"Türkiye Başkanı’nın Irak ziyareti gelir geçer türden bir ziyaret olmayacak. İki ülke arasında ilk defa meseleleri ertelemek yerine bunlara ilişkin çözüm iradesi mevcut”... Sözlerin sahibi Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani. Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türkiye’den kalabalık bir heyeti ağırlayacak olan Sudani için, Türkiye-Irak ilişkilerinin dalgalı seyrini değiştiren isim demek yanlış olmaz. 2021’de Sudani’nin göreve gelmesiyle, ilişkiler büyük ölçüde istikrar kazandı. Diplomatik gözlemcilerin “hizmet odaklı yönetim anlayışına sahip bir isim” olarak nitelendirdiği Sudani, bu yönüyle Ankara’nın Bağdat ile geliştirmek istediği noktayı da temsil ediyor. Kalkınma Yolu konusundaki kararlılığı, Sudani’nin yaklaşımını en iyi anlatan örneklerden biri. O bu projeye Iraklıların geleceği olarak bakıyor. Irak’ın PKK’yı uzun bir süreden sonra ‘yasaklı örgüt’ olarak kabul etmiş olması da, bir başka örnek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yıl aranın ardından ilk kez Devlet Başkanı sıfatıyla gerçekleştireceği günübirlik ziyarette Erbil’e de gidecek. Burada, 2023 Ağustos’undan bu yana Türkiye’den Irak’a gerçekleştirilen tüm ziyaretlerde hassas bir dengenin gözetildiğini hatırlatmakta fayda var. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Ağustos 2023’teki yine Bağdat ve Erbil ayaklı ziyaretinde gerçekleştirdiği neredeyse bir düzine görüşmede, Irak’taki tüm kesim temsilcileri vardı. Haşdi Şabi Komisyonu Başkanı Falih el-Feyyad bile… MİT Başkanı İbrahim Kalın, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de benzer temaslarda bulundular. Diplomatik kaynaklar böylece, Türkiye’nin Irak’a yönelik siyasetinde farklı etnik, mezhepsel veya dini kesimler arasında ayrım gözetilmediğini, Irak’ın bir bütün olarak değerlendirildiğini, “Irak’ın demografik zenginliğine değer veriyoruz” sözüyle anlatıyor. Dolayısıyla, Irak’a yönelik iş birliği perspektifi, IKBY’yi de kapsıyor.
Her ne kadar terörle mücadeleye bağlı olarak güvenlik, askerî iş birliği, su ve Kalkınma Yolu son dönemin öne çıkan temaları olsa da bu ziyarette yaklaşık 30 kadar anlaşma imzalanacak. Bunlardan bazıları şöyle sıralanıyor:
■ Stratejik Çerçeve Metni. Bu metin ilişkilerin yol haritası olarak nitelendiriliyor.
■ Su alanında çerçeve iş birliği anlaşması. İki ülke aynı anda su kaynaklarını barajlar vasıtasıyla geliştirmeye başladığında, su sıkıntısı da olan ülkeler arasında sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Ancak Ilısu Barajı’nın doldurulması sürecindeki gibi diyalogla yönetilebilen örnekler de var. Irak’ta vahşi sulama yanında, 2014’te DAEŞ’in su kaynaklarına müdahalesiyle su yapılarının zarar görmesinin ve depremler nedeniyle İran-Irak’ın sınıra yakın barajların da etkilenmesinin ülkenin su sorununu arttırdığı vurgulanıyor.
■ Ekonomik Ticaret Ortak Komitesine ilişkin Çerçeve Anlaşma
■ Ürün Güvenliği Anlaşması
■ Kalkınma Yolu ve Taşımacılık Anlaşmaları. Ovaköy-Fişabur sınır kapısının açılmasına yönelik iradenin ortaya konulması bekleniyor.
■ Yatırımların karşılıklı teşvikine ilişkin anlaşma
■ Askeri eğitim ve iş birliği anlaşması
■ Sağlık, eğitim, turizm ve tarım alanlarına dönük anlaşmalar.
Enerji alanında bir süredir anlaşma imzalanması beklentisi var. 1977’den bu yana Irak’tan zaman zaman kesintiler olsa da petrol akışı gerçekleşiyordu. Türkiye, hattın sınırları içindeki 650 km’lik bölümünü hep çalışır halde tuttu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 6 Şubat depreminin tahribatı giderildikten sonra, 4 Ekim 2023’te hattın çalışmaya hazır olduğunu ilan etti. Türkiye, Irak ile tahkimdeki davasının petrol akışına engel olmaması gerektiğini savunuyor. Bakan Bayraktar geçtiğimiz hafta katıldığı televizyon yayınında, petrol akışındaki sıkıntıların Kuzey Irak yönetimiyle merkezi hükümet arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığını söyledi. Bayraktar, “Burada hem Kuzey Irak’la, hem Erbil’le, hem Bağdat arasında bize düşen bir rol varsa bunu yapmaya hazırız, her türlü akışı şeffaf bir şekilde ortaya koyacak şekilde” ifadesini kullandı. Bakalım ziyarette o konuda bir gelişme olacak mı?