ZONGULDAK’TAKİ maden faciasını izlerken, bir yandan içim yandı, bir yandan da kendimi oğluma nasihat ederken buldum.
“Hani sana diyorum ya, her kuruşunun hesabını bil. Yeni markalar, maliyeti üç kuruş olup da bine satılan ürünler gözünü boyamasın. Herşeyi ihtiyacın kadar al ve kullan. Harcadığın parada ne emekler var, bil. Kimse keyfinden sabahtan akşama güneşin alnında el arabısıyla seyyar satıcılık yapmıyor, kimse mutlu olduğu için yerin 500 metre altında çalışmıyor ve hiçbir hayat işçisi kadın keyif uğruna vücut satmıyor”
Tabii o son satırı oğluma söylemedim. Onu şimdi ekledim.
Bazen lüks, üstü açık arabalarda gençleri kahkalarla son hızla giderken gördüğümde, darılmasınlar ama durdurup indiresim gelir. Anlat bana demek isterim. Bu arabayı hangi emeklerin karşılığı aldın ?
Abarttım, hele karşımda televizyonlarda 30 kömür işçisinden 28’inin cesetlerinin yerin kat ve kat altından çıkarma çalışmalarını görünce daha birçok haksızlık , yaşam dengesizliği, sistem eksikliği film şeridi gibi aklımdan geçti. Üstü açık araba ne ki ?
İşte bir başka haksızlık
* * *
Türkiye geneli işadamı, doktor, avukat, kuyumcu, mimar, mühendis gibi beyannameli gelir vergisi mükellefleri, 81 ilin 77’sinde 1000 liranın altında kazanç bildirdi. İzmir de ortalama kazancın 1000 liranın altında kaldığı kentlerden biri oldu.
Dikkat buyurunuz, ortalama vergi oranı değil bu, ortalama gelir.
2009’da İzmir’de beyannemeli mükellef sayısı 179 bin 842 oldu. Tahakkuk eden vergi 462 milyon 540 bin 004 olarak gerçekleşti. Kişi başına ortalama matrah 10,432. Bu rakam İzmir’in Aydın, Çanakkale, Denizli, Eskişehir, Kayseri, Muğla, Trabzon, Zonguldak’ın gerisinde kaldığını ortaya koydu.
Beyannameli gelir vergisi mükelleflerinden yüzde 15 pay kesiliyor. Bu mükelleflerden İzmir’de beyan edilen ortalama yıllık vergi de 2 bin 571 lira oldu. SSK’lı bir asgari ücretli ise yıllık 4 bin 080 lira sigorta ve vergi ödüyor.
Daha vahimi var.
Maden işçileri ise işçi oldukları için yüksek oranda vergi matrahına tabiiler. Ortalama ödedikleri verginin yıllık 5 bin lirayı aştığı belirtiliyor.
Bu durum doktorun, avukatın, mimarın suçu değil. Sistemin sorgulanması gerekiyor. İlk etapta ‘ne kazandın’ yerine belki ‘nasıl yaşadın, nasıl geçindin’ diye sormak daha doğru. Komik, can acıtan rakamlar bunlar.
Devlet öte yandan hep aynı kesimin üzerine yüksek vergi oranları ile gitmekten vazgeçmiyor. Sistemin tezatları böyle sık karşımıza çıkıyor.
Evet, yerin altında can veren maden işçilerimizi hem rahmetle hem de birçok avukat, doktor ve toplumun rahat yaşayan kesimlerinden daha çok vergi ödedikleri için saygıyla da analım.
Gözlerimiz Çinli uzmanlarda
GEÇEN gün Çinli otomotiv firmalarından FAW Haima temsilcileri İzmir’e gelince ben de bir heyecan, sanırsınız Çinliler yatırımı benimle ortak yapacaklar.
Uzun süredir Türkiye’ye yatırım kararı aldığını açıklayan diğer bir Çinli otomotiv firması DFM ile FAW Haima, kent kent geziyorlardı.
Kocaeli’ne gittiler, Bursa’ya uzandılar, Manisa’da irtibata geçtiler. Süreç o kadar uzadı ki, biz de ya otomobillerini ithal edip reklamını yapmak için buradalar ya da ekonomik krizin etkisiyle yatırımdan vazgeçtiler diye düşünürken, Çinli dostlarımız İzmir’e geldi. Protokol ziyaretlerini yaptılar, olası OSB bölgeleri ile ESBAŞ’ı ziyaret ettiler. Akşam da biz gazete yöneticilerine yemek verecekler.
‘Tamam’ dedim, demek ki artık kent kent gezmeyi bırakacaklar, İzmir diyecekler. Muhabir arkadaşlarımı aradım, var mı bir sonuç diye, yok. Birkaç OSB yetkilisini aradım, hayır birşey söylememişler.
Dayanamadım.
İzmir Ticaret Odası Başkanı’nı aradım. “Başkan ‘İzmir’ diyecekler değil mi”? diye. Telefondaki ses “Onlar açıklama yapmadan bana açıklama yapmak düşmez, bilemiyorum” diyor ama Ekrem Bey’i tanırım. Ses çok mutlu. Ekrem Bey’i bu kadar mutlu, ya seçim sonuçları, ya Yunanlılarla ilişkiler ya da yeni yatırımlar yapabilir!
* * *
Akşam yemekte bir tanıdıkla gömleğine iddiaya girdik. O “ortada bir sonuç yok” dedi ben de “hayır İzmir diyecekler” diye ısrar ettim.
Aslında ben gömleğin henüz yarısını kazanmış görünüyorum. Evet; ‘İzmir’ dediler. Açıklamaları doğrultusunda başka kent arayışları olmayacak. Ancak İzmir’i tüm bölgeleriyle baştan sona tarayacaklar. Yeniden detaylandıracaklar. Başına fes takıp, eline rakı verdiğimiz FAW Haima Genel Müdürü Qin Quanquan hep gülümsese de ifadeleri net,“Ayrıntılı inceleme şansımız olmadı ama tüm dokümanı yanımıza aldık, inceleyeceğiz. Derinlemesine inceleme yapacağız. Yatırım için bir ihtimal varsa İzmir olacak ancak kesin diyemem.”
İnceleme sürecinin ne kadar olacağına dair de bir tahmin vermiyor Quanquan. Grubu Türkiye’ye getiren ve yatırımı birlikte yapacaklarını açıklayan Yeşilkaya Grubu Başkanvekili Gökhan Yeşilkaya çok mutlu bu iş kesin gözüyle bakıyor.
Benim gözüm ise gömleğin diğer yarısında. Havai fişeği Quanquan ekibi araştırmaların sonucunda ‘başlıyoruz’ dediği an, patlatmak daha doğru.
Süreç şimdilik Çin’den otomotiv ithal edenler açısından ülkeyi gündemde tutmaya yarayabilir ama bizi yatırımın bizzat kendisi mutlu edebilir.
Bu zamanda önemli bir istihdam sağlayan, kentteki otomotiv yan sanayiyi de damlalarıyla mutlu edecek olan bir yatırım için ise yine bekleyeceğiz.
Hiç değilse bu, daha gerçekçi ve umutlu bir bekleyiş olacak.
Yeni bir sistem sorunu çözer
Konuyu İzmir Baro Başkanı Özdemir Sökmen ve İzmir Tabip Odası Başkanı Erdener Özer ile de konuştum. Kendileriyle sistemi sorguladık, yanıtları ve önerileri şöyleydi:
Özdemir Sökmen:
Yunanistan’a gittiğimde açılan her dava için önceden Baro’ya müracat edilmesi zorunlu. Bunun için belli bir ücret Baro’ya yatırılıyor, avukatların ücretleri de sözleşmeyle tazmin ediliyor. Hem avukat ücreti hem de devletin geliri garanti altına alınmış oluyor. Böyle bir sistem kurarsak o zaman bu düşük rakamlar sözkonusu olmaz. Herkesin alacağı ücret belli olur. Vergi miktarları yükselir kimsenin başı ağrımaz ama Türkiye bunu yapmıyor. Ancak şöyle de bir gerçek var. İzmir’de avukat sayısı çok arttı. 6 bin avukatı İzmir doyuramıyor. Küçük davalarda ücretler düşük oluyor çoğu zaman da paralar tahsil edilemiyor. Arkadaşlarımızın hepsini kabahatli bulamıyorum.
Erdener Özer:
Bir gerçek var ki, hekimlerimizin gelir seviyeleri gittikçe düştü. Özel hekimlikte ciddi sorunlar var. İzmir’de 700 civarında beyannameye tabii hekim bulunuyor. Son yasal düzenlemelerle herkes tıkandı, muayenehaneler kapanıyor. Sistem soluksuz kaldı. Muayenehanelere gidenler SGK anlaşmalı özel sağlık kuruluşlarını tercih eder oldular.
Tabip odamız bünyesinde, özel hekimlik komisyonu kurduk, komisyon bu konulara da odaklanmış durumda. Ancak konuyu tüm yönleriyle görmek gerekiyor.