Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları

İlk kez, uzun yıllar önce İspanya da gördüm onları. Barselona’da, Toledo’da, birbirinden şirin inekler vardı. Gördüğümüz her ineğin yanında sırıtarak pozlar vermiştik.
Bu ülkenin sembolü boğaydı ama inekleri de seviyorlar demek ki diye düşünmüştüm!
Ardından gittiğim bazı Avrupa ülkelerinin de, inekleri sevdiklerini gördüm. Ve anladım ki inekleri değil, bu yolla, sosyal yardımı seviyorlardı.
Yaklaşık iki yıl önce İstanbul’daydı inekler. Aradan zaman geçti, geçtiğimiz ay İzmir’i bastılar. Hem de en şirin halleriyle.
Çok şekerdiler. Nescafe bardağı içinde yatanı, kaptan olup dümen kullananı, melek inek olanı. Hele, berduş dediğimiz Mrs. Smyrna’ya bayıldım.
Sonradan öğrendim ki, İzmirliler de en çok onu sevmiş, ineklerin maskotu haline gelmiş. Bu kez İzmirliler, çoluk çocuk üzerlerinde, hatıra fotoğrafı çektiriyorlar.
İnekler güzel, her ineği sahiplenen firmalar da bu yolla reklamlarını yapıyorlar. İneklerin tasarımı hoş. Peki sosyal sorumluluk bunun neresinde?
Projeyi gerçekleştiren Beyaz Sosyal Sorumluluk Danışmanlık Firması sahibi Yeşim Beyla, projeye önderlik eden Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Berkay Eskinazi’yle hedefi, ne yapmak istediklerini öğrenelim diyerek biraraya gelmek istedik.
Aynı gün inekler Çeşme -Alaçatı’ya taşınınca, bizde peşlerinden gittik. Alaçatı’da projenin katkı sağlayacağı Zihinsel Özürlüleri Yetiştirme ve Koruma Vakfı yetkilileriyle buluştuk.

“Bir, iki yıl rahat edeceğiz”
Paketlerinden çıkan inekler, Çeşme ve Alaçatı belediyelerinin ilgisi ve kısa zamanda Çeşme’nin çehresini değiştirecek bir güzellik yaratan Alaçatı Marina’nın evsahipliği ile yerlerine yerleştiler. Tabii söylemem gereken birşey de var.
Açıkçası sosyal sorumluluk projelerinin bir kısmına da inanmıyorum. Bir eliyle çevreyi kirleten firmaların diğer elleriyle “Bakın biz neler yapıyoruz” şovlarına az rastlamadık.
Öte yandan, milyonları yalnızca kendi satış reklamlarına yönelik döndürmek yerine, halkın, sivil toplum örgütlerinin bazen bir köyün, toprağın taleplerini karşılayıp, eksiklikleri gideren organizasyonlar da gördük.
Doğruların yanında olmaya devam edeceğiz.
Peki inekler ne işe yarayacaklar?
İnekler Kasım ayında Swissotel’de gerçekleştirilecek müzayedeye açık artırmayla satılacak. Gelirin yarısı (ki buraya bir şerh koyuyorum) Zihinsel Özürlüler için harcanacak.
Gelirin diğer yarısı ise EBSO’nun okuttuğu burslu öğrenciler için kullanılacak.
Ancak geçen yıl ekonomik sıkıntılar nedeniyle yatılı kısmı kapatan Zihinsel Özürlüler Vakıf yetkilileri sıkıntılarını öyle anlattılar ki, bence bu gelirin hepsi oraya gitmeli.
“Berkay Eskinazi, nasılsa güleryüzü ile sanayicilerden burs parasını bulur” diyorum.
Berkay Hanım’a buradan duyurulur!
Yatılı kısmı kapatan yola devam gündüz eğitim ve rehabilitasyon merkeziyle devam eden Vakıf zor durumda.
Vakıf Başkanı Gülsen Keserman, her ay yaklaşık 5-6 milyarlık açıkları oluştuğunu, buna daha ne kadar dayanacaklarını bilmediklerini anlatıyor .
Kaç çocuk eğitim görüyor?
85 çocuğumuz var, 30’u yatılıydı. Yatılı merkeze durumu ağır çocukları alabiliyorduk. Onların bir kısmı ayrıldı, yerine yeni çocuklarımız geldi.
Devletten yeterli yardım alamıyor musunuz?
Her çocuk için Devlet, 310 TL yardım veriyor. Bu rakam şimdi rehabilitasyon merkezini işletmeye bile yetmiyor, her ay açık veriyoruz. Yatılıya hiç yetmiyordu. Başa çıkamaz hale geldik. İnanın ağlaya ağlaya kapattım.
Türkiye’de zihinsel özürlüler için yatılı kaç merkez var?
Yalnızca dört adet vardı, birini kapatmış olduk. Oysa yatılı merkezler ailelerin can damarı oluyor. Bir yere giden aileler çocuklarını bize bırakıyordu. Bu şekilde yakın illerden de öğrenci alabiliyorduk.
Aileler okul için para ödüyorlar mı ?
Hayır ödemiyorlar, sadece devletin verdiği para var. Zaten ailelerin çoğunun maddi gücü yok denecek kadar az .
Siz de çocuklarınız için mi bu vakfı kurdunuz ?
Evet, iki kızım da zihinsel özürlü. Onlar için başladık. Yüzlerce çocuğumuz oldu.
İneklerin satışından elde edilecek para okulun hangi ihtiyacını karşılayacak?
Bizim binalarımız, fiziki şartlarımız iyi. Ancak böyle bir okulu işletmek pahalı. Yasal olarak sertifikalı öğretmenleriniz, hemşireniz olmalı ve onlar için herhangi bir yardım alamıyoruz. Devlet görevlileri kadrolu gönderse, yine sorun olmayacak ama bu şekilde her ay en az 5 -6 bin TL’lik açık veriyoruz.
Proje açığı kapatmak açısından önemli...
Hem de nasıl. Yönetim Kurulu olarak aramızda iş bölümü yaptık. Her ay açığı, bir üye topladığı yardımlarla kapatacak, başaramazsa cebinden karşılayacak diye. Ama böyle yürütemeyeceğimizin de farkındayız. Şimdi bu projenin geliriyle en az bir, belki de iki yıl ‘ne yapacağız’ diye düşünmeyeceğiz.
Bunlar kalıcı çözümler değil ama..
Sürekli gelir sağlayacak projeler üzerinde de çalışıyoruz. Örneğin bir kafe projemiz var. Orada bazı işlerin dışında özürlü çocuklarımızı çalıştıracağız. Öyle güzel eğitiyoruz ki onları garsonluk da, temizlik de, bahçıvanlık da yapabilirler. Burada onları dönüşümlü çalıştırabiliriz. Bir belediyemiz böyle bir yer bağışlasa her ay düzenli gelir elde edeceğimize inanıyorum...

Haberin Devamı

Sokakta kalmasınlar diye inekler yollara döküldü...

Haberin Devamı

Müzayede 15 Kasım’da
İneklerin İzmir’e gelmesini sağlayan Beyaz Sosyal Sorumluluk ve Danışmanlık Şirketi sahibi Yeşim Beyla, yıllarca TEMA’nın halkla ilişkilerini yürüttü. Beyla, Berkay Hanım’ın sivil toplum projeleri için kaynak arayışlarını görünce, ‘böyle bir organizasyonu İzmir’de yapabilir miyiz’ diye düşünerek yola çıktıklarını söylüyor. 100 inek hedeflediklerini ancak 65 inek getirdiklerini, İzmirlilerin 33 inek aldığını anlatan Beyla sistemi şu şekilde ortaya koydu: “ İnekleri 6 bin liradan tasarımsız haliyle firmalara teslim ediyoruz. Firmalar, logo olmayacak, siyasi mesaj içermeyecek gibi bazı kurallar çerçevesinde ineklerin üzerinde arzuladıkları değişimi yapabiliyorlar. Sokağa konulduğu andan itibaren inekler tüm sorumluluğu ile bizim oluyor. 15 Kasım’da İzmir Swisotel’de müzayede gerçekleştireceğiz. İneklerin satışından elde edilecek gelir Zihinsel Özürlüleri Yetiştirme Vakfı ile EBSO Vakfı’na kalırken, bir ineğin geliri İKSEV’e, iki ineğin geliri ise Oyuncak Müzesi’ne bırakılacak”
Müzayedeyi inek başına 5 bin liralık fiyatla açık artımı başlatacaklarını belirtiyor Beyla. Şirketlerin toplumdan aldıklarını topluma tekrar geri vererek, en iyi itibarı kazanacaklarını vurgulayan Beyla’nın sözlerinden İzmir’de epey zorlandıklarını anlamak da mümkün.

Haberin Devamı

Berduş’a yoğun ilgi
İnek tasarım-larının içinde dikkat çekici olanlar var. Örneğin İzeltaş’ın ineğinin tasarımını Ressam İsmail Acar yapmış. İzmirli firmalar arasında Çimstone’un Büyükbaşlara Uyarı, Orkide’nin Mısır İnek, Feast’in Donmuş İnek, Arkas’ın Kaptan, Folkart’ın İki İzmir, Özsüt’ün Cowousel, Kristal’in Barışçı İneği dikkat çekerken, özellikle halkın Berduş lakabı taktığı Urla Şarapçılığın Mrs. Smyrnası büyük ilgi görüyor.

“Yardımları birleştirelim”
Geçmişte, birçok sivil toplum örgütünde yer alsa da EBSO yönetim kurulu üyesi olduktan sonra başını adeta kaldıramaz hale geldi Berkay Eskinazi.
Sonuçta taleplerin çoğu, kaynak yaratmaya dayanıyor diyen Eskinazi, aslında sivil toplum örgütlerinin firmalara hep birbiri ardına gittiğini, tek merkezde toplamak gibi bir formül üzerinde durduklarını anlatıyor.
İnekleri İzmir’e getirirken zorlandıklarını Berkay Eksinazi de belirtiyor ama asıl hedefleri müzayede. Müzayedenin başarılı geçmesini dilediklerini belirten Eskinazi “Firmalar müzayede aldıkları ineği bağış yapmış sayılacakları için vergiden düşüyorlar” demeyi de ihmal etmiyor.