Kahvesiz güne başlayamayanlardan mısınız? Peki, kahveyi sağlıkla ilişkisinden sürdürülebilirliğe, tüm boyutlarıyla ele almaya ne dersiniz?
Bazıları kahveyi sabah daha enerjik hissetmek için tercih eder, bazılarının ise yemek sonrası vazgeçilmezi kahvedir. Daha iyi metabolik kontrol ve kan şekeri kontrolü için kahveyi kahvaltıdan sonra tüketmenizde fayda var. Kafein stres hormonu olarak bilinen kortizol seviyelerini artırabiliyor. Sizi rahatsız etmeyen miktarların, bir başkası için sorun yaratabileceğini hatırlayın.
Gelelim konu ile ilgili güncel araştırmalara. Bir araştırmada günde 2-3 fincan kahve tüketenlerin, tüketmeyenlere kıyasla daha uzun bir yaşam süresi ve daha düşük kardiyovasküler hastalık riskine sahip oldukları belirtiliyor.
Egzersiz veya spor öncesi bir bardak kahvenin performansı olumlu yönde etkilediğine dair çalışmalar olduğunu, kafeinin karaciğer yağlanmasına olumlu etkisi olabileceğini de hatırlatmak istiyorum. Geçtiğimiz aylarda yapılan bir çalışmada ise kahvenin bağırsaktaki inflamasyonu olumlu yönde etkileyebileceğini belirtirken, ülseratif kolit gibi bazı durumlarda ise semptomları artırabileceğini vurguluyor.
Hareketsizlik risklerine karşı
Masa başı çalışanlara da bir iyi haberim var. BMC Public Health’de, haziran ayında yayımlanan araştırma, kahvenin hareketsiz davranışla ilişkili riskleri azaltabileceğini bulmuş. Bu sonuç ise kahvenin içerisindeki polifenollerle ilişkilendiriliyor. Günde 6 saat ve üzeri oturanların kardiyovasküler hastalık riskinin yüzde 79 daha yüksek olduğu, düzenli kahve tüketenlerde ise bu oranın neredeyse yarı yarıya azaltılabileceği belirtiliyor. Elbette bunun aktif molalar vermenizi engellememesi, gün içerisinde küçük molaların önemi de vurgulanmış.
Kahve ve sağlık ile ilgili pek çok araştırma var, fakat son yıllarda sürdürülebilirlik ve kahve ilişkisine dair araştırmalar da giderek artıyor. Sürdürülebilirlik ve gezegeni beslemek hayatımızın her noktasında yerini almaya başladı. Hep söylediğim üzere hayatın her alanında sürdürülebilirliği önemsemek aslında geleceği düşünmek demek. Sürdürülebilir beslenme, gıdanın sürdürülebilirliği de önümüzdeki yıllarda da konuşulmaya devam edilecek. Ülkemizde ve dünyanın birçok bölgesinde gıda ve tarım üreticilerinin gelecek yıllarda daha fazla zorluklarla karşılaşacağını duyuyoruz. Bunlardan biri de hepimizin çok sevdiği kahve…
Bir fincan kahvenin bedeli
Sizce bir fincan kahve için ne kadar su tüketiliyor? Cevabınız yalnızca 1 fincan ise tekrar düşünün! Öyle ki durum gerçekte pek de iç açıcı değil, biz kahveseverleri zor günler bekliyor denilebilir. Bir fincan kahve için ortalama 140-160 litre su kullanıldığı tahmin ediliyor. Elbette bu oran kahvenin çeşidine, yetiştirildiği bölgeye, taşındığı yere göre değişiklik gösterebiliyor. Bu nedenle içtiğimiz her bir fincan kahveyi tüketirken hem bize hem gezegene olan etkisinin bilincinde olmak da kıymetli. Kahve türlerinin yüzde 60’ının iklim değişikliği nedeniyle yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Bu noktada ise pek çok çözüm önerileri var. Örneğin kahve çekirdeği olmayan kahveler günümüzde oldukça popüler.
Hindiba kahvesi
Hindiba kahvesi, kafeinsiz bir alternatif olarak tercih edilmeye başlandı. Hindiba kökünün kavrulmasıyla elde ediliyor; Avrupa’da pek çok noktada rastlamak mümkün. Fransa’da kahve kıtlığı döneminde kahve çekirdeği yerine geçebilecek bir alternatif arayışı sırasında ortaya çıktığı biliniyor. Sindirim sistemine ve kan şekeri dengesine destek lif inülini de içinde bulunduruyor. Bu yönüyle de sağlık etkisine dair çalışmaların arttığını belirtmek istiyorum. Veya hurma çekirdeğinden kafeinsiz kahve… Hurma çekirdeğinin öğütülmesiyle elde ediliyor, kafeinsiz kahve tüketmek isteyenler için farklı bir alternatif. Üstelik evde de denemek mümkün.
Nohut kahvesi
Gelelim köklerimize, geleneksel lezzetlerimize. Yokluğun içinde ortaya çıkmış nohut kahvesinden de bahsetmesem olmaz. Evet, doğru duydunuz. Kendisi Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan yoklukta ortaya çıkan ve bir süre önce coğrafi işaret alan nohut kahvesi, Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı Işıkeli köyünde sevilerek tüketiliyor. Bir beslenme uzmanı olarak bitkisel protein alımının hem insan hem de gezegen sağlığı için çok önemli olduğunu hep anlatıyorum. Baklagiller, bitki temelli yemekler, zeytinyağlılar zaten bizim geleneklerimizde var. Buna içtiğimiz kahveyi de eklemek mümkün… Nohutlar haşlanıyor, kurutmaya bırakılıyor, kuruyan nohutlar kavruluyor, ardından ise tıpkı kahve gibi bakır değirmende çekiliyor.
Nasıl içiyorsunuz?
Dikkat edilmesi gereken noktalardan biri ise kahveyi nasıl tükettiğiniz. Pek çok birey kahveyi krema veya şuruplu aromalara sahip tatlandırıcılarla birlikte tüketiyor. Bu durumun aldığınız sıvı kalorileri fark etmeden artırabileceğini unutmayın!
Kafeinseverler dikkat!
Her şeyde olduğu gibi fazla miktarda kafein tüketiminin tehlikeli olabileceğini de unutmamak gerekiyor. Çok fazla tüketilmesi uykusuzluk, gerginlik gibi sorunlar yaratabilir. Kendi bedeninizi dinlemek önemli. Kafein duyarlılığı kişiden kişiye göre değişebiliyor. Örneğin bazı insanlar 1 fincan kahveden fazlasını tüketemezken bazıları günde 4-5 fincan kahveye kadar tüketebiliyor. Bu noktada kendinizi en iyi tanıyan sizsiniz. Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) günlük kafein miktarını 400 miligram ile sınırlamanın güvenli olduğunu belirtiyor. Kahvenin faydaları hakkında yazmama rağmen, hâlâ kahvenin günde 3-4 fincanla sınırlandırılmasını öneriyorum.