Hava çok sıcak. Barometreler 41 dereceyi gösteriyor. Bu sıcakta Manisa’da iki fabrika arasında dolanıyoruz. Fabrikada işçiler kaynak ve ismini bilemediğim birçok ağır makinayı kullanarak şaft, kardan mili, direksiyon mili gibi kısaca otomotiv yan sanayi ürünlerini üretiyor.
Bir anda şöyle bir durup bakıyorum...
Biz, hepimiz; işçisinden patronuna, üretim şefine ve hatta gazetecisine kadar mutlu.
Şimdi insanlar deniz kenarında sere serpe tatil yaparken, bizler Allah’ın sıcağında, üretimin başında keyifle konuşabiliyoruz.
İşçiler de gayet keyifli, hangi parçanın ne olduğunu anlatıyorlar bana. Hani ‘çok teknik bu bilgiye gerek yok’ bile diyemiyorum.
Üretmenin büyüsü böyle birşey...
İşçilerin keyfi işlerin iyi gitmesinden, müdürlerinki ise birkaç ay sonra açılacak Rusya yatırımı heyecanından kaynaklanıyor.
Ancak görüyorum ki, bu çalışma isteği özünde patronun babacanlığından doğuyor. Fabrikada yaş ortalaması 35’lerde. Müdürler, şefler, çalışanların çoğu genç. Patronları yani bölge sanayisinin tanınan ismi, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki’yle ağabeyleri uslubuyla konuşuyorlar.
Tiryakiler Grubu bugün bir hizmet şirketinin yanı sıra 650 çalışan ile 125 milyon dolarlık ciroya sahip.
EBSO’da, birçok organizasyon veaçılışta sık karşılaştığımız Tiryaki’nin, bu kez Manisa’daki tesislerinde, Rusya’daki yeni yatırımlarının arifesinde buluştuk. Rusya için hummalı bir çalışma içindeler.
Ekonomideki sarsıntılara karşı sürekli dümen kırarak bugüne yol alan Tiryakiler Grubu, Rusya yatırımından umutlu.
Tabii üretimin içinde olmak,’ lafla değil çalıştıkça bireylerin, ülkenin kazandığını’ görmek mutlu ediyor da, Mehmet Tiryaki ile konuşunca bir başka nedenin daha etkisini fark ettim.
Çakma sanayicilerin arttığı, o fabrikaların tek başına sahipleri olduğunu düşünen hayata tepeden bakan, purolu bazı yeni çağ patronlarının arasında Mehmet Tiryaki’nin mütevazılığı, çalışanlarıyla birlikte işinin heyecanını hissetmesi onlara verdiği değer, yürekte “gerçek sanayici” tadı bırakıyor.
Tiryaki Grubu’nun temellerini Mehmet Bey’in babası İsmail Tiryaki atmış.
Simav’da yedek parça ticareti yaparken 1952 de İzmir’e gelen baba Tiryaki, 1970’lerde Basmane ile Çankaya arasında eski bit pazarı denilen semtte yedek parça dükkanı açıyor. Mehmet Tiryaki’nin de iş hayatı bu dükkanda, bir yandan yüksekokulda okurken babaya yardım ederek başlıyor...
Siz ticaretten üretime geçiş sürecinin bizzat içinde m yer aldınız?
Evet, yüksekokulda okurken 1968’de babamla birlikte çalışmaya başladım. Zamanla dükkanda sattığımız malları üretebileceğimize inandık. Yavaş yavaş taşeron üretime başladık. Ürünler ilgi gördükçe sanayici olmak fikri oluştu. Demek ki babam vizyon sahibi bir insandı. Önce Alsancak’ta atölyemizi oluşturduk. İşler gelişince Manisa’da iki fabrika kurduk. Her kararın içinde oldum. 82’den sonra babam rahatsızlanınca başa geçmek durumunda kaldım.
Global kriz, Avrupa’yı sert vurdu, sizin müşterilerinizin çoğu Avrupa’da üretim yapıyor, grup olarak ne kadar etkilendiniz?
Yıllara göre farklı oldu. Otomotiv sektörü otomobil ve ticari vasıta ile traktör üretiminden oluşuyor. Krizde otomobil çok etkilenmedi. Yurtiçinde de ÖTV indirimi etkili olu. Ancak kamyon, otobüs üretimi derin etkilendi. İşler yüzde 80 düştü. Bu süre içinde ‘Kısa Çalışma Sistemi’nden yararlanarak işçi çıkarmadık. Bu yıl ise kamyon otobüs üretimi uçuyor. Otomotiv açısından 2010 çok farklı olacak.
Üretimin artması yetecek mi, ucuz döviz politikasıyla nasıl başa çıkıyor sunuz?
Kur sadece otomotiv sektörünün değil Türk ihracatının önündeki büyük engel. Türkiye’yi ithalat cenneti yapıyor. Ucuz döviz, üretim hevesimizi tamamen kırdı. Son iki yılda Türkiye’de yapılan yatırımlara bakın. Ya enerji ya hizmet sektörüne yöneliktir. Başa çıkmaya gelince, ne yazık ki biz de girdilerimizde ithal girdi oranını yükseltiyoruz. İçim acıyor. Türkiye’de ihracat emme basma tulumba gibi olmaya başladı. Fabrikalarımız ithal mallarının lojistik dağıtım üssü haline geliyor. Dünya otomotiv üreticileri, mesala Almanya bile yüzde 15 oranında ithal ürün kullanılıyor, Güney Kore’de bu rakam yalnızca yüzde 2., Türkiye’de sektörde ithal ürün kullanımı yüzde 50’lerin üzerinde ki, çok yüksek bir rakam.
Fırsatlar elimizden kaçıyor
Sanayi Odası’nda da, sanayinin nabzını tutmak gibi bir göreviniz var, çözümü nerede görüyor sunuz?
Türkiye krizde tarihi fırsat da yakaladı ama değerlendiremedi. Avrupa’da daralana üretimi buraya evlilik ve ortaklıklarla taşıyabilirdik. Avrupa’daki rakiplerimiz bizden de kötü durumda. Türkiye talebin sürekli yükseldiği dinamik bir ülke. Fırsatlar elimizden uçup gidiyor, üzülüyorum. Dünyada her sene kriz olmuyor ki, 50 senede bir oluyor. Ama biz bu kez de referandumla gündemi değiştiriyoruz. Söyler misiniz bana 13 eylül’den sonra Türkiye’de ne değişecek?
Hayatınız sanayinin içinde geçti, şu anda acil yapılması gereken sizce nedir?
Cari açığı oluşturan kalemlere ekstra teşvik verilerek ithalatı körükleyen kalemlerin yerli üretimi teşvik edilmeli. Teşvik politikası bunun üzerine kurulmalı. Enerji ve hizmet sektörlerinin dışında yatırım yok denecek kadar azaldı. Sanayi yatırımlarında S.O.S vermeye başladık.
“Aile şirketi eğitimi alıyoruz”
Tiryakiler Ailesi için hayatın keyfi ise tekneleriyle Ege kıyılarında gezmek. Mehmet Tiryaki, kitap okumayı çok sevmesinin bazen eşinden fırça yemesine neden olduğunu söylüyor
gülümseyerek..
Rusya’ya yatırım aralıkta başlıyor
“Hem Türk sanayisinin gücünü kaybettiğinden yakınıyor hem de Rusya’da yatırıma hazırlanıyorsunuz, bu bir çelişki değil mi” diye takılıyorum Mehmet Tiryaki’ye.
“Keşke önümüzü Türkiye’de de rahat görebilsek” diye gülümsüyor. Tiryakiler yeni fabrikayı Rusya’da Kataristan’da devlete ait kamyon fabrikası Kamas’ın içerisinde kuracak.
Bunun için dört bin metrekare yer kiraladıklarını anlatan Tiryaki, Rusya yatırımına “Önce montaj ağırlıklı başlayacağız, daha sonra üretimi artırmayı planlıyoruz. 50 kişiyle başlıyoruz. Yeni yatırım Rusya’daki ilk yüzde yüz Türk sermayeli otomotiv yan sanayi yatırımı olacak” diyor.
Oturduğun yerde yatırımcı gelmiyor
Mehmet Tiryaki EBSO Meclis Başkanı ve fabrikaları Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde. Manisa OSB krize rağmen hala yatırımcı çekebiliyor.
Atatürk OSB’nin dışında İzmir OSB’lerinin Manisa kadar büyüme şansı var mı?
İzmir’in 16 organize sanayi bölgesinin çok önemli avantajları var. Aliağa OSB limana çok yakın, Tire birçok yönden ekonomik ve avantajlı. Marmara bölgesi artık yatırıma doyduğu için OSB’lerimizin geleceğinin parlak olduğuna inanıyorum. Ancak avantajlara rağmen yatırımcı çekmekte zorlanıyoruz.
Peki sorun ne ?
Oturduğunuz yerden yatırımcı bekleyemezsiniz. Yabancı yatırımcı somut koşullar ister ama daha çok da ısrar bekler. Kamas o kadar ısrar etmeseydi ben Rusya’da yatırıma cesaret edemezdim. Yatırımı düşünenlere karşı ısrarcı olmanız, koşullarınızı zorlamanız ve çok çalışmanız lazım.
Ege’de otomotiv yan sanayinin tarihini yazıyor
Hayatının içinde geçtiği Ege yan sanayii, şimdi mehmet Tiryaki için ilk kitabının konusu. Eskiden yedek parça dükkanlarının Yeni Asır matbaasıyla yan yana olduğunu bu dükkanın resmini bulmak için Yeniasır’ın arşivini tarayınca aklına gelecek kuşaklara belge olarak kalması için böyle bir kitap hazırlamak geldiğini söyleyen Tiryaki, “Özakatlar, Cevdet İnci, Sefa Selgeçen, Hüseyin Özyavuz, Sebahattin Beşer, ne günlerdi, bugünkü fabrikalar ne emeklerle kuruldu” diyor.