Aşırı sıcak hava ve nem, bazı hastalıklar için risk oluşturuyor. Akla ilk başta tansiyon, kalp ve otoimmün hastalıklar geliyor. Bu sağlık sorunlarına karşı beslenmenin yanı sıra yardımcı ve serinletici güçleri kullanarak bu süreci nasıl yönetebileceğimize bakalım.
Ağustos ayının ilk günlerini geride bırakırken bu ay için de sıcaklık uyarıları gelmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde dünya genelinde 21 Temmuz en sıcak gün ilan edildi, ağustos ayı için yeni rekor tahminleri veriliyor. Aşırı sıcak hava ve nemin etkisiyle terleme sonrasında vücutta sıvı ve tuz kaybı ortaya çıkıyor ve bu durum bazı hastalıklar için risk oluşturuyor. Akla ilk başta tansiyon, kalp ve otoimmün hastalıklar geliyor. Ben de bugün sıklığı giderek artan bu hastalıklar ve sıcaklarla ilişkisini değerlendirmek istedim. Öyle ki hava durumu bu sağlık problemlerinin tetiklenmesinde rol oynayan faktörler arasında. Beslenmeyi yardımcı ve serinletici güç olarak kullanarak bu süreci yönetebilirsiniz.
HİPERTANSYONLULAR
Elbette çoğu hastalıkta olduğu gibi hipertansiyonda da beslenme şekli etkili. DASH adı verilen beslenme planını daha önce duymuş olabilirsiniz. Bu beslenme programı hipertansiyonun tedavisinde kullanılıyor, açılımı ise “Hipertansiyonu düşürmede diyetsel yaklaşımlar” (Dietary Approaches to Stop Hypertension). DASH diyetinin temel prensipleri ise şöyle: Yüksek lif, düşük kalori yoğunluğu ve uygun porsiyonlarla dengeli bir beslenme programı. Bu beslenme planında düşük doymuş yağ, kolesterol ve toplam yağı az olan besinler hedefleniyor. Hayvansal yağlar ve kırmızı et azaltılıyor.
American Heart Association’ın Hypertension dergisinde yayımlanan bir araştırmada, çeşitli kaynaklardan protein içeren dengeli bir diyeti benimsemenin yetişkinlerin yüksek tansiyon geliştirme riskini düşürmesine yardımcı olduğu bulunmuş. Bitki bazlı proteinlerin önemini de bir kez daha vurgulamak istiyorum. Nem oranları yüksek seyrederken sıvı içeriği yüksek salatalarınıza baklagil ilave edebilirsiniz. Yüksek tansiyon hastalarının güneşin dik olarak geldiği saatlerde güneş altında çok uzun süre kalmaması gerektiği, özellikle baş bölgelerini korumaya özen göstermeleri gerektiği de unutulmamalı.
KALP HASTALIĞI OLANLAR
Yüksek tansiyon, aynı zamanda kalp hastalığı açısından da risk oluşturuyor. Öyle ki kan basıncınız sağlıklı aralıklarda kaldığında, kalbiniz, damarlarınız ve böbreklerinizdeki baskıyı azaltmış olursunuz. Bu noktada bir kez daha tuz tüketiminizi gözden geçirmenizi öneririm. İlave tuz tüketiminizi gözden geçirin ve eğer fazlaysa sınırlayın. Fazla tuz tüketimi kalp hastalıklarından ölüm riskinin yaklaşık yüzde 10 artmasına sebep olabiliyor. Meyve ve sebzeler potasyum içerikleri ile yüksek kan basıncını dengelemeye yardımcı oluyor. En iyi kalp dostu diyetin Akdeniz tipi beslenme olduğunun da altını çizelim. Sebze, meyve ve tam tahılların tüketimi ve lif alımınızı artırmak hedefiniz olsun. Her gün en az beş porsiyon sebze ve meyve tüketmeye özen gösterin.
OTOİMMÜN HASTALIĞI OLANLAR
Otoimmün hastalıklar, bağışıklık sisteminin vücudun kendi hücrelerine saldırması sonucu ortaya çıkan hastalıklar olarak tanımlanabilir. Romatoid artrit, sistemik lupus, multiple skleroz, hasimoto tiroidi, crohn, ülseratif kolit otoimmün hastalıklara örnek verilebilir. Eğer otoimmün bir hastalığınız varsa yüksek sıcaklıklar semptomlarınızı olumsuz yönde etkileyebilir. Ani sıcaklık değişimlerini en aza indirmek ise belirti ve semptomların riskini azaltmaya yardımcı olur. Öyle ki yüksek sıcaklıklar, ultraviyole (UV) ışık ve nem üçlüsü, inflamasyonu tetikleyerek, bağışıklık sisteminin yanıtını olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin, multipl sklerozu olan birçok bireyde yüksek sıcaklıklar ile geçici bulanık görme, yorgunluk, baş dönmesi, güçsüzlük, ekstremitelerde uyuşma ve karıncalanma ve hatta bilişsel sorunlar görülebiliyor.
Amerika Lupus Vakfı ise lupuslu bireylerin güneş ışığına karşı daha hassas olduklarını, hasarlı hücrelerin zayıflamış bağışıklık sistemi tarafından temizlenemediğini belirtiyor. Bu da yukarıda bahsettiğim gibi inflamasyonu tetikleyerek bir döngüye yol açabiliyor ve cilt döküntüleri artabiliyor.
ARTRİTLİ BİREYLER
Araştırmalara göre artritli bireyler, yılın daha sıcak zamanlarında hastalığın şiddeti ve alevlenmelere karşı daha duyarlı olabiliyor. Sıcakta, eklem ağrısı ve şişliklerin romatoid artriti olan bazı hastalarda daha yoğun hâle gelebileceğine dair araştırmalar var.
TİP 1 DİYABET HASTALARI
Tip 1 diyabet hastaları da otoimmün hastalıklar arasında yer alırken, bu bireylerin de sıcaklardan kaçınmaları, bol sıvı tüketmeleri, insülini aşırı sıcak veya aşırı soğuk yerlerde muhafaza etmemeleri de dikkat edilmesi gerekenlerden. Sıcakların, kan şekeri değerlerinde dalgalanmaya ve dengesizliklere neden olabileceğini hatırlayın. Yanınızda bol su ve sağlıklı atıştırmalık ara öğün bulundurmaya özen gösterin.
AKDENİZ DİYETİNİN GÜCÜ
Beslenmenin buradaki destekleyici rolü ise oldukça büyük. Öyle ki otoimmün hastalıklar genellikle inflamasyon ile ilişkili. Bu noktada ise antiinflamatuar etkisi olan, yani inflamasyonu azaltmaya yardımcı gıdaların tüketimi kıymetli. İnflamasyon vücudunuzun kendisini enfeksiyon, hastalık veya yaralanmadan korumak için verdiği bir tepkidir. Kronik inflamasyonun, kalp hastalığı ve felç gelişiminde önemli bir rol oynadığını hatırlatmakta fayda var. Tıpkı kalp hastalığında olduğu gibi inflamasyonda da Akdeniz tipi beslenme öne çıkıyor. Antiinflamatuar diyette deniz ürünleri, sebze, meyve, kurubaklagil, Omega-3 içeren yağlı tohumlar, polifenol ve antioksidanlar bulunurken trans yağ, rafine şeker ve rafine karbonhidrattan uzak durulması istenir. Burada inflamasyon ile mücadeleye yardımcı olarak daha yüksek antioksidan ve lif içeren yiyecekler tüketmenizi önerebilirim. Ispanak, lahana, roka gibi yeşil yapraklı sebzeleri, kırmızı meyveleri, zerdeçal gibi baharatları tüketmeye özen gösterin. Rafine şeker, kızarmış yiyecekler, gazlı içecek tüketimi, işlenmiş et ürünleri ise inflamasyonu artırabilen gıdalar arasında.
Can dostlar kalbe iyi geliyor
Kalp dostu yaşam tarzı alışkanlıklarının başında Akdeniz tipi beslenme, düzenli fiziksel aktivite, düşük stres gibi faktörler rol oynarken buna bir ilave daha yapmak istiyorum. Doğa ile uyum içinde yaşamak. Beden, zihin ve ruh sağlığı için doğada vakit geçirmenin olumlu etkisi pek çok araştırmada gösteriliyor. Haftanın bazı günleri kendinize orman banyosu molası verip, akşam saatlerinde yürüyüşe çıkabilirsiniz. Ormanlık ve ağaçlık alanlarda havanın nispeten daha serin olması da bu anlamda katkı sağlayacaktır.
Amerikan Kalp Derneği’nin 2013 verileri, evcil hayvan sahiplenmenin kardiyovasküler hastalık riskini azalttığını söylüyor. Amerikan Kardiyoloji Dergisi de çok yeni bir araştırmaya göre, kedi/köpek sahiplenmek, hipertansiyon riskini yüzde 33 oranında azaltabiliyor. Yine aynı çalışmada, hayvan sahiplerinin daha düşük kolesterol seviyelerine sahip olduğu; diyabet, hipertansiyon, inme görülme sıklıklarının daha az olduğu bulunmuş.