Didem Özel Tümer

Didem Özel Tümer

didem.tumer@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kahire eski Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı, “Türkiye ve Mısır, egemen ve eşit iki ülke olarak birlikte hareket edebilirlerse Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’ya yön verebilecek etkiye sahiptirler“ dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan özellikle kritik zamanlarda, stratejik açılımlarla ilgili çok iyi perde arkası verir. 20 Kasım 2022 günü Katar’daki Dünya Futbol Şampiyonası açılış töreninde kendisini izleyen yaklaşık bir düzine gazeteciye rağmen Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ile kısa ve sembolik bir tokalaşmadan ibaret görünen temasın, gerçekte yaklaşık 45 dakikalık bir görüşmenin habercisi olduğunu, fotoğrafın yayınlanmasından tam bir hafta sonra, yine kendisi açıklayınca öğrendik. Hem de merakı bir kez daha kamçılayan “Çok farklı bazı şeyler daha aramızda konuştuk. Kendisi de bu görüşmeden çok mutlu olmuş” detay bilgisiyle…

Haberin Devamı

İki ülke arasında 9 yıl süren gerginliğin giderilmesi için bir süre önce başlayan çabalar çerçevesinde bakan yardımcıları düzeyinde başkentlerde iki görüşme gerçekleşti. Bu arada Ankara, ilişkileri onarma iradesinin bir tezahürü olarak Kahire’de görev süresi sona eren geçici maslahatgüzarının yerine, yine maslahatgüzar olarak, ama bu kez Büyükelçi sıfatını taşıyan bir diplomatı görevlendirdi. Türkiye’nin Libya ile hidrokarbon mutabakat muhtırası imzalamasının Mısır tarafında bir şüphe bulutu oluşturduğu ise Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’nin açıklamalarıyla ortaya çıktı.

İşte Erdoğan-Sisi fotoğrafı, o bulutu dağıtmakla kalmadı ardından sarf edilen sözler şimdiye kadarkinden daha hızlı mesafe kat edilebileceğine dair fikir verdi. Nitekim, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bakan yardımcıları arasındaki siyasi istişarelerin yakında tekrar gerçekleşebileceğini açıkladı. Türkiye-Mısır normalleşme çabasındaki yeni ivmelenme üzerine, 9 yıl önce, Mısır’ın ‘Persona Non - grata’ (istenmeyen adam) ilan ederek 29 Kasım 2013’e kadar ülkeyi terk etmesini istediği, Türkiye’nin o dönemdeki Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı’ya başvurdum.

‘Doğu Akdeniz’e yön verebilirler’

‘Onurlu gönderildi’

Haberin Devamı

Bugün emekli büyükelçi sıfatını taşıyan Botsalı’ya, hem aradan geçen süre zarfındaki gelişmelere ilişkin düşüncelerini, hem de ilişkilerin düzelmesinin neden gerekli ve önemli olduğunu sordum. Botsalı’nın değerlendirmelerinden, her ne kadar ‘istenmeyen adam ilan edilerek Mısır’dan ayrılmak zorunda bırakılmış olsa da, kişisel düzeyde Mısır’a karşı derin bir küskünlük veya kırgınlık taşımadığı izlenimini edindim. Botsalı, 2013’teki istenmeyen adam krizinin “olabildiğince kontrollü” yönetildiğini belirtti ve “Basın yayın organlarındaki olumsuz neşriyata rağmen iki ülke Büyükelçilerinin başkentlerden ‘kovulur gibi’ değil, ‘onurlu bir biçimde’ gönderilmeleri sağlanmıştır” dedi. Botsalı, Mısır liderliğinin ‘Persona Non-grata’ kararı karşılıklı olarak kamuoyuna ilan edildikten sonra, Kahire’de yüksek düzeyde gerçekleşen gayrı resmi bir kabulde ilişkilerin daha da kötüye gitmemesi için neler yapılabileceği konusunda zemin yoklandığını ve Kahire’den ayrılırken de Mısır makamlarınca kendisine istisnai protokol uygulandığını vurguladı. Botsalı, “Aynı şekilde Ankara’da da Mısır Büyükelçisinin Türkiye’den ülkesine suhuletle ve saygınlığını koruyarak dönmesine izin verilmiştir” dedi. Botsalı, Türkiye ve Mısır arasında sağlam dostluk ve işbirliği ilişkileri sürdürülmesinin, iki ülke açısından da “olmazsa olmaz” mahiyette “karşılıklı ve çok yönlü ihtiyaç” olduğu görüşünde.

Haberin Devamı

‘İki ülkenin de menfaatine’

Türkiye ve Mısır’ın, birbirlerini rakip veya hasım olarak algılamak yerine, ekonomik yönden birbirlerini tamamlayan bölgesel ortaklar olarak algılayarak yapıcı politikalar izlemelerinin her ikisinin de menfaatine olacağını belirten Botsalı şunları söyledi:

“21. Yüzyılın ilk çeyreğinde, gayrisafi milli hasılaları yan yana konulduğunda Türkiye ve Mısır’ın toplam ekonomik büyüklüğü bir trilyon dolara, nüfusları toplamı iki yüz milyona, yüzölçümleri toplamı da iki milyon kilometrekareye yaklaşmaktadır. Türkiye ve Mısır, egemen ve eşit iki ülke olarak birlikte hareket edebildikleri; aralarında ortaklıklar tesis edebildikleri nispette makroekonomik büyüklükler bakımından Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’ya yön verebilecek, küresel ekonomi içinde de etkili olmalarına imkân sağlayacak ekonomik ağırlığa ve jeopolitik etkiye sahiptirler.“

Botsalı, iki ülkenin gerginlikten önceki ilişki seviyesinin bazı çevrelerde “kaşları kaldırtacak kadar süratli ve sorunsuz geliştiğini” belirterek, şunları hatırlattı:

2010’lu yıllarda ticaret hacminin ilk aşamada on milyar dolara, Mısır’daki Türk yatırımlarının da beş milyar dolara yükseltilmesi hedeflenmişti.

Türk TIR’larının Mersin ve İskenderun limanlarından kalkan Ro-Ro’larla Mısır üzerinden üçüncü ülkelere mal sevk etmeye başlamıştı.

İki ülke arasındaki stratejik iş birliği 50’ye yakın anlaşma ile taçlanmıştı. İki ülke cumhurbaşkanları her vesileyle bir araya geliyordu.

Mısır üniversitelerinde Türk dili ve edebiyatı bölümleri hızla çoğalıyordu, İngilizce ve Fransızca’dan sonra
Türkçe en fazla ilgi gören, tercih edilen yabancı dildi.

Türkiye Mısır vatandaşlarına elektronik vize kolaylığı sağlamıştı. Türkiye’den Mısır’a doğrudan uçak seferlerinde fiili vize muafiyeti uygulanıyordu.

Mısır, THY’yi öncelikli ve imtiyazlı Star Alliance ortaklarından biri olarak kabul etmişti. THY Kahire, İskenderiye, Şarm- Al- Şeyh ve Hurghada’ya düzenli seferler düzenliyordu, Kahire’ye sefer sayısı günde 2’ye yükselmişti. Uçaklarda boş yer bulunamıyordu. Mısır Havayolları da her gün Türkiye’ye uçuyordu.

Türkiye tersanelerinde Mısır donanması için sahil devriye botları üretiliyor, amfibik, taarruz ve denizaltı filolarının modernizasyon ihtiyaçlarına ve projelerine ilgi duyuluyordu.

Kara kuvvetlerinin zırhlı araç ihtiyaçlarının bir kısmının Türkiye’den karşılanması fikrine sıcak bakılıyor, hatta Mısır Hava Kuvvetlerinin F-16 filolarının bakım ve modernizasyonun Türkiye’de yapılmasının mümkün olup olamayacağı değerlendiriliyordu.

Türk ve Mısır donanmalarının birlikte tatbikat yaptıkları dönemde Doğu Akdeniz görece daha güvenli ve istikrarlı bir alandı. İki donanmanın müşterek operasyonlarına “Dostluk Denizi Tatbikatı” deniyordu.

‘Gerginliğe rağmen imtiyazlar devam ettirildi’

Hüseyin Avni Botsalı 2013 yılında baş gösteren gerginliğe ve büyükelçiler krizine rağmen, Mısır hükümetinin ülkedeki Türk yatırımlarına zarar vermediğinin, Ro - Ro seferlerinin durdurulması haricinde, Türk yatırımlarına sağlanan teşvik ve imtiyazların devam ettirildiğinin de altını çizdi. Hatta, kısa süreli durgunluğun ardından, ticaret hacmi yeniden yükselişe geçerek eski seviyesine yaklaştığını kaydeden Botsalı, “Türk makamları da, Mısır’ın geleneksel ihraç ürünlerinin Türkiye pazarına artarak girmesine engel olmamışlardır” dedi.

Emekli Büyükelçi Botsalı, iki ülke iş birliğindeki diğer bir stratejik alanın da enerji olduğuna dikkat çekiyor. Botsalı şunları söyledi: “Doğu Akdeniz’de görece yeni keşfedilen ‘Leviathan’ olarak adlandırılan zengin doğalgaz rezervlerinin ekonomik olarak Avrupa pazarına ulaşabilmesi için en kısa ve uygun güzergâh Türkiye üzerinden sağlanacak olandır. Mısır hem kendi rezervleri hem de bölgesel konumu itibariyle bu sektörde uygulanmak istenen projeleri hızlandırabileceği gibi, bunları geciktirici ve zorlaştırıcı politikalar da uygulayabilecek ve Türkiye’yi dışlayan gruplaşmalarda yer alabilecek bir aktördür.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini izleyen dönemde ortaya çıkmakta olan yeni küresel stratejik panaroma, büyük olasılıkla Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılması ihtiyacına müstaceliyet kazandıracak, dolayısıyla Mısırla ilişkilerimizin seyri, Akdeniz havzasındaki projelerin akıbetini etkileyecektir. Mısır açısından doğru anlaşılması ve kabul edilmesi gereken husus, Türkiye’nin katılım ve katkısı olmadan bu projelerin en başta maliyet ve uygulama kolaylığı bakımlarından gerçekleştirilmesinin güçleşeceği, uygulanabilirliğinin muvazaalı ya da en azından aşırı pahalı ve gecikmeli hale gelebileceğidir. Yeni kurulacak boru ve nakil hat ve sistemlerinin güvenliği bakımından da Türkiye’nin paydaş olarak sağlayacağı katkı ve avantajların, Kahire dahil, taraflara doğru ve yeterli olarak anlatılması önem arz etmektedir.”

Botsalı sohbetimizin sonunda da iki ülke ilişkilerinin “bir an önce onarılıp geliştirilmesi isteniyorsa” yapılması gerekenin, “resmi makamlar düzeyinde stratejik sabır ve esneklikle sürdürülmekte olan karşılıklı güven artırıcı önlemler ve sessiz diplomasi girişimleri” yanında “özel sektör ve yatırımcılara da manevra alanı kazandırılması, yeni teşvik ve destek tedbirleriyle iki ülke ticaretinin gelişmesine ivme kazandırılması” olduğunu vurguladı.

HÜSEYİN AVNİ BOTSALI KİMDİR?

‘Doğu Akdeniz’e yön verebilirler’

1983 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Lizbon, Kabil, Tahran, Vaşington, Gümülcine, Musul, Kahire ve Paris’i ve yine Kabil’i içeren 38 yıllık diplomatik kariyerin sonunda 2020 yılında emekli oldu. Arap baharı sırasında Kahire’de Büyükelçiydi. Saraybosna Büyükelçiliğine tayin edildi, ama Mısır’daki gelişmeler nedeniyle Kahire görevi uzatıldı. Bosna Hersek’e bu nedenle gidemedi. Botsalı halen özel danışmanlık ve uluslararası barış platformlarında bilirkişilik hizmetlerini sürdürüyor.