Özelleştirmeden Çamaltı Tuzlası’nı 21 yıllığına devralan spor camiasının tanınan ismi Nevzat Demir, ülkenin bu en büyük deniz tuzlasını genç mühendis Çağatay Dolunay’a emanet etti
Büyüklüğü, üretim gücü, hazır pazarı nedeniyle İzmir Çamaltı Tuzlası’nın özelleştirme süreci uzamış, tanınmış grupların katıldığı son ihalede kıyasıya rekabet yaşanmıştı.
Yaklaşık beş ay önce, Fırat Pen’in sahibi, spor dünyasının tanınan ismi Nevzat Demir, Binbir Gıda Tarım Ürünleri şirketiyle özelleştirmeden Çamaltı Tuzlası’nı satın aldı ve yöneticileri kapılarını ilk kez Milliyet Ege’ye açtı.
Bugüne kadar havuzlarını gördüğüm Tuzla’yı ben de detaylı gezme fırsatı buldum.
Yaşam alanlarının olduğu yer, daha çok terkedilmiş Rum köyüne benziyordu. Belki de İtalyan köyü demek daha mümkün.
Evet 1863’de İtalyanların kurduğu tesiste o günlerden kalma izler var. Deniz kenarında birçoğu terkedilmiş lojmanlar, İtalyanların yaptığı dökük ama çarpıcı mimarisiyle dikkat çeken köşk, terk edilmiş okul, terk edilmiş dispanseriyle Tuzla’nın bu bölümünde görüntü ilk başta hüzünlü.
Burası bir zamanlar muhtarlığı da olan bir mahalleymiş; Tuzla Mahallesi.
Neyse ki kenarlarda biriken tuz yığınları, İşletme Müdürü Çağatay Tolunay’ın gelecek hedefleri ve dört yanda pembe güzellikleriyle içimizi açan flamingolar hüzünlü havayı dağıtabiliyor.
Nevzat Demir, 21 yıllığına yaklaşık115 milyon lira ödediği Tuzla’ya hiç gelmemiş, Çamaltı Tuzlası ‘99 mezunu genç inşaat mühendisi Çağatay Tolunay’a emanet.
25 yıldır yatırım yapılmamış
Türkiye’de kuş cennetinin de içinde bulunduğu bu alan sürekli tartışılıyor. Yeni sahiplerinin burada sanayileşmeye gideceği, yeni tesisler kurabileceği öne sürülüyor, güzelim flamingoları kaçırabileceğimiz uyarıları kulağımıza geliyor.
İşletme Müdürü Tolunay hedeflerini, çalışmalarını çekinmeden içtenlikle anlatan, güven veren bir yönetici.
İstanbul’dan Tolunay’la birlikte yalnızca 4 kişilik bir ekip gelmiş. Flamingolara ve çevreye duyarlı olacaklarına dair hem söz veriyor, hem de tuzlayı modernleştirirken alana zarar verecek bir tesis kurmayacaklarını ısrarla vurguluyorlar.
Özelleştirmede 200 çalışan varken, bir ayda çalışan sayısını yarı yarıya azalttılar. Bu nedenle sendika tepkili. Tolunay “Yarı çalışanla biz zaten aynı işi yapıyoruz” diyor. Uzun özelleştirme sürecinin zararlarını Tuzla’da da görmek mümkün.
Aslında burası, acısı tatlısıyla tam bir özelleştirme öyküsü anlatıyor.
Beklediğiniz ortamla mı karşılaştınız ?
Evet beklediğimizi bulduk. Çok büyük potansiyel ve yapılması gereken çok şey var. Havuzların yenilenmesi, makina ile toplanmanın sağlanması, yolların ve hatta birçok konunun yeniden ele alınması gerekiyor. Önümüzdeki üç dört yıl içinde burayı dünyada parmakla gösterilen bir yer haline getireceğiz.
Ama gelir gelmez ilk icratınız çalışanları azaltmak oldu...
Burada sürekli personel ve mevsimlik tuz toplamaya gelen işçiler var. Biz sürekli olan kadroyu “Kaç kişiyle en verimli şekilde çalışabiliriz”in yanıtını arayarak oluşturduk. Şu anda 104 kişi var
Çin bile makina ile topluyor
Kapasite ne kadar ve ne kadara yükseltmeyi planlıyor sunuz?
Üretim miktarı havaya, rüzgara bağlı olarak değişiyor. Ortalama yılda 550 bin ton. Bizim öngörülerimiz ve hayallerimiz var. 1 milyon tonluk üretimin hayal olmadığını düşünüyoruz.
Şu anda üretim görülmüyor, ne zaman başlayacak?
Eylül ayında üretime başlayacağız. Tuz hasatına Eylülün başında başlamak Kasım ortasında yağmurlar başlamadan bitirmek durumundayız. 1200-1300 mevsimlik işçi küreklerle 70-75 günlük sürede tuz topluyor.
Sizin niyetiniz ileride makinalarla toplatmak...
Dünyanın birçok yerini gezdik. Yunanistan’dan Avustralya’ya, Çin’e kadar gittik, tuz tesislerini inceledik. Elle tuz toplanan işletmeye hiçbir yerde rastlamadık. Ancak makinalaşma konusunda hata yapmak istemiyoruz. Doğru teknolojiyi seçmek istiyoruz.
Bu nedenle bu yıl da elle tuz toplamaya devam edecek, ondan sonraki sezon makinalı toplamaya geçeceğiz.
Peki mevsimlik işçiler ne yapacaklar ?
Buranın kapasitesi 550 ton olarak kalmayacak ki. Makine aldığımızda kapasite de büyüyecek. Aynı sayıda işçiyle çalışırız. Tuzun rengi yapılamayan yatırımlar nedeniyle bu rada kararmış, biz tuzu yeniden beyazlatacağız.
Bir tesis kurmak aklımızdan geçmiyor
Özelleştirmede beklentilerin üzerinde rakam verdiniz. İleride burada bir sanayi tesisi kurmak gibi niyetiniz olabilir mi ?
Yapamayız ki, 1. derece doğal sit alanı, kimse yaptırmaz. Tuz üretmekten başka hiç niyetimiz yok. Aklımızın ucundan geçmedi.
Kar’ınızı sadece üretim miktarını artırarak mı sağlayacaksınız?
Burası ham tuz işletilecek bir tesis olarak görlüyor. Ama deniz suyunun içinde sadece bu tip tuzlar yok. İlaç ve gübre sanayii tuz için ithal ediliyor. Biz bunları da üretceğiz. Ayrıca burada 20-25 yıldır bakım yapılmamış, yapılan bakımla kaliteyi hızla yükselteceğiz.
Sektörde ithalat nasıl, sizi ürkütmez mi?
Türkiye’de yılda 80-100 bin ton ithalat yapılıyor. Devlet daha önce kendini vergiyle koruyordu. Tuzlaları özelleştirdikten sonra vergi kaldırıldı. İyi ve kaliteli ürün ürettiğimiz sürece sorunumuz olmaz.
Yıkama tesisi ne olacak ?
Trajikomik bir durumda bırakmışlar. Yıkama tesisi sodyum klorürü yüzde 97’den 99’5 a çıkarmak için kurulmuş bir tesis ama 7 senedir kullanılmamış. Ruhsatı, yapı izni yok. Sonuçlarına göre karar vereceğiz. Belki de yıkılacak.
Pazar sıkıntınız yok sanırım.
Hayır, yok. Ürettiğimiz tuzun bir kısmı Petkim’e bir bölümü de Billur tuz gibi tuz üreten kuruluşlara gidiyor. Çok sayıda müşterimiz var.
Flamingolar bizim “Kıymetlimiz”
Siz genç bir yöneticisiniz ve açıkçası bizler bazen özel sektörün kar hırsından ürküyoruz. Flamingoların cenneti burası . Pembe renkleri bile burada beslendikleri özel karidesten alıyorlar. Bize bu bölgede onlara zarar verecek bir üretim gerçekleşmeyeceğine dair nasıl teminat verebilir siniz?
Biz burayı tuz ve diğer minaralleri üretmek için aldık. Ne tesis kurmak, ne burada ticari markalı tuz üretmek ne de liman yapmak gibi niyetlerimiz yok. Zaten 1. derece doğal sit alanına rafineri kesinlikle kuramayız. Böyle bir güzelliğin içine sanayi tesisi getirmek istemiyoruz.
Zaten Kuş Cenneti konusunda mücadele veren Prof. Mehmet Sıkı Hoca da sizi sıkı takip ediyordur.
Kendisiyle sürekli temas halindeyiz. Flamingolar suyun içinde adalar, üreme alanları yapıyor. Hatta bu adacakların büyütülmesine yönelik proje hazırlıyoruz. Buraya ve Kuş Cenneti’ne maddi manevi destek vermeye hazırız.
178 havuz var
Türkiye’nin en büyük deniz tuzlası Çamaltı’nda 106 evaprosyon buharlaştırma havuzu, 72 kristilasyon havuzu bulunuyor. Ülkenin tuz ihtiyacının yüzde 25-30’unu burası karşılıyor. Havuzlarda 3.5 bomelik su 25 bomeye çıkartılıyor. Havuzdan havuza aktararak deniz suyu 29 kez tahliye ediyoruz. Bir havuzda ise 130-140 kez tahliye işlemi yapılıyor. Yeni havuzları gelecek yıllarda eklemeyidüşündüklerini belirten Tolunay “yatırımlar sırayla” diyor.