Yeni Bakanlar Kurulu açıklandı, sürpriz, ‘sürpriz olmaması’ oldu.
Ustalık döneminde yalnızca altı yeni Bakan yeraldı.
İzmir, seçim döneminde, şehri iyi tanıyan iki Bakan’la şanslı olacak görünüyor. Bakanlar, kentin sokaklarını olmasa bile ana güzargahlarını, iş dünyasını ve sözü geçerlerini tanıyor artık.
Bana göre yeni kabineden İzmir için iki öncelikli sonuç, bir örtülü çıkar;
* * *
Bir; Alsancak limanı hızla büyürken, yeni bir kruvaziyer limanı, kentin merkezinde bir marinayla birlikte; düğümlenen trafiğe çözüm yaratabilecek Konak Tüneli ile Mürselpaşa‘ya bağlantı çalışmaları hemen başlar.
İki; İzmir’in EXPO 2020 adaylığında ipler tamamen Hükümet’e geçer. Adaylığı sırasında kentin dinamiklerini iyi tanıyan Ertuğrul Günay, geçen dönem yaşanan “Kurumlar arası üstünlük krizleri”ni de koz kullanıp, bu konuda tüm yetkiyi elinde tutma gayretinde olacaktır.
* * *
Bunlar görünen sonuç, bir de ‘örtülü bir sonuç var’ dedik...
61. Hükümette en doğru değişimlerden biri, Ekonomi Bakanlığı kurulması oldu. Hazine, yine Bakan Ali Babacan’a bağlı kalmakla birlikte Hükümet, ekonomiyi asıl üretim gücüne yani reel sektöre bağlayan bir yapılanmaya gitti.
Bugüne kadar ekonomi “Faiz, kur, borsa üçgeni” olarak algılanırken, şimdi reel sektörün üretimini ihracata dayalı artıran bir yapılanmanın da ön plana çıkması istendi. Bu noktada, iç piyasadan daha çok ihracata dönük sanayi profili ile İzmir ve Manisa, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın en sık ziyaret edeceği öncelikli kentler arasında olacaktır.
İşdünyasının içinden gelen Çağlayan’ın sıcak diyalog kurmayı başaran ve kendisine iletilen sorunları takip eden tarzı ile bugüne kadar ihmal edildiğini düşünen İzmir sanayisi diyolog kurabileceği bir Bakanlığa daha kavuşacaktır. Ayrıca Çağlayan’ın bir takıntısı da kriz yaşayan Yunanistan’ın temel ihtiyaçlarını Ege’den karşılamak. Bu ülkenin 70 milyar dolarlık ithalattından pay kapmak.
Belki izlenim, belki altıncı his ama ‘İzmir’in kendine yakın 3 Bakan’ı var’ demek yanlış olmayacaktır.
OSB’ler karmakarışık
Seçimlerden kısa süre önce 2 Haziran 2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/1808 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın tahsisler başlıklı 1. maddesi, organize sanayi bölgelerin durumunu karıştırdı. Bu yasa ile bazı OSB’lerde indirimli arazi tahsisleri uygulanmasına karar verildi.
Buraya kadar güzel, sonrası karışık. Tahsis sağlanan OSB’ler içerisinde Manisa OSB de var. Tahsis oranı yüzde 70.
İyi de bu bölge neredeyse tamamen dolu, zaten yatırımcı bulma gibi bir derdi yok, neden yüzde 70’lik tahsis indirimi uygulanıyor?
Bülent Arınç’ın memleketi olmak Manisa’yı bu kadar mı özel kılıyor?
İzmir’de ise Bergama, Kınık, Ödemiş ve Tire Organize Sanayi Bölgesindeki parsellerde yüzde 50 bedelsiz (indirimli) tahsis uygulanacak. Mesala arazisine yatırım çekmek isteyen Aliağa OSB’nin suçu ne?
Ancak asıl karmaşık olan nokta şu; bu bölgelerden bedelini ödeyerek arsasını almış olanların durumu ne olacak?
OSB’lerde arsa satışları durmuş durumda. Örneğin Tire OSB Başkanı Metin Akdaş, “Yönetmelikler yayınlanmadığı için belirsiz bir ortamda kaldıklarını belirterek, “Bedelini ödeyerek arazi sattıklarımıza ne diyeceğiz” diye soruyor.
Hükümete yakın illere kıyak yapayım derken, göz çıkartmak demek ki böyle birşey...