılıklarından çok çekti, bugün de çekiyor.
Ama AB sanki bu yaraya tuz biber ekmek istiyor.
Bırakın eski tahrik kokan davranışları, Güneydoğu'da bazı belediye başkanlarını ziyaret kuyruklarını, cezaevlerine düzenlenen turları; önceki gün de Avrupa Birliği Ankara Temsilciliği "Alevi Toplumunun Sorunları" diye toplantı düzenleyiverdi.
Yani AB, Türkiye'nin en hassas konularına müdahale ediyor, daha doğrusu çomak sokuyor.
Benzer burun sokma davranışını Türkiye, AB ülkelerinde gösterebilir mi? Mümkün mü?
AB, aday ülke Türkiye'nin iç işlerine müdahalede kendisini yetkili görüyor, ama Ankara çıkarının söz konusu olduğu durumlarda bile tam üye olmadığı için dışlanıyor.
Bu kabul edilebilir bir ortaklık anlayışı mı?




Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr