Didem Özel Tümer

Didem Özel Tümer

didem.tumer@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu şubat ayındaki Ankara ziyaretindeki sohbetimizde, Kıbrıs sorunun çözümünde KKTC’nin yaklaşımını, “ortak zeminin Rum tarafının bir devlet, Türk tarafının bir toplum olarak kabul edildiği, ambargolar uygulanmaya, Türkiye Cumhuriyeti adada işgalci olarak görüldüğü sürece bulunamaz. Eşitsizlik temelinde yürütülen bir müzakere sürecinden, eşitlikle kalkmak mümkün değildir. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Kararlılığımız, dik duruşumuz devam edecek, bedeli ne olursa olsun” sözleriyle anlatmıştı. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, 15 Ekim salı günü NewYork’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin ev sahipliğinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Lideri Nikos Hristodulides ile gayriresmi akşam yemeğinde bir araya geleceğini duyunca bu sözleri hatırladım.

Haberin Devamı

Kıbrıs’ta zorla güzellik olmaz dönemi

Bu yemekten ne çıkabileceğine dair beklentileri yokladığımda, yemeğin gayri resmi olduğunun özellikle altının çizildiğini vurgulamalıyım. Ancak herhangi bir gündem olmasa da, sosyal ortamda karşılıklı görüş alış verişi olarak nitelendirilse de, Rum kesimi liderinin muhatabından duyacakları aşağı yukarı belli.

Türkiye ve KKTC, Kıbrıs konusunda bir süredir ısrarla aynı mesajı tekrarlıyor: Federasyona yönelik müzakereler 50 yıl boyunca defaatle denendi, çözüme ulaşılamadı. Dolayısıyla Türk tarafı bunu bir daha denemeyecek. Çözüm ya Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve iki devlet olduğu temelinde olacak ya da olmayacak. Diplomatik kaynaklar, KKTC Cumhurbaşkanı’nın bu yaklaşımı yemekte yeniden izah edeceğini belirtiyor.

Güneyin anketleri ne diyor?

Rum lider acaba Tatar’ın ortaya koyacağı iki devletli çözüm vizyonuna nasıl yaklaştıkları cevabını verirken geçtiğimiz aylarda söylediği, ‘1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kendileri dahil kimsenin benimseyemediği’ tespitini orada da tekrarlayacak mı? Çünkü bu ifade Ankara’da, Rum tarafının ortaklık devletinin kurulduğu dönemde dahi arzu edilmediğinin bir itirafı olarak değerlendirildi.

Diplomatik kaynaklar; GKRY’de yapılan anketlerden, Rum halkının büyük bölümünün Hristodulides’in Kıbrıs meselesini çözmek istediğini söylerken samimi olmadığını düşündüğü sonucunun çıktığını belirtiyor. Ayrıca anketler, Rumlar arasında üniter devlet isteyenlerin oranının yani güneyin Kıbrıs Türklerini bir şekilde asimile etmesini isteyenlerin oranının, federal çözüm isteyenlerin oranından daha fazla olduğunu da ortaya koyuyor. Kaynaklar buradan çıkan sonucun, Rum halkının da artık çoğunlukla federasyon temelli çözüm istemediği olduğunu kaydediyor.

Haberin Devamı

Rum tarafının Kıbrıs Türk halkı üzerindeki baskı ve izolasyonu artırarak sürdürmek yönündeki gayretinin dikkat çektiğini aktaran kaynaklar, “Sözde ‘müstakbel ortaklarını’ sindirmek için çaba sarfediyorlar. Bunun için uluslararası camia tarafından tanınmış olmanın ve AB üyeliğinin sunduğu olanakların tümünden faydalanılıyor. Hal böyle olunca da Kıbrıs Türk tarafının gerek Rumlara, gerek AB’ye güveni her geçen gün azalıyor. Bu onyıllardır böyle. Ortak yaşamın en temel unsuru olan karşılıklı güven olmadan nasıl federasyon tesis edilecek? Bizde bir söz vardır: Zorla güzellik olmaz” değerlendirmesini yapıyor.

Haberin Devamı

4+1 formatı için gereken

Türk tarafının göarüşmeden hiçbir zaman kaçmadığını ancak sadece görüşmek için görüşmenin de bir anlamı olmadığını belirten kaynaklara göre, artık yeni şeyler konuşmanın vakti geldi. Rumlar federasyon dışındaki bir çözüm modeli konuşmaya hazır hissettiklerinde, o zaman iki anavatan ve Ada’daki iki tarafın BM’nin himayesinde 4+1 formatında bir araya gelinebileceği ve Kıbrıs meselesini nasıl çözülebileceğinin de konuşulabileceği belirtiliyor. “Ancak federasyon üzerinde ısrar ettikleri sürece bir yere varamayız” ifadesi kullanılıyor.

Tam olarak bu yüzden Tatar’ın NewYork’taki yemeğe katılmayı, BM Genel Sekreteri’nin şahsına duyduğu saygıdan ötürü kabul ettiği tekraren vurgulanıyor. Gutteres’in davetinin yeni bir sayfa açılması için fırsat olduğununun da altı çiziliyor.