Suriye’de rejimin iki temel destekçisinden biri Rusya. Cuma günü haber sitelerine, Rusya’nın Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, Türkiye’nin Suriye’de olanlara kayıtsız kalamayacağına dair sözleri yansıdı. Bu ifade, 5. harekâta destek gibi durmuyor mu? Şöyle devam etmiş Lavrov; “ABD askerleri, hâlâ Fırat Nehri’nin doğu yakasının büyük bölümünü işgal ediyor. Orada sözde devlet kurmaya çalışıyorlar, bölünmeyi destekliyorlar ve bölgedeki Iraklı Kürtlerin bir kısmının duygularını kullanıyorlar. Bu şekilde Iraklı ve Suriyeli Kürtleri birleştiren yapıda sorunlara yol açıyorlar.” “Türkler, bizim için değil, ABD ve PKK/YPG için geliyorlar” der gibi.
Öyle mi acaba? 23 Nisan’da Suriye’ye giden Rus askeri uçaklarını yasaklayan da Türkiye ama. Öbür tarafta, Rusların, Ukrayna ile 24 Şubat’tan bu yana devam eden savaşına bağlı olarak Suriye’den milis topladığı, asker çektiği, bazı alanları boşalttığı iddiaları var. Türkiye güvenlik ve diplomasi kaynakları Mayıs başından bu yana, iddiaları tam teyit etmiyor. Temkinli ifadeler kullanıyor diyelim.
Ayrıca bir de, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya girme isteklerine Türkiye’nin karşı çıkış gerekçeleri PKK/YPG artı FETÖ iken, Rusya’nın da bu ülkelerin üye olmasını istemediğini de bilmeyen yokken harekât gündeme geldi. Lavrov sözleriyle Suriye’de Türkiye’nin harekâtına kapı açmıyor da ne yapıyor?
Erkmen üç ana etken sayıyor
Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serhat Erkmen’in, Fikir Turu internet sitesinde yayınlanan “Suriye’de olası operasyon: Bölgede yeni dengeler; ABD, Rusya, İran, PYD neyin peşinde?” başlıklı makalesini okuyanlar yukarıda sıralananlardan da fazla soruya cevap bulabilir. Erkmen makalesinde, önce 24 Şubat 2022’de başlayan Rusya Ukrayna Savaşı öncesinde Suriye’de nerede kalındığını hatırlatıyor. Sonra da savaş ile birlikte o tabloya eklenenleri, çıkanları..
Erkmen yaklaşan operasyon için üç ana etken sıralıyor:
“İlk kategori, Rusya’nın Suriye’deki imkan, kabiliyet ve faaliyetleri; ikinci kategori ABD, İran ve İsrail’in reaksiyonları; üçüncü kategori ise PKK / YPG’nin terör eylemleri”
Prof. Erkmen’in makalesi dışında, sorularıma verdiği cevaplardan notlarımı aktaracağım. Ama önce Ankara’da Erkmen’in tespitlerini teyit eden, resmi yetkililerden birkaç yorumu daha aktarmakta fayda var:
“Suriye’de savaşın yoğun olduğu dönemlerde Rusların asker sayısı
50-60 bine kadar çıkmıştı ama o sayıda asker zaten bir süredir yok.
Rusların Suriye’de son dönemde bir hareketliliği var ama bu sahayı boşaltıyorlar demek değil. Daha çok yer değişikliği gibi duruyor. Bazı yerler güçlendiriliyor olabilir.
Rusların çıktığı yerleri rejim ve destekçileri dolduruyor.
Rus İran gizli rekabeti bir süredir ‘bariz’ hale geldi. Ülke dışına çok çıkmayan Esad’ın Ukrayna savaşı başladıktan sonra İran’a gidişi ve sonra da iki ülke arasındaki ticari heyet trafiğindeki artış dikkat çekiyor.
Hem ABD ile (17 Ekim 2019 / Ankara) hem de Rusya ile (22 Ekim 2019 / Soçi) varılan mutabakatlardaki taahhütlerin hepsi yerine gelmedi. Bu her platformda ve düzeyde sürekli tekrar ediliyor.
Türkiye’ye ve Suriye’deki sivillere saldırılar durmadığı gibi bilakis PKK / YPG saldırılarında artış var. Saldırılardaki amaç sadece Türkiye’ye rahatsızlık vermek değil, aynı zamanda Suriyeli sığınmacıların güvenli bölgelere dönüşünü korkutarak engellemek.
Dönelim, Erkmen ile sohbetimden notlara. Erkmen’e daha önceki
4 harekâtı göz önünde bulundurarak 5. Operasyonun öne çıkan unsurlarının neler olabileceğine dair fikrini sordum. Nisan ayı ortasında Suriye’ye giden ve sahadan yeni gözlemlerle dönen Erkmen özetle şunları sıraladı:
Askeri operasyonlar bir hedefe ulaşmanın araçlarıdır. Burada birden çok hedef var.
Kısa vadeli hedefler açısından, diğer harekâtlara oranla daha dar bir alanda gerçekleşebilir.
Daha dar, fakat derinlik olarak daha derin bir bölge tanımlanabilir.
Kolay, çabuk ama olduğu zaman da daha sert bir operasyon olabilir.
Kendi içinde kademelenerek gidebilecek bir operasyondan söz edilebilir.
Sonuca ulaştıktan sonra, yeni dengeleri belirleyecek bir operasyon olacaktır.
Heyet trafiği sürüyor
Bu arada Türkiye harekât için bir yandan askeri hazırlığını sürdürürken, öte yandan da son iki haftada dikkat çeken bir heyet trafiğinin işlediği belirtiliyor. Kamuoyuna henüz resmen duyurulmayan, bazı askeri / diplomatik temasların olduğundan söz ediliyor.
Bunlara ek olarak, takvimlere çok önceden işlenmiş planlı görüşmelerin de tam bu sıralarda olduğunu hatırlamakta fayda var. Biri 28 Mayıs’ta Cenevre’de başlayan ve 3 Haziran’a kadar sürmesi planlanan Suriye Anayasa Komitesi’nin 8.tur görüşmeleri. İkincisi de; Kazakistan’ın ev sahipliği yapacağı 14 15 Haziran tarihli, 18. Astana görüşmeleri.
Bakalım oralardan neler yansıyacak...