Geçen hafta içinde İzmir’de sessiz sedasız bir kongre yapıldı. 102 yıllık geçmişiyle dünyanın en büyük yağ organizasyonu olan AOCS (Amerikan Yağ Kimyacıları Derneği), sektördeki yeni teknolojiler, prosesler, ürünler ve hammadde fiyatlarını tartışmak üzere Dünya Yağ Konferansı’nı gerçekleştirdi. Dünyada 45 ülkeden 455 katılımcı geldi.
AOCS ‘a bu organizasyon için desteği Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD) verdi. Ham yağların, likit yağ margarin ve biyo yakıtların proses ve sanayi uygulamaları konusunda teknik konferansların da gerçekleştirdiği buluşmada 107 sunum yapılırken 30 oturum düzenlendi.
Besler (Ülker), Unilever, Marsan ve Küçükbay, Unilever, Nestle, Dr. Oetker, Doğadan gibi firmaların üye olduğu MÜMSAD’ın başkanlığını Türk işdünyasının yakından tanıdığı, uzun yıllar Ülker’in İcra Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Metin Yurdagül yapıyor.
Açıkçası toplantıya giderken fikrim, ‘Amerikalı Yağ Sanayicileri, Türkiye’ye daha fazla nasıl yağ satarız diye gelmişlerdir, ne de olsa dünyanın önemli pazarlarından biriyiz” yönündeydi.
Peşin hükümlü olmak doğru değil.
Herşeyden önce oraya gelen konukların bazıları bu fikirde olabilirler ama hem AOCS’un Türk Genel Sekreteri Dr. Sefa Köseoğlu hem de MÜMSAD Başkanı Metin Yurdagül tamamen farklı düşünüyorlar.
* * *
Dünyada yılda 140 milyon ton bitkisel yağ tohumu üretiliyor. Bunun üçte ikisi yaklaşık 90 milyon tonu palm ve soya yağından oluşuyor. Dünyanın en batısı Amerik ve en doğusu Uzakdoğu bu iki yağı üretiyor. Türkiye’ye gelince, biz bitkisel yağ ihtiyacımızın yüzde 75’ini dışarıdan alıyoruz.
400 bin tonluk bitkisel yağ tohumu üretimimiz var ve yılda 1 milyon 600 bin ton yağ kullanıyoruz. Bu kadar ithalat yaparak diğer ülkelerin çiftçisini neden kendi üreticimize bitkisel yağ tohumu ürettirmiyoruz?
İthalat lobisinden kuşkulanan ben gördüm ki asıl nedenler içimizde...
İlki beceriksizlik ve yanlış tarım politikaları. Diğeri, artan biyodizel kullanımında, her yıl ithal ettiği petrol ve türevlerinden aldığı fahiş vergiden taviz vermek istemeyen Maliye ve bu döngüyü kıramayan bir merkezi irade eksikliği.
* * *
Sefa Köseoğlu, Amerika’da soya yağı üreticilerinin Devlet’ten hala büyük prim ve çeşitli destekler aldığını belirtiyor. Köseoğlu, Türkiye’nin daha çok üretim yapabilecek bir kapasiteye kavuşmasını beklediklerini söylüyor, gerçekleştirdikleri kongrede Türkiye’de fabrika soran, yatırım yapmak isteyen birçok yabancının bulunmasını da buna kanıt olarak gösteriyor. Köseoğlu, Amerika’da olduğu gibi Hükümet’in bu konuda iyi bir planlamayla Türkiye’yi bitkisel yağ cennetine çevirmesinin mümkün olacağını vurgulayarak, “Anlamıyorum, Türk Hükümeti bunu neden yapmıyor” diye soruyor...
* * *
MÜMSAD Başkanı Metin Yurdagül ile pamukyağı, kanola, aspir gibi bitkisel yağ tohumlarının dünyada artan biyodizel üretimiyle oldukça değerlendiğini konuşuyoruz. Sektörün deneyimli ismi, Türk topraklarının özellikle Ege’nin de bitkisel yağ üretimi için çok uygun iklim ve toprağa sahip olduğunun altını çiziyor.
Yurdagül’ün üzerine basarak anlattığı mesaj şu;
“İyi bir planlama yapılırsa, Ege’de hem üretici memnun olur hem de Türkiye her yıl 1,6 milyar dolarlık ithalatın yaklaşık yarısından kurtulur. Dünyada bunu başaran ülkeleri gördükçe içim acıyor”
45 yıldır bir adım ileri gidilmedi
Metin Yurdagül, yaşamının büyük kısmını yağ sanayinin içinde geçirdi ve yıllardır düzenli artan yağ ithalatının da tanıklarından.
- Tarım cennetiyiz ve yağda ihtalata mahkumuz...
45 yıl önce sektöre başladığımda iki ay sonra bir toplantıya katıldım. Bitkisel yağ tohumu üretimini geliştirmenin yolları konuşulmuştu. O günden bu yana bir adım öteye gidilmedi. Bu kadar geniş tarım alanlarımız olmasına rağmen Türkiye üretimini artıramıyor.
- Neden?
Türkiye üreticisine dünya fiyatlarıyla destek veremiyor. Koskoca Amerika, Kanada, üreticisine her türlü baskıya rağmen destek vermeye devam ediyor. Ayrıca tarım arazileri sürekli küçüldüğü için üretim efektif olamıyor. Toprak reformu sözde kalıyor.
- Araçlarda biyodizele geçiş ilgiyi artırdı mı?
Dünya artık biyodizele yöneldi. Yiyecek yağ, kullanılacak arabaya gitmeye başladı. Bu da yağ fiyatlarını sürekli yükseltiyor. Ancak hala Türkiye bu konunun üzerinde pek durmuyor. İthalatta biyodizel için yüzde 10 vergi ödüyorsunuz, yemeklik yağlarda yüzde 32,2 vergi var.
- İthalatı karşılayamayız ama ne kadarlık bir üretim yapabiliriz??
Arazilerimiz müsait. Türkiye en azından yılda 1 milyon tonluk üretim yapabilir. Palm yağı dışındaki yağlık bitkileri iklim olarak üretmemiz mümkün. Ege bunun için bir cennet. Her yıl 1,6 milyar doları harcamak yerine kendi üreticimizi desteklememiz lazım ve mutlaka bir formül bulunmalı.