Ülkenin güçlü kuruluşlarından Kale Grubu, daha çok inşaat sektöründeki gücü ve özellikle seramik markası Kalebodur’la tanınır. Kurucu İbrahim Bodur; Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, İzzet Özilhan ekolü olarak anılan duayen sanayiciler arasındadır.
Gazeteciliğe ilk başladığım dönemlerde hatırlıyorum, bu büyük kuruluşun başına ileride kimin geleceği bir süre tartışılmıştı. Çünkü İbrahim Bodur’un tek çocuğu vardı ve o da kızdı.
Kardeş ve yeğenler olmadan bir kız çocuğu, bu işlerin üstesinden zor gelirdi...
Bilgi ve kültürel donanımı, mütevazı ve samimi davranışlarıyla, Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur bu tahminleri zamana gömdü. Üstelik holdinge odaklanırken rotayı da yalnızca geleneksel işlere yönlendirmedi.
Yeni fırsat ve alanlar üzerine gitti. Son olarak havacılıkta F-35 savaş uçaklarının F-135 adı verilen motorlarının parçalarını üretecek 60 milyon dolara mal olacak tesisin temelini İzmir’de attı.
Aslında Zeynep Bodur’un üzerinde bu kadar durmam yalnızca yatırımlarıyla değil, İzmir’e geliş nedeniyle de ilgili.
Ege İşkadınları Derneği’nin (EGİKAD) 3.kuruluş yıldönümünde düzenlenlediği etkinliğe katılan Bodur, kadına şiddetin çığa dönüştüğü bugünlerde kadınların sorunlarına karşı duyarlı yaklaşımlarıyla göze çarpıyor.
Feminist olmadığının altını çizmeyi ihmal etmeden, kadınların önünü açacak her türlü girişimde olmaya çabalıyor, işlerinin yoğunluğuna karşın, fırsat yaratarak bu tür organizasyonlara katılıyor.
Bodur Okyay o gün konuşmasında, kadınlar için yapılabileceklere değinirken, kendi yaşamından da dikkat çeken ipuçları verdi.
Biz ise toplantı bitiminde cinsiyet kimliğinden çıkarak, ekonomi dünyasında günün sorusuna yöneldik.
İki gün önce İtalya’dan dönen Okyay, İtalya’nın seramik üslerinden biri sayılan, Edilcuoghi, Edilgres ve Campani markalarını bünyesinde barındıran Fincuoghi şirketini satın aldı. Öte yandan da 700 kişinin istihdam edileceği F135 savaş uçağı motoru yatırımı sürüyor. Ancak ikinci bir global kriz tehlikesi Türkiye’de dillendirmeye başlandı ve Okyay tedirginliğini gizlemedi....
- Önce İzmir yatırımını sorayım. Cumhurbaşkanı’nın iki ay önce temelini attığı yatırım nasıl gidiyor ?
İnşaat sürüyor ancak biz üretime başladık. ESBAŞ’da küçük bir tesis kiraladık. Şimdilik iki makine geldi. 26 makine daha gelecek.
- Fabrikanın tamamlanmasını neden beklemediniz?
ABD’li ortağımız Prat&Whitney ısrar etti, dünyanın hali malum talep büyüyor. Bu arada fabrikanın tamamlanması önümüzdeki yılın ortasını bulur.
- Büyük yatırımlara giriştiğiniz süreçte ikinci global kriz uyarısı Türkiye’de de dillendirilmeye başlandı...
Kriz olasılığına yönelik açıklamaların bu şekilde yapılması sanayici için talihsiz bir durum. Büyük yatırımlara girişiyoruz, şirket satın alıyoruz ertesi günü bir bakıyorum; bugüne kadar ‘cari açık sorun değil’ diyen Hükümet üyeleri aniden U dönüş yapmış.
Fabrikaları
kapatalım mı?
-Endişe duydunuz mu?
İnsan biraz endişe ediyor. Fabrikalar birer dükkan değil ki, kapatıp gidesin. Geleceğe yaptığımız satın almalar bir gerçek. Bunları düşününce üzülüyorsunuz. Uyarılar ürkütülerek değil, yapısal önlemler alınarak yapılmalı. Tüketiciye negatif mesaj verilmesini doğru bulmuyorum. İnşaat sektörü makro planlamalarla çok ilgili. Bir yandan sırtımızı sıvazlayıp ‘Yatırım yapın’ deniyor sonra bir bakıyorsunuz, “İkinci büyük kriz geliyor” diyerek yalnız bırakılıyorsunuz..
- Siz Ali Babacan’ın ağzından bu uyarıyı öğrendiğinizde tavrınız ne oldu?
Haberi uçakta okudum, indiğimde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan aradı. ‘Bakanım İtalyan firmasını satın almaktan dönüyorum, firmayı geri mi vereyim’ diye biraz da öfkeli sordum ama o da öfkeliydi.
Alternatif pazar
bulmak çok zor
- Ancak şirketler de dövizle borçlanmayı sürdürüyorlar..
Sanayici olmak bu yüzden çok zor. Bir yandan gücünüzü kaybetmemek için yatırım yapmak zorundasınız. Ancak ‘dur’ deyince bu çark durmuyor. İşimiz gerçekten çok zor. AB sıkıntıda, ‘alternatif pazar bulun’ diyorlar. Bugün birçok ülke ya durgunlukla ya da siyasi krizlerle boğuşuyor. Bu ortamda alternatif pazar bulmak kolay mı ? Bir yandan da iş yapmamız lazım. ‘Ben oynamıyorum’ diyemiyorsunuz ki.
- Bu durumlarda tek çocuk olmak holdingin geleceği için karar vermek sizi zorluyor mu ?
Sanayici olmak mutluluk veriyor ancak tek çocuk olmak gerçekten farklı. Sevinci ayrı ama kritik zamanların ağırlığını omuzlarımda gerçekten duyuyorum.
“İTO toplantısını evde yaptık”Zeynep Bodur, o gün yaşadığı bazı anekdotları keyifle anlattı...
* Ailede ‘Holdingi kim yönetecek’ diye sorun çıkmadı, tek çocuktum benim yöneteceğim belliydi. Ama babam beni hem kızım hem oğlum diye severdi. Demek ki babam kendini bu fikre böyle alıştırıyordu.
* Üretim ortamı içerisinde, fabrikalarda büyümeme rağmen kendimi kabul ettirmem zor oldu. Kadının çalışması başka, yönlendirici yetkiye kavuşması başka birşey. Sorunlar yönlendirici olduğunuzda başlıyor.
* Bence kız çocukları için püf noktası işin içinde büyümekten geçiyor. Eğitimlerini sürdürürken de muhakkak işin içinde olmalılar.
* Babam Boğaziçi Üniversitesi’ne gitmemi istiyordu ben İTÜ’yü tercih edince bir hafta küstü bana.
* Verdiğimiz burslarda kız çocuklarına pozitif ayrım yapmaya çalışıyorum. Kadınların şiddet mağduru, hor görülen kişiler olarak karşımıza çıkmaları içimi acıtıyor.
* Hala kadın erkek eşitsizliğini yaşadığım oluyor. 14 yıl sonra anne oldum. TOBB’a bağlı odalarda toplantılara bir süre katılmazsan atılıyorsun. Ben İstanbul Ticaret Odası (İTO) yönetiminden atılmayım diye, doğumdan sonra bir toplantıyı benim evimde yaptık. Kurallar erkeklere göre böyle oluşturuluyor.
* Türkiye’de yönetim kademelerinin yalnızca yüzde 6’sında kadınlar yer alıyor. Ancak kadınlarımızında yetiştirme tarzından kaynaklanan rekabet sorunu var. Erkek çocuklarını yetiştirirken, ‘Mücadeleci ol’, kız çocuklarına ise ‘Temkinli, tedbirli ol’ diyoruz. O zaman da rekabet algısı farklı oluyor, ya pasif ya da çok hırslı oluyorlar. Ayrıca şu da bir gerçek ki kadınların çoklu görevleri var. Çocuk ev düzeni derken, gece ancak saat 11’den sonra dosyalara bakmaya fırsat bulabiliyorum. Kadınlar kronik yorgun ve bu da işteki başarıyı etkiliyor.
EGİKAD başarıyla yoluna devam ediyorEge İş kadınları Derneği (EGİKAD) kurulalı üç yıl oldu. O günden bu yana Dernek Başkanı Işın Yılmaz ve üyeler disiplinli tarzları, sonuca ulaşabilen, kadınlara gerçekten katkı koyan çalışmalarıyla dikkatimi çekmeye devam ediyor. Işın Yılmaz’ın başlattığı, sığınma evlerindeki kadınlara gelir kazandırılması amacıyla dikiş makinaları alınması bu faaliyetlerden biri oldu. Yönetim Kurulu üyeleri büyük bir hevesle çalışıyor. EGİKAD’ın ‘Yaptığı işi önemseyen’ tavrıyla daha birçok başarılı çalışmaya imza atacağına inanıyorum.