Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

GEÇEN gün bir tanıdık, “Gazetenizin yazarı Güngör Uras, iki günlüğüne İzmir’e gelmiş, Kordon’da İzmir’in güzelliğine renk katacak temiz ve nostaljik faytonların kente neden kazandırılmadığının hesabını güzel sormuş” dedi.
Ve şöyle devam etti; “Siz Ege’de, makro gelişmelere dalmışken, kentle ilgili, yanıbaşınızdaki konulara değinmiyorsunuz, bizler artık kentte biraz renk, biraz yenilik ve güzellik görmek istiyoruz”.
Evet haklı.
Son yıllarda kente dair eşinize dostunuza gururla, mutlulukla gösterebileceğiniz değişen ne var ?
Sağdan bak Sasalı Hayvanat Bahçesi, soldan bak yüzde 80’i boş duran Havagazı Fabrikası.
Suçlayalım, isteyen üzerine alınsın tarzında da yazmıyorum.
Bazı çalışmalar olmuyor değil, oluyor da ama heeeep oluyor.
Bitmiyor, yaşama girmiyor, renklendirmiyor.
İnciraltı ve Bayraklı-Turan Gökdelen projesi başlasa belki kente bir hareket gelecek.
Niyet olsa bu kez yasal engel devreye giriyor...
Bu kentin çehresini değiştiren, akılda kalan son projeler eski Belediye Başkanı Burhan Özfatura zamanında gerçekleşen uydu kentler olmuştu. Beton güzellikleri (!) tartışılır olsa da bu uydu kentlerle kentin gecekondu yapılaşmasının önüne geçildi.
Konuklarımızı alıp, Egekent’e, Evka’lara gidemedik belki ama, ana arterlerde kentin önünü modernleşmeye doğru açtı uydu kentler. Elbette o dönemde hükümet desteği vardı, TOKİ kaynakları akıyordu. Yine de bu güç doğru kullanıldı. Ardından yılan hikayesine dönüşen konularla idare eder hale geldik.

Neden seyir tekneleri yok


Metro, katı atık tesisi, kentsel dönüşüm, Agora... vs. etrafında dönüyoruz.
Doğru, bu konular yıllarca büyüyerek, katlanarak Başkan Aziz Kocaoğlu’nun kucağına geldi ama bu konulara odaklanırken, bu kentte yapılacak hiç mi başka birşey yok ? Üstü açık otobüsleri almak dahi neden beş yıl sürüyor ?
Ya da bir yandan büyük projelerle uğraşırken, öte yandan Güngör Hoca’nın dikkat çektiği gibi kente bazı renkleri neden kazandıramıyoruz? Çok mu zor özellikle bahar aylarında, arabaları ve arabacılarıyla Kordon’da 19. Yüzyıl İzmir nostaljisini yansıtacak faytonları yaratmak?
Ya da daha önemsediğim bir konu....
Neden, körfez kıyısında dolaşan, hosteslerin İzmir’in tarihini de anlatabileceği seyir teknelerimiz yok. Burası nehir mi, koca körfez diyeceksiniz? Gidin o zaman yanı başınıza, Pire’ye bir bakın. Yarım saatlik, bir saatlik turlarla kent etrafıyla tanıtılıyor. İlk kez binenler, kulaklıklardan hem kentin tarihine, hem de yapılan çalışmalara dair bilgi alırken, isteyen tekne sefasıyla kenti kıyıdan turluyor.
Nedir, kaç paradır ve niye yapılmaz ? Neden körfez olanaklarından daha çok yararlanılmaz??
Bunun için EXPO’ya aday olup, bir aralar adını ezberlediğimiz BİE Sekreteri Loscartales’in talimatı mı gerekiyor ?
Kim ne derse desin, arkadaşım da Güngör Uras Hoca da haklı, arada bir başımızı kronikleşmiş konulardan kaldırıp etrafımıza nasıl renk kazandırabiliriz diye bakmamız gerekiyor.