Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Ukrayna ve Almanya arasındaki kriz, Nisan ayı ortasında patlamıştı. Polonya ve Baltık ülkeleri liderlerinin Kiev’e yapacağı ziyarete, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’ın da dahil olması gündeme gelmiş ancak daha sonra Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Steinmeier’ı Kiev’de ağırlamak istemediği ortaya çıkmıştı. Polonya ve Baltık ülkelerinin liderleri, bu yüzden Steinmeier olmadan Kiev’e gitmek durumunda kalmıştı.

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, bu gerilimin aşılması amacıyla hafta içinde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenksi ile telefonda konuştu. Zelenski hem Steinmeier’ı hem de Almanya Başbakanı Olaf Scholz’u, “Rusya’nın 2. Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı kazandığı zaferin” yıldönümü olan 9 Mayıs’ta Kiev’e davet etti. Bu telefon görüşmesiyle kriz aşılmış gibi görünürken, Almanya’dan “Geçmişteki pürüzler giderildi” açıklaması bile yapılmıştı. Ancak Kiev ziyareti yine de gerçekleşmeyecek gibi görünüyor. Zira iki ismin de yakın programında Ukrayna ziyareti yok.

Haberin Devamı

Ukrayna’nın alerjisi

Zelenski’nin 9 Mayıs hamlesinin ayrıntılarına geçmeden, Ukraynalı yetkililerin Steinmeier’a neden mesafeli durduğunu kısaca anlatalım. Ukraynalı yetkililerin Alman Cumhurbaşkanı’yla ilgili pek iyi hatıraları yok. Steinmeier, 2008’deki Dışişleri Bakanlığı döneminde, Almanya’nın Fransa ile birlikte Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşı kullandığı oyun mimarlarından biri olarak biliniyor. Steinmeier Ukraynalıların zihninde hala bu sürecin önünü kesen isim olarak duruyor. Ayrıca Rus gazını Almanya’ya taşıyacak Kuzey Akım 2 projesinin hararetli bir savunucusu olması da işin bir diğer boyutu. Steinmeier o tarihlerden bu yana Eski Şansölyeler Gerhard Schröder ve Angela Merkel’le birlikte Almanya’nın Rusya’ya bağımlılığının müsebbibi olarak görülüyor. Kiev yönetimi, hafızalardaki bu bilgilerle Alman Cumhurbaşkanı’na mesafeli duruyor. Hal böyle olunca, “istenmeyen” bir Cumhurbaşkanı olarak Steinmeier’ın sadece bir telefon görüşmesi sonrası hemen Ukrayna’ya gitmesi de zaten beklenmiyordu. Bu geçmiş bagaja rağmen, Almanya’nın Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonraki süreçte Kiev yönetimine verdiği silah ve güçlü siyasi bir destek olduğu da bir gerçek. Bu sebeple taraflar “Nisan krizi”ni aşmanın yollarını arıyor.

Haberin Devamı

Davet tarihi çok manidar

Bu arayış içinde Ukrayna liderinin, iki Alman yöneticisini Kiev’e davet ettiği tarih de biraz netameli oldu. Davet tarihi olan 9 Mayıs, Rusya’nın “Zafer Günü” olarak kutladığı bir gün. Hem de Rus birliklerinin İkinci Dünya Savaşı’nda Nazileri yenip Berlin’e girdikleri tarih.

Zelenski’nin Alman yöneticileri 9 Mayıs günü Kiev’e çağırmasının “Ukrayna ile Rusya arasında bir tercihe zorlamak” gibi bir anlamı da var. Hatta kimi analizcilere göre, bu, “Gelmeyin!” demenin bir başka yolu. Çünkü böylesine sembolik değeri yüksek bir tarihte Alman Cumhurbaşkanı ya da Başbakanı’nın Kiev’e gitmesi hem çok büyük bir siyasi mesaj anlamı taşıyor hem de Rusya ilişkilerini daha fazla sıkıntıya sokma ihtimalini barındırıyor. Başbakan Scholz da bu ziyarete dair bir çıkmaz içinde.

Haberin Devamı

“Sadece bir hafta önce “Alman Cumhurbaşkanı’nı ağırlamama kararı Kiev’e seyahatimin önünde duruyor” diyen Scholz’un, Steinmeier ziyareti netleşmeden bir karar alabilmesi de ne uygun ne mümkün görünüyor. Zira Alman Şansölyesi Olaf Scholz, 9 Mayıs’ta yeniden Fransa Cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron’u Berlin’de ağırlayacak. Böylesine karmaşık bir ortamda öyle görünüyor ki, Almanya’dan Ukrayna’ya yapılacak ziyaret ancak Meclis Başkanı ve Dışişleri Bakanı düzeyinde olabilecek.

Almanya protokolünün iki numarası Meclis Başkanı Barbel Bas Pazar günü Ukrayna’da olacak. Yeşiller Partisi’nden Dışişleri Bakanı olan Annelena Baerbock da yakın süreçte Kiev’e gidecek.

Zelenskiy’nin ‘9 Mayıs’ hamlesi

Putin’in kara kutusu: Patruşev

Geçtiğimiz günlerde ABD ve İngiliz basını, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kanser ameliyatı olacağını, Rus liderin sorumluluklarını ameliyat sürecinde yakın ekibinden, Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Nikolay Patruşev’e devredeceğini iddia etti. Kremlin, bu iddiayı net şekilde yalanlasa da, Rus Telegram kanalı “General SVR”nin ortaya attığı bu bilgi sonrası gözler Patruşev ve kimliğine çevrildi. Peki, kim bu Patruşev?

Patruşev, Rusya Federasyonu’nun en kritik isimlerinden. Ülkenin kara kutusu olarak biliniyor. 1974 yılında KGB’ye girdi, çeşitli görevler üstlendikten sonra 1999-2008 yılları arasında Federal Güvenlik Servisi (FSB)’nin başkanlığını yaptı. Onu farklı kılan en önemli özelliğiyse, Vladimir Putin ile halef-selef olması... 1999’da eski devlet başkanı Boris Yeltsin, Patruşev’i Putin’in yerine FSB Başkanı olarak atamıştı. 2008 yılına kadar Rus istihbaratının bir numarası olarak görev yapan Patruşev, ardından da Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği’ne atandı. Doğrudan Vladimir Putin’e bağlı çalışan, Rusya’daki askeri ve güvenlik konularının bir numaralı sorumlusu 70 yaşındaki Patruşev, ABD ile irtibatlı güvenlik konularında bir numaralı yetkili konumunda.

Patruşev, 2014’te Kırım’ın ilhakında Vladimir Putin’in danışman kadrosundaydı. Ukrayna işgalinin de hararetli bir savunucusu olan Patrushev, ayrıca Rusya’da “devletin devamını sorgusuz sualsiz savunan ve ‘Kremlin Klanları’ olarak bilinen Slovikler’in en önemli isimlerinden biri.

Zelenskiy’nin ‘9 Mayıs’ hamlesi