Hangi kabinenin kaybedecek zamanı olur ki, demeyin. Bazen öyle bir kabine çıkar ki ortaya, ‘sanki değişik bir şey deneniyor’ dersiniz. X Bakan, bakanlığı da bakanlığın uhdesindeki konuları da bugüne kadar keşfedilmemişçesine ele alır, fotoğraf üzerine fotoğraf çeker ve ortaya bir öncekinin de belki tam tersi bir yaklaşım ile yeni bir inşa süreci çıkar. Bunlar asıl yapılması gerekenler, geç bile kalınmış perspektifler olabilir. Ama bir zaman yönetimi sorunu kaçınılmaz olur. Üstelik bakanla birlikte eş zamanlı kadro değişimlerini buna dahil ettiğinizde, iş yapıp ortaya somut bir şeyler çıkarmaya zaman kalmaz. Cumartesi akşamı açıklanan kabinenin bence en öne çıkan özelliği bu bahsettiğim sorunu ortadan kaldırabilecek temel tercihi yansıtması. Cumhurbaşkanı Erdoğan ortaya çıkardığı kabine ile adeta, ‘size keşfedeceğiniz değil, bildiğiniz işleri verdim, kaybedecek zaman yok ona göre’ demiş oldu.
Ne demek istediğimi açayım... Yeni kabinedeki 3 isim zaten göreve geldikleri bakanlıkta bakan yardımcılarıydı; Alparslan Bayraktar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında, Fatih Kacır Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında, İbrahim Yumaklı da Tarım ve Orman Bakanlığında. Bunlara Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de eklenebilir. Çünkü o bakan yardımcılığı ihdas edilmeden önce o bakanlığın ‘kudretli’ müsteşarıydı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da beş yıldır aynı bakanlığın en az bakan yardımcılığı kadar önemli sayılan makamında, Karayollarında Genel Müdürdü.
ERDOĞAN’IN OLUŞTURDUĞU TEAMÜLLER
Keza Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, tıpkı öncülü Hulusi Akar gibi, Genelkurmay Başkanlığı’ndan bu göreve geçiş yaptı. Güler’e dair bir parantez açarsak, geçen yıl görev süresi istisnai olarak uzatıldığında, bakan koltuğuna oturacak sıradaki kişinin o olduğu konuşulmaya başlanmıştı. Ayrıca bu iki görevlendirme bize bu bakanlık için bir ‘teamülün’ başladığını düşündürüyor.
Bunun benzerine Cumhurbaşkanı Yardımcılığı makamında tanıklık ediyoruz. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti hükümetlerinde ekonomi yönetiminde görev almış bir isim. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cumhurbaşkanı yardımcılığı için ‘teknokrat kimlikleri’ öne çıkan isimleri tercih ettiği yönündeki tespiti pekiştiriyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan Fuat Oktay da öyleydi. Yılmaz, yıllarca Devlet Planlama Teşkilatında bürokrat olarak çalıştı, sonra Kalkınma Bakanı oldu. Son yaptığı görev yeri de, Meclis’in en uzmanlık gerektiren, teknik komisyonu olan Plan ve Bütçe’nin başkanlığıydı. Tüm dikkatin ekonomik kararlara döndüğü bir dönemde Külliye’de bu kez bir ekonomi teknokratı tercih edildi diyebiliriz.
KALDIĞI YERDEN DEVAM EDENLER
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek eski görevlerine bir aranın ardından dönenler, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise mevcut görevlerine devam eden isimler. Bu isimlerin hiçbiri milletvekilliğinden bakanlığa geçmedi. Son ana kadar kulislerde bir iki ismin istisna tutulabileceği konuşulsa da tıpkı milletvekilliği listelerinde uygulanan üç dönem kuralı gibi, Erdoğan ayrım yapmadı.
Kaldığı yerden devam edenlere Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı da dahil etmek mümkün. 13 yıldır yürüttüğü MİT Başkanlığı görevi sırasında zaten dış politika ile haşır neşirdi, en yakın mesaisini dışişleri ve savunma ekipleriyle yaptı. Kamuoyu Fidan’ın eskiden ses rengini, cümle vurgularını bilmiyordu, şimdi onu öğrenecek. Ya da öğrenecek mi? Kendisini uzatılan mikrofonlara açıklama yaparken hayal etmekte güçlük çekiyorum ne yalan söyleyeyim. Belki de gelmiş geçmiş en ketum ve gizemli dışişleri bakanı olacak.
BİR DE BAKANLIK PERFORMANSI GÖRÜLECEKLER
Kabinede 4 isim var ki, bunlara AK Parti’den ya da hükümetlerinden çok uzakta bulunmamış ama ‘bir de bakanlık performansları görülmesi gerekenler’ denilebilir. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un son görevi AK Parti Grup başkanvekilliğiydi ama ondan önce uzun süre TBMM Adalet Komisyonunda görev yaptı. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, MÜSİAD Başkanlığı yapmış, iş dünyasından gelen ama AK Parti’de MKYK üyeliği de yapmış bir isim. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise akademik kariyeri boyunca çalışma hayatında dezavantajlı kesimlerle ilgili teori ve politika çalışmış, Cumhurbaşkanlığı sosyal politikalar kurulunda da politika geliştirme süreçlerine katılmış. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise Şırnak, Ağrı, Tekirdağ, Gaziantep ve son olarak İstanbul Valiliği görevlerinde bulunmuş teşkilatının içinden bir isim.
Yine bu grupta olan ama özellikle en sona bıraktığım bakan ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş… Özdemir Göktaş siyasi kariyerine Belçika Parlamentosu’nda başlamış, kadınlarla ilgili uluslararası düzeyde çalışma yürütmüş, AK Parti Hükümeti döneminde büyükelçilik yapmış bir isim. Onu sona bırakma nedenim aslında AK Parti hükümetlerinde kadınlara verilen görev alanı sınırlılığına dair bir iki cümle kurmak adına.
Bugüne kadar AK Parti hükümetlerinde aynı anda bakanlık yapan kadın sayısı en fazla iki. Onların da biri hep Aile Bakanlığında oldu. Siyasette kendilerine dair bu kadar çok mesele konuşulan kadınların kabinedeki sayısı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu dönemde TBMM Grup yönetiminde yaptığını tekrar edeceğini ve sayıyı en az ikiye çıkaracağını düşünüyordum, yanıldım.