Bayram sonrasında, sıra geldi bahar temizliğine! Buzdolabından başlıyoruz; temiz ve düzenli mi? Buzdolabınızı verimli bir şekilde kullanmanız, gıda israfını azaltmanız ve besinlerden daha iyi faydalanmanız için bazı önemli ipuçları…
Bir bayramı daha geride bıraktık… 9 günlük yılın en uzun tatilini kimi memleketinde ailesiyle kimi sevdikleriyle tatile çıkarak değerlendirirken şehre dönüş çoktan başladı. Havaların ısınmasıyla bahar temizliği vakti de geldi; gelin temizliği bu sefer buzdolabınız için de yapalım.
Besinlerin uzun süre taze kalmalarına yardımcı olmak için buzdolabınızla aranızı iyi tutmanız gerekiyor. Bu nedenle de buzdolabınızı yerleştirirken gereken özeni göstermeniz kıymetli. Ufak ipuçlarına dikkat ederek buzdolabınızı daha verimli bir şekilde kullanmanız, gıda israfınızı azaltmanız ve besinlerden daha iyi faydalanmanız mümkün.
YÜZDE 30’U BOŞ OLMALI
Buzdolabınız tıka basa dolu ve yer bulmakta zorlanıyor musunuz? Cevabınız evetse bahar temizliği vakti gelmiş demektir, tıpkı gardırobunuzda olduğu gibi. İdeal olan buzdolabının yüzde 30’unun boş tutulmasıdır, yani buzdolabınızın maksimum yüzde 70’inin dolu olmasına, verimliliği için özen gösterin. Hem buzdolabı hem de dondurucu bölümlerinin sıcaklığını sık sık kontrol edin. Önemli uyarı: Kısa süreli elektrik kesintilerinde derin dondurucunuzun kapağını ısı dengesi için açmayın! Elbette uzun süreli elektrik kesintilerinde besinlerin buzlarının çözünüp çözünmediğini kontrol etmekte fayda var. Unutmayın gıda güvenliği açısından çözünen besin tekrar dondurulmaz.
İLK GİREN İLK ÇIKAR KURALI
Son kullanma tarihi geçmek üzere olan yiyecekleriniz için kendinize bir kutu yapmaya ne dersiniz? Bu şekilde atık oranını da azaltmış olursunuz. Veya bu yiyecekleri ön taraflara yerleştirerek gözünüzün önünde durmalarını sağlayabilirsiniz. Arka sıralarda kalan yiyeceklerinizi kullanmayı unutmayın; gıda israfının büyük bir kısmı unutulan, soframıza ulaşmadan çöpe giden, tüketilmeyen besinlerden oluşuyor. Örneğin açılmış kavanozlarınızı arkalara yerleştirmeyin ki, siz tekrar kullanamadan çöpe gitmesinler. Özetle hem mutfakta hem de buzdolabında ilk giren ilk çıkar kuralını benimseyin.
ÜST RAFLARDAN BAŞLAYALIM
Üst rafları içecekler, hazır yiyecekler (peynir, şarküteri ürünleri vb.) yerleştirmeniz için uygun olacaktır. Orta raflara ise pişireceğiniz yemeklerde kullanacağınız malzemenizi veya pişmiş yemeklerinizi koyabilirsiniz.
ÇİĞ ET PİŞMİŞ ET AYRIMI
Alt rafa parçalanmış et ve et ürünleri (kıyma, köfte), parçalanmış balık ve balık ürünleri gibi besinlerinizi yerleştirmelisiniz. Bu şekilde meydana gelebilecek çapraz kontaminasyonu önlemiş olursunuz. Bu terimi daha önce duymadıysanız, bakteri ve virüslerin bir yüzeyden başka bir yüzeye transferi olarak açıklayabilirim. Bakteri bulaşı besin zehirlenmelerine sebep olabiliyor bu yüzden gıda güvenliği açısından dikkat etmek gerekiyor. Örneğin çiğ ette bulunan “salmonella” adı verilen bakteri, pişmiş veya hazır gıdalara buluşabiliyor. Çiğ et ile pişmiş eti asla bir arada bulundurmamanız gerektiğini bir kez daha hatırlatayım! Et koyduğunuz rafı temiz bir bezle sık sık temizleyin.
KAPAK BÖLÜMÜNE NE KONMALI?
Sebzelik kısmına geldiğimizde ise bu alan besinleri belirli nem aralıklarında tutmak ve sıcaklığı korumak için tasarlandığı için sebze ve meyvelerinizi bu bölümde saklayabilirsiniz. Buzdolabını açtığınız kapak kısmı en sıcak kısımdır, bu yüzden sadece çeşnilerinizi bu bölüme yerleştirmeye özen gösterin. Yumurta veya sütünüzü buzdolabının daha soğuk bir yerine yerleştirilmenizde fayda var.
Dondurma yöntemi
Filizlenmiş tahıllar ve baklagiller pişirilebilir ve yemeklere eklenebilir veya un haline getirilerek farklı şekilde kullanılabilir. Filizlenmiş ürünler her ne kadar faydalı olsalar da raf ömürleri oldukça kısa, yaklaşık 3-5 gündür. Evinizde bu yöntemi uyguluyorsanız filizlendirdiğiniz bakliyat, tahılları dondurabilir, ihtiyacınız olduğunda kolaylıkla tüketebilirsiniz.
Birbirini sevenler ve sevmeyenler
Buzdolabında sebze meyve kısmını düzenlerken, etilen gazı üreten sebze ve meyveleri, etilene duyarlı olanlardan ayırmak gerekiyor. Öyle ki doğal yollarla üretilen bu gaz, depolama süresini kısaltarak bozulmalara sebep olabilir. Olgunlaşma sırasında etilen gazı üreten yiyeceklere muz, avokado, kavun, şeftali, kayısı, armut, elma, erik, domates, ayva ve inciri örnek verebilirim. Bu besinleri etilene duyarlı olan kabak, bezelye, ıspanak, brokoli, marul, salatalık, karpuz, bakla ve biber gibi gıdalarla aynı yerde muhafaza ettiğinizde bozulmalarını kolaylaştırmış olursunuz. Yani bu besinleri saklarken bir arada tutmamanızı öneririm.
Daha uzun ömürlü yeşillikler için
Yeşilliklerinizi kavanozda veya kapalı bir kapta durulayarak saklamak hem daha uzun ömürlü olmalarını sağlayabilir hem de öğünleriniz için pratiklik oluşturur. Örneğin maydanozu, naneyi yıkayıp duruladıktan sonra temiz ve kuru bir kavanoza koyup kapağını kapatabilir, isterseniz maydanozlarınızı koyduğunuz kavanozun dibine sadece sapların ıslanacağı kadar su doldurup bu şekilde kaldırabilirsiniz. Sapları suyla temas eden maydanozlar da uzun süre canlılıklarını koruyacaktır.
Tazeliğini korusun
Avokadoyu olgunlaştırmak için oda sıcaklığında bekletmek yeterli. Peki ya olgunlaşan avokadonuzun tamamını tüketmediyseniz nasıl muhafaza etmelisiniz? Kesilmiş yüzeyin hava ile temasının en aza indirilmesi o bölgenin kararmasını geciktirebilir. Avokadonun kesilmiş yüzeyine zeytinyağı ve limon sürerek de bu kararmanın önüne geçebilirsiniz. Temiz içme suyu doldurduğunuz bir kavanoza birkaç damla limon suyu sıkarak avokadonun kesik kısmı suyla temas edecek şekilde koyup kapağını kapatabilirsiniz, bu yöntemle avokadonuz 2-3 gün tazeliğini koruyabilir.