CHP dün Ankara’da seçim bildirgesi ve aday tanıtımını, 4 ay önceki “değişim” temalı kurultayını gerçekleştirdiği salonda yaptı. İki toplantı arasındaki farkı şöyle özetleyebilirim; “4 ayda nereden nereye?”. Kurultayda salonda tam bir mücadele vardı. Dünkü salonda ise heyecansızlık, coşkusuzluk, boşluklar, ne ararsanız. Saat 12’de başlayacağı duyurulan toplantı için salona 11.45 civarında girdiğimde tribünlerin çoğu boştu ve ilan edilen saatten yaklaşık 1 saat sonra başladığında o koltukların büyük kısmı hâlâ dolmamıştı. Örgütler belli ki iyi organize edilip, salonda temsiliyetleri sağlanamamış. Bunun nedeni küstürülmüşlük müdür yoksa organize edilmemişlik mi bilmem ama en azından Ankara ve çevre illerden boşlukların doldurulması akıl edilebilirdi. Bu bile yapılmamış. Toplantıya ilişkin diğer ayrıntıları haberimizde okuyacaksınız ama salonun o hali Özgür Özel’in geçen hafta aralarında Milliyet muhabiri Mehtap Gökdemir’in de olduğu bir grup gazeteciye yaptığı
KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu üç gün süreyle Türkiye’de çeşitli temaslarda bulundu. Onun Ankara temasları tam da BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs konusundaki yeni şahsi temsilcisi olarak atanan Maria Angela Holguin Cuellar’ın başkent ziyaretine denk geldi. Ertuğruloğlu hem Cuellar’dan ve uluslararası camiadan beklentilerini bir kez daha bir grup gazeteci ile sohbetinde değerlendirdi. Cuellar’ın 6 aylık bir süre için, 2017’de Crans Montana’da çöken müzakere sürecinin devamının mümkün olup olmadığı yönünde bir arayışın olduğunu dile getirerek, “Bu arayışın nedeni, Türk tarafının dik duruşunu yıpratmak, bizim güvenimizi sarsmak, bu oyunu görüyoruz, biliyoruz. Son anda uzatma ile gelmeyin. 6 ay sonunda kişisel temsilcinin yapacağı çok nettir. Ortak zemin var mı, yok mu? Olmadığı kesin, bu belli” dedi.
Ertuğruloğlu, 60 yıl boyunca benzerlerini gördükleri bir sürecin tekrarlanmaması gerektiğini vurguladı.
Ortak zeminin Rum tarafının bir devlet, Türk tarafının bir toplum olarak kabul edildiği,
Her seçim döneminde partiler enerjilerinin bir kısmını adaylık tartışmalarıyla tüketirler. İçe sinmemiş en az bir kaç yer hep vardır. Bazen adaysızlık, bazen öngörüsüzlük, bazen torpil, bazen çekişme, bazen strateji nedeniyle... Adaylaşma sürecinde kimi partide kıyamet kopar, kimisinde kol kırılır yen içinde kalır, ya da seçim sonrasına kalır da denilebilir. Bakarsınız seçime giderken savunulmak zorunda kalınan tercihler, seçimden sonra ‘biz biliyorduk aslında, söylemiştik, uyarmıştık da’ ya döner. Öyle veya böyle yapılan tercihin bir sonucu olur. Kazanılır ya da kazanılmaz. Bazen kazanıldığında aslında kaybetme süreci başlamıştır. Çünkü esasen kazanan, il, ilçe ya da belde için en doğru tercih olmamıştır.
Geçen hafta CHP’nin İzmir’deki aday tercihleri öne çıkan tartışma konularından biriydi. Üst üste anket yapıldığını, tercihlerin anketlere dayandığını söyleyenler de var, hiç anket görmediğinden bahsedenler de var. Anketlerin karşılığı her zaman alınıyor mu?
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan sık sık siyasetteki başarısı konusunda belediye başkanlığı dönemine ve kadınların katkısına atıf yapar. Erdoğan kapı kapı siyasetin vazgeçilmesi olarak kadınları görüyor. Çünkü kadınlar tüm kapıları rahatlıkla çalabildiği gibi, hanelerin içindeki ihtiyaçları, hassasiyetleri, beklentileri de partinin üst kademelerine taşıyabiliyor.
Yakında saha çalışmasına çıkacağını bildiğim AK Parti Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir ile bu seçime dönük çalışmalarını konuşmak üzere AK Parti Genel Merkezi’nde buluştuk. Bu yerel seçim için şimdiden ellerinde 8 haftalık bir temalı çalışma programının hazır olduğunu, Seçim Koordinasyon Merkezleri ile uyumlu bir şekilde bunu yürüteceklerini belirtti. Önemli gün ve haftalara göre her haftanın belirlenen teması ve onu kapsayan toplum kesimlerine dönük programlar yapılacağını belirten Keşir, “Her kesime dokunabilen yegane yapı olarak geçen senelerden daha da planlı bir organizasyon
Henüz değineceğim konuyla ilgili hiçbir anket, ölçüm görmedim. Lakin hissiyatım odur ki, bu seçimde sandığa gitmemeyi tercih edecek seçmen sayısı sanki azımsanmayacak ölçüde olacak. Özellikle de muhalif seçmen tarafında. Muhalefet partileri genel seçim öncesinde parti tabanlarına ve kararsız seçmene verdikleri yanlış mesajları katlayarak devam ettirdikleri için bunu öne sürüyorum. Zaten CHP’li isimler de bunu kamuoyuna açık bir şekilde söylemişti. Bu, bugüne dair bir gözlem sadece. Seçime doğru bir değişim olduğunu düşünürsem, onu da kayda geçiririm.
Her şeyden önce, muhalefet partilerinin seçim sonrası birbirlerine yaklaşımlarının seçmen nezdinde antipati oluşturduğunu, hayal kırıklığını daha da büyüttüğünü düşünüyorum. Bir kere hiçbirisi samimi özeleştiri vermiş değiller. Bunu daha önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultayda kaybetmesinin gerekçelerinden biri olarak da dile getirmiştim. Meral Akşener’in
AK Parti büyükşehir ve il belediye başkan adaylarının ardından önce İstanbul’un, dün de Ankara’nın ilçe belediye başkanlarını açıkladı. Bu süreçte bir yandan da Yeniden Refah Partisi (YRP) ile deyim yerindeyse bir dargın bir barışık ilerleyen bir görüşme süreci yürüttü. Bir süre önce AK Parti kanadından YRP’nin “yüksek beklentileri” olduğu izlenimi almıştım. Son noktada YRP’nin taleplerinde ısrarcı olduğu hatta AK Parti’nin özellikle büyükşehirlerde istediği desteği alabilmesi için gerekirse açıklamış olduğu bazı adaylarını geri çekmesini beklediği anlaşılıyor.
YRP’nin görüşmeleri yürüten ekibinde Genel Başkanvekili ve AR-GE Başkanı Prof. Dr. Doğan Aydal’ın AK Parti’nin İstanbul adayı Murat Kurum’a yönelik sözlerinin tepki çekmesinin ardından onun yerini İstanbul Milletvekili Doğan Bekin aldı. AK Parti heyetiyle pazartesi günü görüşmeyi gerçekleştiren isimlerden olan Bekin, Türkiye genelinde oy oranlarının yüzde
31 Mart 2024’de yerel seçimlerin yapılacağı 5 yıl öncesinden belliydi. Sorarsanız, hemen her parti, bir seçim biter bitmez ertesi gün öteki için çalışmaya başladığını söyler. Gel gelelim, Ocak ayının neredeyse sonundayız, hâlâ aday arayışı devam edenler, kararsızlıkları sürenler var. Doğru adayı bulamadığı için, tercihi de olmadığı halde, bulabildiğini dayatanlar var.
Bu noktada, MHP’yi dışarıda tutuyorum. 55. kuruluş yıldönümüne atıfla, 55’erli gruplar halinde adaylarını takır takır açıklıyor. Ama geride kalan pek çok partide bir bütünlükten yoksunluk, bir parçalılık hali söz konusu. Bir ilin belediye başkan adayı açıklanıyor, ortada ilçeler yok. Ya da bir ilin ilçelerinden bazıları açıklanıyor, bazıları beklemeye alınıyor. Genel merkezler istediği açıklamayı yapsın. Seçmenin düz mantığı “Demek ki ellerinde doğru aday yok, bu vakte kadar bu ile / ilçeye uygun isim arayışı olmamış” diye işliyor. Adaylığı açıklanan bazıları için “Ne alaka?” diye
Prof. Dr. Serhat Erkmen terörizm ve Ortadoğu üzerine çalışmalarıyla tanınan bir isim. Kaleme aldığı son dört makalenin başlığı bile, neden İran’ın Erbil’e yönelik saldırısıyla ilgili kendisinin görüşüne başvurduğum konusunda fikir verecektir. Erkmen’in “2024’te Suriye’yi ne bekliyor: Göç, çatışma, diplomasi”, “Suriye’nin kuzeydoğusunda ayrılıkçılığa yeni bir adım”, “Ortadoğu’da kusursuz fırtına Irak’ta patlar mı?”, “Irak’ta yaklaşan fırtına: Yerel seçimler ve Kerkük” adlı kapsamlı makaleleri Fikirturu internet sitesinde yayınlandı. Daha Erbil saldırısı olmadan önce yakında Ortadoğu’nun kusursuz fırtınasının Irak’ta patlayabileceği tespitini yaparken Erkmen, Irak’taki seçim sürecine dikkat çekiyor ve şöyle diyordu; “Seçimlere çok az zamanın kaldığı Irak’ta dört ana çatışma hattında rüzgârlar toplanıyor. ‘Kusursuz fırtına’ yakın gibi. Bu fırtına koparsa şu anda onu durdurabilecek bir