Dünya, Esenboğa Havalimanı’ndan naklen yayınlanan “çok taraflı, milimetrik hesaplı” takas operasyonuna tanıklık etti. Güvenlik kaynakları 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana gerçekleşen en karmaşık ve kapsamlı takas operasyonun “güvenilirliği ve profesyonelliği” nedeniyle Türkiye’de gerçekleştiğini belirtti
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden yaklaşık altı ay sonra, 2022 Eylül’ünde Elysee Sarayı’nda Fransız büyükelçilere hitap ederken, Ukrayna’yı işgal etmesine rağmen ülkesinin Rusya ile diyaloğu tamamen kopartmak istemediğini belirterek, “Türkiye’nin dünyada Rusya ile görüşmeye devam eden tek güç olmasını kim ister?” demişti. Macron o gün sorduğu soruya yaklaşık 20 gün sonra ilk cevabını almıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile yürüttüğü diplomasi trafiği sonucu, asker esirlerin takası gerçekleştirildi. Rusya, Ukrayna’ya 108’i Azov taburlarından olmak üzere 215 kişiyi, Ukrayna da 55 Rus askerini yine Ankara’nın gözetiminde takas etmişti. 1 Ağustos 2024 öğleden sonra Ankara Esenboğa Havalimanı’nda Macron’un sorusuna ikinci yanıtı ABD, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç ve Belarus verdi. Dünya, perşembe günü Esenboğa Havalimanı’ndan naklen yayınlanan “çok taraflı, milimetrik hesaplı” takas operasyonuna tanıklık etti. ABD’den iki, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç ve Rusya’dan birer uçağın indiği Esenboğa’da, adı sayılan ülkelerden başta casusluk olmak üzere saldırı, suikast gibi suçlardan hüküm giymiş 24 kişi ve iki çocuk yer alıyordu.
Nasıl başladı, nasıl ilerledi?
ABD, Rusya ve Almanya’nın Türkiye’den yardım talebiyle başlayan süreç için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından, MİT devreye girdi. MİT üst düzey yetkilileri operasyon öncesinde taraflar ile sık sık bir araya geldi.
MİT Başkanı İbrahim Kalın da başta ABD ve Rus İstihbarat servislerinin başkanları olmak üzere, diğer servislerdeki muhatapları ile defalarca yüz yüze ve telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. Süreç sorunsuz ilerlemedi.
Zaman zaman tarafların takasa ilişkin çekince, anlaşmazlık ve talepleri oldu. Ancak bunların da MİT’in sunduğu çözümlerle aşıldığı kaydediliyor. Operasyon anında bile taraflar arasında anlaşmazlıklar oluştuğu ancak “soğukkanlı ve başarılı istihbarat diplomasisi ile yönetildiği” belirtiliyor.
1 Ağustos sabahının ilk saatlerinde MİT, takasın gerçekleştirileceği Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gerekli güvenlik önlemlerini aldı. Hayatın olağan akışını bozmayacak şekilde önce havalimanı operasyon için hazır hale getirildi.
Operasyon saat 16.05’te Slovenya’dan gelen ilk uçağın tekerinin piste değmesi ile başladı. Onu sırasıyla Norveç, Rusya, Almanya ve ABD’den gelen uçaklar izledi. Takas boyunca öncelik 26 kişinin güvenliği oldu. Operasyonun herhangi bir sebeple bozulmaması için sürecin tamamını MİT yönetti. Önce Rusya’nın teslim alacağı 10 kişi uçaklardan indirildi. Daha sonra Rusya tarafının teslim edeceği 16 kişinin nakli sağlandı. Uçaklardan MİT personellerinin gözetiminde alınan kişiler önce güvenli alanlara nakledildi.
MİT’in gözetiminde, tarafların “karşılıklı teyit” işlemleri yapıldı. Bir sonraki aşama, sağlık kontrolleri oldu. Süreç içerisinde talep edilen ihtiyaçlar da MİT tarafından karşılandı. 26 kişiler daha sonra nakledilecekleri uçaklara götürüldü. 10 kişi Moskova’ya dönecek Rus uçağına, üç kişi Washington’a dönecek ABD uçağına, 13 kişi de Almanya uçağına aktarıldı.
“Güvenilirlik ve profesyonellik”
Milliyet’e bilgi veren güvenlik kaynakları 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana gerçekleşen en karmaşık ve kapsamlı takas operasyonun “güvenilirliği ve profesyonelliği” nedeniyle Türkiye’de gerçekleştiğini belirtti. “Herkes Türkiye’ye güveniyor, bu onun en somut göstergesi” ifadesini kullanan kaynaklar, takasın sorunsuz gerçekleşmesi için üç aydan fazla süredir “ilmek ilmek işlenen” bir süreç yürütüldüğünün altını çizdi.
Operasyonun sorunsuz nihayetlenmesi kadar, dünyanın en büyük istihbarat teşkilatlarının eş zamanlı olarak bir araya getirilebilmesinin asıl başarı olduğu vurgulanıyor. Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının, başından bu yana başka ülkelere sıçrama riski olduğunu savundu. Kitle imha silahlarının kullanılması ihtimalini ve bunun sonuçlarını göz ardı etmeyen Türkiye, bu nedenle savaşın müzakere yoluyla barışçıl bir çözüme ulaşması gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda iki ülkenin de komşusu olması sorumluluğu ile farklı alanlarda ara buluculuk görevini her imkanda üstlenmeye çalıştı. Kırım’ın ilhakına ısrarla karşı çıkan az sayıda ülkeden biri olan Türkiye, Ukrayna’nın egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü destekledi. Birçok ülkenin tersine, Rusya ile farklı düşündüğü hatta Libya, Suriye gibi dosyalarda farklı taraflarda yer aldığı halde ilişkilerini de devam ettirdi. Yani bazı konularda aynı fikirde olunmasa da, bunların iş birliği yapılabilecek alanlara etki etmesine izin verilmedi. Diplomatik gözlemciler bu durum için “Ortaya çıkan diplomatik gri alanlar Türkiye’nin iki ülkeyle de belli bir güven ilişkisi içinde iletişim kurmasını mümkün kıldı. Karadeniz Girişimi bu anlayışın sonucudur. 2022 Eylül ayındaki esir değişimini de bu yapıcı yaklaşım mümkün kıldı” ifadesini kullanıyor.
Türkiye’nin Karadeniz’de sivil ticari gemiler için seyrüsefer güvenliğini sağlayacak düzenleme konusundaki çabaları da sürüyor.