Ege sanayisinde, 1950’lerde küçük bir atölyede başlayarak zorlu mücadelelere dayanan öykülerden biridir CMS Jant.
Öykünün sonrası malum.
CMS, Türkiye’nin büyük sanayi kuruluşlarından birine dönüşür. Kurucular, Hüseyin Özyavuz ve Tonguç Ösen’in vefatlarının ardından, ikinci kuşak anlaşmazlığa düşerek şirketi ayırırlar.Bugün Tonguç Ösen’in oğulları jant üretimini CMS markasıyla sürdürüyorlar.
Yönetimde oğullar ve dümeni yaklaşık 10 yıldır teslim ettikleri CEO Ünal Kocaman var.
Kocaman, finans kökenli bir CEO. Alanı ise risk yönetimi. Şirkete geldiği günden bu yana yönetim anlayışı ile dikkat çeken Kocaman, krizden yoğun etkilenen bir sektörde var olmalarına karşın, önce yeni firma satın alma arayışları ile daha sonra büyük bir yatırımla karşımıza çıktı.
Avrupa’da otomotiv yan sanayinde krizde fon yaratan tek istisna şirket CMS oldu.
İzmir’in aile şirketlerinde çoğunlukla aileler CEO’larının alanlarını daraltır ve risk alan CEO’larla da çalışmazlar. Tonguç Ailesi ve Ünal Kocaman bunların dışında kalan örneklerden.
2011 sonunda cirosu 300 milyon dolara ulaşması beklenen şirketin yeni yatırımı 55 milyon euroya mal oluyor. Kocaman, bazen yeni yatırım kararı almanın, kriz süreci yaşanırken kaçınılmaz olduğunu anlatıyor.
- Otomotiv yan sanayiinde kriz erken mi bitti yoksa janta etkisi mi az oldu?
- Hayır derin sarstı. Ancak biz kriz başlama sinyali verirken, borçları dış finansmanla uzun vadeli hale getirmiştik. Krizden çıkış süreçlerinde bu kez hammadde krizi yaşanacağını öngördük. Bağlantılarımızı yine risk alarak, önceden yaptık. Bu da müşterilerimizin gözünde CMS’yi ‘sıkıntı yaratmayan tedarikçi’ konumuna getirdi. Toyota, Mercedes ve Volkswagen gibi müşterilerimiz diğer tedarikçilerden çekilerek bize yöneldiler.
- Tam olarak otomotiv eski günlerine döndü demek mümkün mü ?
Henüz 2007- 2008’e ulaşamadığımıza göre hayır. Avrupa’da hala işler çok iyi değil. Geçen yıl ciddi teşvikler verdiler, yine de Portekiz, İspanya, İtalya’da büyük daralma var. Sadece Almanya farklı, o sürdürülebilir şekilde büyüyor. Türkiye’de iç pazarda rekabet artık kur rekabetine dönüştü.
- Türkiye’deki jant üretiminin ne kadarını karşılıyor sunuz ?
Binek araçlarda jant pazarı 1 milyon adetlerde. Yüzde 75’ini biz veriyoruz.
- Yeni yatırımda iç pazarın canlanmasının etkisi oldu mu ?
Biz hesabımızı Türkiye’ye bakarak yapmıyoruz. Ulusal tablolar bizi ne teşvik eder ne de vazgeçirir. Dünyada da şirketimizin riski Mercedes’in, Wolksvagen’in riski olarak görülüyor.
- Bir ara yurtiçinde fabrika satın almayı düşünüyordunuz, hatta eski ortaklarınızla da görüştüğünüz yansıdı...
Evet bir süre yabancı veya yerli satın almalarla ilgilendik ancak istenilen rakamlar fizibıl gelmedi.
- Sektörün içindesiniz, ana sanayi yatırımı İzmir’e gelir mi?
Hayır böyle bir ihtimal görmüyorum. Bu yatırımlar çok zor gerçekleşir. Bugün Volkswagen tek bir araçtan net 1160 euro kazanıyor. Ana sanayi yatırımları ulusal gururdur, önemli istihdam yaratır fakat kazandıran yatırımlar değildir. Otomobil üretmek mesele değil, önemli olan satışta pik rakam yakalayabilmek yoksa rasyonel olmaz.
- Alanınız risk uzmanlığı, büyümek için doğru zaman olduğuna inansanız da bir profesyonel olarak bu omuzlarınıza bir yük getirmedi mi?
Öngörülenleri hesap ettiğinizde işiniz kolaylaşıyor.Yeni yatırımlarla Avrupa’da ilk üçten biri olduk. 2000’li yılların başında ilk 10’da dahi yoktuk.
Kurlar artacak
Ünal Kocaman, Harvard Business School ile Pennsylvania Üniversitelerinde eğitim almış bir finansçı. Kocaman, Türkiye ekonomisini değerlendirirken “Dünyada tüm emerging marketler (gelişmekte olan piyasalar) 10 sene çok iyi gitti’ diyor. Halen Türkiye’nin en büyük sorunun tasarruf olduğu üzerinde duran Kocaman’a göre hızlı büyüme ya da cari açık, Türkiye artık birinden fedakarlık yapacak. Kocaman’ın ekonomiye yönelik şöyle bir öngörüsü var; “Kurda yukarı yönlü bir düzeltme havası gelişiyor. Dolar ve euro yükselecek gözüküyor. Sanırım 2 milyon bandına oturacaklar. Tabi bu durum, kişi başına milli geliri düşüreceği için birçok oranın değişmesi anlamına da gelecek. Kurlarda devalüasyon yaşanıyor. Eskiden olsa kıyamet kopardı.”
İzmir sanayisi gelişemiyor çünkü...
Ve kentte bitmeyen bir tartışmaya getiriyoruz konuyu, “İzmir sanayisi neden gelişemiyor... Bir profesyonel gözüyle yanıtı şöyle oluyor: “Bilgi, tecrübe ve tutku bir arada olmalı. İzmir’de genellikle üçü bir arada olmuyor.
Kurumsallaşma iktidarın paylaşılması demek ve bu zorunluluğa katlanılmıyor. Ayrıca yaratılan değerin mutlaka çalışanlarla paylaşılması lazım. Şirketler hala yöneticilere ne alacağından önce ne vereceğini soruyor.”