Didem Özel Tümer

Didem Özel Tümer

didem.tumer@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, emekli amirallerin bildirisinin düşmanı sevindirmekten başka bir işe yaramadığını ifade ederek, “Bunlar okumuş, yazmış insanlar. Yaptıkları işin nereye varacağını bilmek zorundalar” dedi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 104 emekli amiralin imzaladığı bildiri için “Problemli durum”, “Haddini aşan bir bildiri” ifadelerini kullanarak, “Bu işe katılmayan 86 emekli amiral de var. Mekanizma nasıl oluştu onu anlamaya çalışıyoruz. Bunun arkasında ne var, başka şeyler olabilir, başkaları bundan örnek alabilir. Bunlar okumuş, yazmış insanlar, yaptıkları işin nereye varacağını bilmek zorundalar. Dolayısıyla bunun bedeli neyse ödeyecekler” dedi.

Haberin Devamı

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) imzalı açıklamaya işaret eden ve “Kelimeleri özenle seçtik” diyen Akar bildirinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) moral ve motivasyonunu bozmak anlamına geldiğini, düşmanı sevindirmekten başka işe yaramadığını söyledi.

Akar bir grup gazeteci ile Kara Havacılık Okulu’nda oluşturulan Model Üs Bölgesindeki “Yerli ve Milli Teknoloji ile Güçlenen Mehmetçik’in Yaşam Sergisi” alanını gezdi ve sorularını yanıtladı. Yöneltilen soruların ağırlığını 104 emekli amiralin imzaladığı bildiri oluştururken Akar, MSB tarafından pazar günü yayınlanan açıklamaya vurgu yaparak yanıt verdi. Akar şunları söyledi: “Bu açıklama için çalıştık, kelimeleri özenle seçtik. TSK Cumhuriyet tarihinin en yoğun dönemini yaşıyor. Operasyon da eğitim de dahil. Böyle bir durumda bu insanların moral ve motivasyonunu bozmak ne demektir, onun adını siz koyun. Bu düşmanı sevindirmekten başka neye yarar. Bunun ne manası var? Bu problemli bir durumdur. Çık televizyonlar serbest, orada konuş, gazeteye yaz, konferans ver. Bir kere Türkiye’nin imajını bozuyorlar. TSK, hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan kişi veya kişilerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz. Bizi karıştırmayın. Biz işimizde, gücümüzdeyiz” dedi.

Bedeli neyse ödeyecekler

Muvazzaf bağı

Emekli askerlerin muvazzaflarla irtibatı konusunda “Bunları savcılık inceliyor, istihbarat bakıyor, biz de bakıyoruz. Kim nerelere gitmiş, kimlerle görüşmüş bakılacak” ifadesini kullanan Akar sözlerini şöyle sürdürdü:

Haberin Devamı

“Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kullanıyorlar. Bunu görüyorsunuz değil mi? Bu arkadaşların Silahlı Kuvvetlerde bir görevi, sorumluluğu var mı? Yok. Dolayısıyla bunlar kendi içlerinde, kendi egoları doğrultusunda, ‘ben bilirim, ben ederim’ anlayışı içinde. Devletin Dışişleri, İçişleri, Milli Savunma bakanlıkları var, MİT var, Genelkurmay var, Kuvvet Komutanlıkları var, burada onlarca insan çeşitli konularda görev ve sorumluluklarının bilinci içinde kendi konularına çalışıyor. Üniversiteler var. Sorumlu ve görevli olan herkes her şeyi çalışıyor. 104 kişiyi bir şekilde manipüle ediyorsun, bir araya getiriyorsun. Haddini aşan bir bildiri bu. Neye hizmet ediyor? Moral motivasyon bozuyor, düşmanı sevindiriyor, birliği beraberliği bozuyor.

DIŞ BAĞLANTI SÖZKONUSU MU? Bu olayların üst üste gelmesi bir plan mı, program mı, tesadüf müdür… Bunlardan ziyade somut, mekanik olaylara bakacağız. Yetkisi, sorumluluğu, görevi olmadan bu insanlar bir araya gelmişler. Mekanizmanın nasıl olduğunu savcılık ortaya çıkaracak. İlk metni kim hazırladı, nasıl dağıttı belirlenecek. Bu işe katılmayan 86 emekli amiral de var. Onlar girmiyor bu işe. Mekanizma nasıl oluştu onu anlamaya çalışıyoruz. Bunun arkasında ne var, başka şeyler olabilir, başkaları bundan örnek alabilir. Bunlar okumuş, yazmış insanlar, yaptıkları işin nereye varacağını bilmek zorundalar. Dolayısıyla bunun bedeli neyse ödeyecekler.

Haberin Devamı

HARP OKULLARI YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK: 1975’te Harp Okulu yönetmeliği çıkıyor. 1979’da ve 2001’de de çıkıyor. Bunların hepsi birbirinden farklı. Bir öncekine bakarak, ‘…tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olması’. Giriş şartı bu. Bu kime hitap ediyor? Öğrenci alımındaki komisyonda görevli albaya. Bu yönergeye göre öğrenci al diyoruz. Biz ne yaptık? Tamamen, pratik, o albayın işini kolaylaştıracak olanı yaptık. Diyoruz, ‘….terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisaklı veya bunlarla irtibatlı olmak’. Bitmedi, ‘Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumlu sonuçlanmış olmak’. Yani MİT’te, Emniyet Genel Müdürlüğü istihbaratında aleyhinde bir şey olmayacak. Bundan daha somut, modern bir şey olabilir mi? Eski yönetmelikte söz edilen irtica, siyasi, yıkıcı, bölücü kavramları muğlak. Çünkü neyin siyasi, yıkıcı, bölücü olduğuna kim karar verecek? Mesele bu. Mahkeme kararı var mı? Var. MİT ne diyor, Emniyet ne diyor. ‘Hayır’ diyor. Tamam, benim işim bitti. Bu kadar modern, çağdaş, pratik bir çözüme yönelik bile aldılar başını gittiler.

SÖZMELİ SUBAY/ASTSUBAY YÖNERGESİ: 2010’da yayımlanan yönergeler yürürlükte. Atatürk’ün çıkarılması gibi bir şey söz konusu değil. Çünkü yeni bir yönerge yok. Birileri bir şey mi karıştırıyor, araştırılıyor. Bir kaşık suda fırtına çıkardılar. Bizim Atatürk hassasiyetimizi herkesin bilmesi lazım.

ABD’ye ‘gelin konuşalım’ diyoruz

ABD Savunma Bakanı Austin ile bir telefon görüşmemiz oldu. Diyalog ve diplomasi ile birçok sorunun çözülebileceğine inanıyoruz. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin yapıcı ve verimli hale gelmesi sadece iki ülke için değil, hem bölge hem dünya barışı için de katkı sağlayacaktır. ABD ile aramızda S-400 ve F-35’ten daha önemli olan sorun PKK/YPG ayrımı. Siz YPG’yi yani PKK’nın Suriye kuzeyindeki kolunu terörist kabul etmezseniz ciddi bir problem var demektir. (S-400-F35) Türkiye ve ABD’nin ülkelerimiz, NATO ve bölge için yapacağı bir sürü iş var. Gelin bunları bir S-400’e feda etmeyin, görüşelim, konuşalım diyoruz.

SURİYE’NİN KUZEYİ: Birileri oradaki huzuru, istikrarı, ateşkesi bozmak için elinden gelen gayreti gösteriyor. Suriye kuzeyi çok faktörlü ve çok aktörlü bir alan. Denklemi kurmanız çok zor. Onun için her an her şey olabilir. Bu nedenle her an herkes tetikte olacak. Ateşkesi ve istikrarı korumak için, kazanımların kaybedilmemesi için yapılması gerekenleri her seferinde anlatıyoruz. Suriye’nin kuzeyinde doğrudan Ruslarla konuşuyoruz. Saldırılardan duyulan rahatsızlığı belirtmek için 25 Mart’ta Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile görüştük. Bazı önlemlerin alınması konusunda mutabakata vardık. Saldırılara ilişkin elimizdeki bilgi ve belgeleri bir mektupla kendilerine ilettik. Ülkemizin güneyinden herhangi bir tehdidi kabul edemeyiz. Bugün bazılarının ümitlerinin yeşerdiğini, bazı girişimler içinde olduklarını görüyoruz. Muhataplarımıza açıkça söyledik, 84 milyon gerekirse ölür, şehit oluruz ama bir terör koridoruna asla müsaade etmeyiz. Suriye’de bir anayasa, seçim yapılması konuşuluyorsa bu, yaptığımız operasyonlar sayesinde oldu. Bunu da görmek, bilmek lazım. Eğer bu operasyonlarımız olmasaydı terör koridoru başka şeye dönüşür, mülteci sayısı daha da artar, rejim kim bilir kaç masum Suriyeli kardeşimizi daha katleder, bölgedeki radikalleşme artardı.

‘Yunanistan’ın tehdit dili bize sökmez’

Her şeye rağmen Yunanistan ile diyalog diyoruz. Ancak bizimle alay eder gibi, Yunan komşumuzun dünyada ve tarihte eşi benzeri olmayan uygulamaları var. Tehdit dilinin bizim için hiçbir kıymetiharbiyesi yok. Üçüncü taraflardan objektif, tarafsız olmalarını bekliyor, entelektüel namus diyoruz. Üçüncü taraflardan AB ortaklığı duygusu ile hareket etmemelerini, Yunanistan’ın bizimle arasındaki problemleri buradan çıkartıp Türkiye-AB, Türkiye-ABD haline dönüştürmelerine müsaade etmelerini istiyoruz. Yunan komşumuza da başkalarına güvenerek nara atmamalarını, kendi boy ve kilolarına uygun davranmalarını bekliyoruz. Yunanistan’ın ekonomik durumu malum. Dünyanın parasını silahlanmaya harcayarak en büyük zararı kendi halkına veriyor. Silahlanma yarışına girmeleri matematiksel olarak yanlış. 3-5 silah, uçakla bu denklem değişmez.

RUSYA-UKRAYNA İLİŞKİLERİ: Krize sebebiyet vermeden Rusya ve diğer Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerle dengeyi korumaya çalışıyoruz. Her problem çıktığında savaş, sıcak durum olmamalı. Diyalog ve barışçıl yöntemlerle sorunların çözülmesi lazım.

‘Operasyonlar artan bir şiddetle devam edecek’

Taarruzi bir anlayış ve artan bir şiddetle operasyonlarımız devam edecek. Ne zamana kadar? En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar. Bir aile buradan arabayla çıkacak, Diyarbakır’a, Şırnak’a, Hakkari’ye, Yüksekova’ya, Mardin’e gidecek. Orada dolaşacak, dağlarda yürüyüş yapacak ve bunun için ekstra bir güvenlik önlemi alınmayacak. İşte bu terörün bittiği anlamına gelir. Bizim için varılması gereken nokta bu. Dışarıdan bunların yolu kesildikçe, imkanları azaldıkça, doğal olarak içerideki etkileri de azalacak. 1 Ocak’tan itibaren 723 terörist Irak ve Suriye’nin kuzeyinde etkisiz hale getirildi.

FETÖ İLE MÜCADELE: Hiçbir hainin bu şanlı üniformayı taşımasına müsaade etmeyeceğiz