Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu pazar şanslıyız! Yeşilliklerin arasında, Urla Kuşçular’da cenneti andıran bir yerdeyiz.
Yaklaşık 10 yıllık çaba sonuç verdi ve bir rüya gerçek oldu.
Göz alabildiğine bir bağın hemen ardında, özel peyzajıyla dikkat çeken yapı için dışarıdan şık butik bir otel diye düşünüyorsunuz.
Enteresan yanı içeriye girdiğinizde de yine özel dizayn edinmiş, her ayrıntı “elegance” bir yaklaşımla ele alınmış bir otel var. İkinci katta çok şık bir salon ve iki yanında banyolu, mutfaklı yine özel dizayn edinmiş odalar.
Tadım salonu ve mutfağa doğru gittiğinizde yine aynı, o özel butik otel havası.
Giriş katında ilerleyince görüyorsunuz ki, yılda 200 bin şişeleme kapasitesine sahip bir şarap fabrikası burası. İç taraf tamamen camdan yapıldığı için çay ocağı bile fabrikayı görüyor.
Kurucuları İzmir’in yakından tanıdığı dört isim; Can Ortabaş, Bülent Akgerman, Deniz Barçın ve Yavuz Karacasulu.
Daha doğrusu ilk kurucu Can Ortabaş, diğer üç genç işadamı da kendi deyişleriyle onun gazına gelenler? Her şey yepyeni ve çok güzel. Tabii geride yaklaşık 10 yıllık zorlu bir mücadele var. Nasıl oldu diye sormayacağım, en azından bu sürecin 5-6 yılına tanığım.
Rahatlıkla söyleyebilirim; bağ aşaması çok zor oldu.
Ortabaş’ın toprakla çabası yıllarını aldı. Tutmayan kökler, bazen bozulan morali ve hatta yabandomuzları ile giriştiği savaş aklımda kalanlardan bazıları. Domuzlar için çözümü bağın değişik noktalarına kadın çorabı içinde insan saçı asmakla bulmuştu en sonunda.
Bağla uğraşırken, aklında şarap fabrikası vardı ve sanırım şimdi her şey, Ortabaş’ın aklındaki gibi olmuş.

Şaraphaneyle birlikte bir düş gerçekleşmiş görünüyor. Evet sonunda “hayal ettiğimiz gibi” bir şaraphaneyi hayata geçirebildik.

Fabrika ne kadar güzel olursa olsun öncelikli sır hammadde de? Zaten her şeyden önce doğru bir doğal ortam yarattığımızı düşünüyoruz. Şarabın beşiği olan topraklarda şarap üretiyoruz. Birinci Dünya Savaşı öncesi Karaburun yarımadasında 72 milyon litre şarap üretiliyormuş. Bugün tüm Türkiye’nin şarap üretimi 69 milyon litre. Şarap üretme fikri de, eski bağ setlerini keşfedince aklıma geldi. Toprak, çorak ve killi. Bu zorluk, üzümlere de özel aromalar sağlıyor.

- Fabrikadaki üretimi farklı kılan nedir ?Fabrikayı özel şarap üretimine yönelik tasarladık. Şırayı yer çekiminden faydalanarak şarap fabrikasına gönderiyoruz. Şıra, lego gibi şişelemeye kot farkıyla gidiyor. Bunun için yerin 9 metre altına girdik, 3 bin kamyon dolgu çıkarıldı. Fabrikada sıcaklık doğal şekliyle 19 -20 dereceye iniyor. Teknolojik donanımı Petrus, Romane’ Conti ve Vega Sicila’yı kuran firma kurdu. Manuel kontrolün dışında Fransa’daki önoloğumuz, bürosundan internet üzerinden istediği tankı istediği ayara getirebiliyor.
Ayrıca fabrikamızda tam zamanlı bir Fransız önoloğumuz da bulunuyor. Fabrika, dünyada hasat sonrası üzümü 20 saniyede mayalarını bozmadan yıkayıp kurutan 3 fabrikadan biri oldu. Fabrikaların diğer ikisi Fransa ve Şili’de.

Ne kadarlık üretim yapıyor sunuz? Yaklaşık 320 dönüm bağdan yılda 180 -190 ton üzüm alıyoruz. 200 bin adet şişeleme kapasitemiz var.

Özel butik şarapların fiyatları da ‘Çok mu özel ‘ olur?Kendini beğenmiş imajını verme arzusunda olmadığımız için fiyatları makul tutmaya çalıştık. Bizim burada önemsediğimiz şarap üretiminin turizmle bütün olduğunu anlatabilmek. Fabrikayı bu nedenle bağın içinde kurduk. Tabii sağolsunlar yetkiler bize çok söylediler, ‘fabrikanızı sanayi sitesinde kurun altyapınız hazır olur” diye. Gülümsedik, tabii sanırım onlar da ‘boşuna masraf yapıyorlar’ diye bize gülümsemişlerdir!

Yaygın bir kanı var, Türk şarapları iyidir ama Fransa ve İtalya ile yarışacak kadar iyi olamaz diye?Gümbür gümbür bu kanıyı yıkıyoruz. Daha şimdiden üzümlerimizle yapılan şaraplarla aldığımız ödüller bunu kanıtlıyor. Her şeyi hakkıyla yapmak çok önemli. Ben Türkiye’nin en geç 10 yıl sonra dünyanın iddialı şarap ülkelerinden biri olacağına yürekten inanıyorum?


4 yeni şarap fabrikası daha geliyor

Urla hızla butik şarapçılığın merkezi haline geliyor. Bilge,Reha Bengisu çifti tarafından kurulan Urlice’nin ardından üretime başlayan Urla Şarapçılıktan sonra bölgede üç ayrı yatırımcı daha
* Ali-Melis Kurtel Emin,
* Dr. Teoman İplikçi
* Diş Hekimi Ayda Kale ile Avukat Serpil Şener şarap fabrikası kurmak için kolları sıvadı


Şarap kontları burada ağırlanacak
Bir şarap fabrikası için ortam fazla şık değil mi ?
Fabrikaya 7 milyon euroluk yatırım yaptık. Daha ucuza çıkabilirdi ama biz burada şarap turizmini tüm yönleriyle ele alacağız. Hasat turizmi olacak, şarap tadımları yapılacak, mutfağımızda özel tatlar paylaşılacak.

Otel odalarına benzeyen iki odada kimler kalacak ?Dünyanın kanaat önderlerini ağırlayacağız. O nedenle çok özel bir mimari yaratmaya çalıştık. Bazen birlikte hasada gireceğiz. Sabah 5.5’ta hasat yapıyoruz, 7. 5’ ta üzümler tankın üzerinde. Şarapseverlere unutulmaz deneyimler yaşatacağız.

Urla’da şarap kalitesinde çıta hızla yükseliyor... Tüm isteğimiz Urla bölgesini marka yapabilmek. Burada Gaydura ve Urla karası gibi, unutulmaya yüz tutmuş çeşitleri canlandırdık.
Bölgede bağ sayısı arttı. Şimdi arkamızdan dört şarap fabrikası daha kuruluyor. Kalitede Trakya’nın Mürefte bölgesi ile Ege kapışır hale geldi. Ancak Urla’nın farkı artık Türkiye’de ilk kez şarap turizmini de tüm konseptiyle birlikte yaşatacak olması?.


Akgerman: Tanrım bu sektör zormuşBülent Akgerman, Can Ortabaş’la EGİAD’dan arkadaş. Akgerman, “Can’ın alışılmadık, meydan okuyan fikirleri vardı. Heyecanı beni de etkiledi. Size de bir bağ kuralım deyince virüsü kaptık” diye anlatıyor ortaklığa giriş öyküsünü. Bağ güzel, fabrika güzel ancak sektörün çok zor olduğuna işaret ediyor Akgerman.

Sektör neden zor geldi size ? Yüksek vergiler ve komplike prosedürü aşacak fiyatlarda şarap üretmek güç. Açıkçası başka sektörlerden geliri olmayanlar için neredeyse imkansız bir sektör. Ayrıca şarap üretiminde bildiğini iddia edip başkalarını etkileyen bir kesim de var. Türkiye’de şarap üreticileri tek yumruk olamıyor. Onlar dilimlerini küçültmemeye çalışıyorlar biz pastayı büyütmeye uğraşıyoruz.

Bağ işine girdiğinizde şarapla aranız nasıldı ? Yani ‘Para koydun da şarabı ne kadar biliyorsun’ diye soruyorsun? Şarabı bilir ve kaliteli şarabı tanırım. Ayrıca bu konuda çok okuyorum. Dünyanın birçok şarapçılık ülkesini dolaştım.
- Diğer işleriniz arasında siz ne kadar fabrikayla ilgileniyor sunuz ?
Ailem kızacak ama şimdilik iş yükümün yüzde 20’sini alıyor. Tabii bulunduğum gruba oranla bu küçük bir yatırım, yine de başlarda ilgi şart.

Diğer işlerden sıkıldığınızda bağa geliyor musunuz?Öyle olmuyor işte. Burası da yoğun bir iş. Bir de en iyisini yapalım dedikçe iş büyüdü.

Siz ürettiğiniz şaraplardan en çok hangisini tercih ediyor sunuz?Hain bir baba gibi olacağım ama en çok Neola Davula/Urla Karası kupajını ve Boğazkere’yi çok seviyorum. Tabii beni, markamızın “Urla” olması ve bölgenin ileride bir Rioja, bir Bolgheri gibi şarap bölgesi olma ihtimali de çok heyecanlandırıyor.


Ödül, Japonya’ya ihracat başlattı Urla Şarapçılık daha seri üretime başlamadan şarap ustalarından oluşan ‘Master of Wine’ yarışmasında önemli puanlar elde etti. Bu başarılar onlara Japonya’dan müşteri kazandırdı. “Urla” markası çatısı altında ‘Nero d’Avola, Chardonnay, syrah,
Cabernet Sauvignon, Merlot. Boğazkere, Serendias, Vourla ve Bornova misketi ile Symposium üretiyorlar. Böylece Bornova Misketi de yıllar sonra canlanmış
oldu.