Cuma günü öğlen saatlerinden itibaren Askeri Şura’ya yönelik anlaşmazlıkların sinyalleri önümüze geldi, akşamüstü de şok istifaların haberi... İstifaların, İMKB kapandıktan sonra açıklanması, piyasalarda belirgin bir dengesizliği önledi. Haberlerin ardından dolar fiyatı yalnızca üç kuruşluk bir etki ile 1,67 seviyesinden 1.6970’e yükseldi. Ancak Cumhuriyet tarihinde bir ilk olan istifaların asıl etkisi için gözler Pazartesi sabahında.
Piyasalar bu şok gelişimi nasıl karşılayacak ?
Dövizde ani sıçrayışlar gündeme gelebilir, dolar 2 TL bandına yaklaşabilir mi ?
* * *
Öncelikle şunu belirtelim, bu durumu tam olarak öngörmek mümkün değil. Ancak genel olarak şunları söylemek mümkün; Eğer yarına bir başka değişim gerçekleşmez, Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel, Genelkurmay Başkanlığı’na sorunsuz atanırsa, yabancıların etkisi altındaki Türk mali piyasasında sarsıntı beklenmiyor.
Elbette gelişmeler, yabancı piyasa aktörlerinin bu durumu ne kadar kriz olarak algıladıklarına bağlı. Özellikle hisse senedi piyasası neredeyse yabancıların elinde.
Ancak şöyle bir ayrım açmak da gerekiyor; Necdet Özel de isitfa etseydi, mali bir krizden söz etmek mümkün olabilirdi. Altını çizdiğimiz gibi, yarından itibaren Özel’in Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna sorunsuz oturması piyasaların kilidi olacaktır.
Yabancılar açısından faiz ve borsa yönlü cazibesini koruyan Türkiye ekonomisinde iyimserlik ağır basar.
Şu an yapılabilecek en doğru hareket, dövizle borçlanmaktan kaçınmak ve varsa döviz pozisyonlarını kapatmak olacaktır.
* * *
Piyasaların durumu böyle ancak aynı serinkanlı beklentileri siyasi açıdan söylemek kolay değil.
Filizler yeşerirken, köklerde bir kuruma varsa, ağacın meyve vermesini bekleyemezsiniz.
Terörle mücadele ettiğiniz bir dönemde Ordu’yu içine çomak sokulmuş bir görüntüyle, itibarsızlaştıran bir pozisyona düşürmek, zaafiyeti katlar.
Ülke, adı konulmamış bir sivil- askeri vesayet çatışmasından geçiyor.
Demokrasi adına askeri vesayetle mücadele etmek başka birşey; askeri gücü itibarsızlaştırmaya yönelik ididalar, sonu gelmeyen soruşturmaları körükleyen bir tutumun muhatabı olmak başka. Siyasi açıdan bu kaygıları besleyen bir gidişat hız kazanıyor.
Bugün şehit cenazelerinin de ve hatta bu vatanda doğup bu vatana düşman kesilenlerin de vebali; geçmişten intikam alacağım derken yeni bir zaafiyet yaratanların da omuzlarındadır...
‘Türkiye uçuyor diyorum eşim bile inanmıyor’
Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Tamer Taşkın’ı tanıyanlar bilir, hep pozitiftir yüzünde gülümseme eksik olmaz. Üç tutkusu vardır; Ailesi, işi ve Güney Afrika... Öyle ki TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Taşkın’ı, TOBB’un Afrika Koordinatörlüğü’ne getirdi. Ayın 20 gününü yurtdışında geçiren Taşkın, geçen akşam evinde dostlarına bir akşam yemeği verdi. Taşkın, yurtdışında Türkiye’nin itibarını anlata anlata bitiremiyor. “Türkiye uçuyor, herkesin gözü Türk pazarında. Bize ‘Avrupa kalitesinde malı yüzde 10-20 daha ucuz bulabileceğimiz pazar’ gözüyle bakıyorlar” diyor. ‘Siz hep iyimsersiniz’ diye takılıyoruz Taşkın’a, “Vallahi abartmıyorum, eşim Feza Hanım bile bu kadar iyi olduğumuza inanmıyor ama ben gittikçe görüyorum. Hele Afrika ülkelerinde Türkler kral gibi karşılanıyor.“ diyerek heyecanla anlatıyor. Gecede Tamer Taşkın’ın Alman ortağı Konstantin Fisher ve Türk ortağı Aydın Taşdelen’le de biraraya geldik.
Fisher, endüstriyel yağ üretimi konusunda Taşkın’la yaptığı ortaklıktan çok mutlu ve bu memnuniyetini, “Ne hedefliyorsak, Türkiye iki katını verdi.” diyerek aktarıyor. Fisher, Türkiye’yi son zamanlarda Almanya’dan daha dinamik ve geleceği daha parlak bir ülke olarak gördüğünü belirtiyor. Fisher, “Şu anda Çin’in dışında Petrofer’in hızlı büyüyen fabrikası Türkiye’de. Hayatımın en doğru kararlarından biri 33 yıl önce vermişim” derken, geleceğine dair iyimserlikte Tamer Taşkın’la yarıştı o gece.
Türk Turizm Bürosu İtalyanca katalog verdi
Taşkın ve iki ortağı, Türkiye’nin küresel dünyada yıldızının nasıl parladığını anlatırken epey moral verdiler. Bu arada Taşkın, özellikle bürokraside yaşadığı bazı olaylara inanamadığını anlattı.
Geçtiğimiz günlerde Adnan Menderes Havaalanı’ndan yabancı konuklarını karşılamaya gittiğinde turizm bürosuna uğrayarak, İzmir ve Çeşme’yi tanıtan broşür isteyen Taşkın, bakın neler yaşamış: “Turizm bürosunda mutsuz, yüzü asık genç bir kadın oturuyordu. Broşür isteyince, başını zorla kaldırdı, ‘Çeşme kataloğu yok Konya var, vereyim mi’ diye sordu. Ya sabır çektim. Sonra zorla bir broşür verdi. O broşür de İtalyanca çıktı. Konuklarıma ülkeyi anlatmak için ben çırpınırken, görevi bu olan kızımızın dünya umurunda değil. Bazen bürokrasi beni de çileden çıkarıyor.”