İZMİR’DE yaklaşık dört-beş yıldır, limanla ilgili birbirinden farklı sahneleri konuşuyoruz.
Bir seviniyor, bir üzülüyor, sürekli de bekliyoruz.
Liman kenti olmanın güzelliğine, stratejisine, farklılığına kavuşamıyor, limanı büyütemiyoruz.
Dünyada liman kentleri, çevresiyle özel bir yer edinirken, biz nimetlerinden uzak, sürekli külfetini yaşar hale geldik.
Yılan hikayesine varan, özelleştirme sürecinin uzunluğu, metotlarının yanlışlığı, aynı zamanda bu kentin de canını çok acıttı.
Son olarak, özelleştirmeyi kazanan konsorsiyumun vazgeçmesinin ardından gözler şimdi ikinci grupta.
Çelebi Holding’in de süresi 22 Nisan’da dolacak. Az kaldı.
Masallarda “Develer tellal iken” diye anlatılır. Bizde o kadar eski değil, daha üç yıl önce 1 milyar 270 milyon TL veren grup için de bu rakam, hayli afaki kaldı. Yine de limanı, gönderdiği heyetle detaylı inceleyen Çelebi Grubu son anda bir sürpriz yapar mı ?
Zor, çok zor görünüyor.
* * *
İzmir’de, Ege’de dış ticaretin kalbi, Türkiye’nin en büyük ikinci ihracat limanı İzmir Limanı ise şimdi, çözümden önce gemi bekliyor. Liman son 10 günde adeta boşaldı. Birkaç kuru yük gemisinden başka limanda konteyner gemisi sayısı hızla düştü.
Haftada 38-40 geminin geldiği limana son bir haftada gelen gemi sayısı 14’e düştü. Bu şokun, bir geçici bir de üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken iki ayrı nedeni var.
Geçici neden; düşüşün büyük oranda, İzmir Limanı’na mal getiren aynı line (gemilerin izldiği hat) içinde ağırlıklı yer alan Pire Limanı’yla İskenderiye Limanı’nda yaşanan grevden kaynaklanması.
Grev nedeniyle gemiler bu limanlarda bekletilmeye başlanınca İzmir limanına gelemiyorlar.
O nedenle bu durgunluk geçici.
Ancak daralmanın yaklaşık yüzde 15’lik bölümü ise kalıcı.
Aliağa’da 1.5 ay önce açılan Nemport Limanı kısa zamanda İzmir Limanı’ndan bu kadarlık pay kaptı.
* * *
Şimdi İzmir Limanı’nda 10 bin konteynerlik yük, gelecek gemileri bekliyor. Bu rakam, İzmir’in, Ege’nin ihracatı için büyük rakam. Eğer iki ayrı limanda yaşanan grevler etkisini daha da sürdürürse, İzmir ve Ege ticaretini yakacak hale gelebilir.
Grevlerin etkisi azalırsa, liman bir-iki ay öncesine göre yüzde 15 eksiğiyle yeniden hareketlenir.
Grevler bir şekilde biter ancak liman; tevsii (doldurularak genişletilmesi), yeni vinçlerin alınması gibi çözümlere kavuşturulmazsa yaşanan sıkıntılar dış ticareti vurur hale gelir. EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, devletin limana 300 milyon TL’lik yatırım yapmaya karar verdiğini açıklamıştı. Umarız sözler tutulur.
Kentin en önemli ekonomik aktivitesi büyük sıkıntı yaşarken, 22 Nisan’dan sonra hızlı hareket edilmesi sağlanmalı.
Birşeyleri geliştirmeyi unuttuk, hiç değilse kaybı büyütmeyelim.
Biraz da iyimser olalım
Geçen gün bir tanıdığım, “Röportajların hariç (onları özellikle yeni yatırımlardan seçmenin etkisi olsa gerek) ya sorun yazıyorsun ya da karamsar konuları yazıyorsun” dedi. “Gazetecinin duruşu eleştireldir. Başarıyı, zenginliği, refahı yazan çok. Biz uyarı görevimizi yapalım” dedim. Ama bakınca hak vermemek gelde değil. Sorunlara işaret etmek kadar elbette iyimser beklentilere de ihtiyaç var.
Ekonomi dünyasına bakınca, bana göre öncelikli iyimser beklenti, artış, kıpırdamaya işaret eden rakamlar. Yeni açıklanan sanayi üretiminin şubat ayında yüzde 18.1 oranında artması çok önemli. Krizin ardından uzun süre sonra gerçek kıpırdanmaya işaret ediyor. 2008’den bu yana çok hızlı daralan dayanıklı tüketim mallarının üretiminde de iç talep ve ihracattaki toparlanmanın etkisiyle hızlı bir büyüme gözlendi. Otomotiv sektörü üretimindeki artış yüzde 71’i buldu ki, ileriye dönük büyüme eğilimini göstermesi açisindan üretim verilerinin asıl umut verici yanı, ara mallar ve yatırım malları üretimlerinde geçen yılın kasım ayında başlayan artışların devam ediyor olması. Geçen yılın aynı ayına göre, ara malları üretimi yüzde 23.2, yatırım malları üretimi yüzde 32.9 artış gösterdi. 2010 başından beri büyüme beklentilerini yüzde 3.9 olarak belirten Merkez Bankası büyüme tahminini 4.3’e kadar yükseldi.
Mart ayı rakamlarının, şubatın da üzerinde olumlu çıkması bekleniyor.
Bunlar uzun zamandan beri beklediğimiz; umut yaratan gelişmeler.
Aynı gelişmeler, İzmir’in organize sanayi bölgelerinde de yaşanıyor.
Atatürk OSB, Tire OSB ve Torbalı OSB yetkilileri de kıpırdanmayı teyit etti. Kimse, başbakanın istediği gibi, eleman alacak noktaya gelmedi ama firmalar artık elaman çıkarmaları durdurdu.
Evet, bir ekonomi gazetecisinin iyimserliği böyle olur. Yine de altını çizmekte yarar var. Gelişmeler, çok kötü geçen 2009’a göre, baz etkisi nedeniyle umut taşıyor. Kriz öncesiyle aramızda hayli açık var.
E bu kadar uyarı da olsun artık!