Dünya buğday ticareti, Ukrayna savaşıyla birlikte krize girdi. Fiyatlar son 6 ayda yüzde 60 arttı. İki ülke, Rusya ve Ukrayna savaş öncesinde dünya buğday ticaretinin yüzde 35’ini tek başlarına yapıyordu. Ukrayna buğdayı ülke içinde demir ve kara yoluyla güney limanlarına ulaştırılıyor, oradan da denizden Afrika ve Ortadoğu’ya gidiyordu. Avrupa’ya ise ağırlıklı olarak Belarus ve Polonya üzerinden taşınıyordu. Savaşla birlikte Ukrayna’nın ticaret kapasitesi, Rusya’nın ülkenin güney ve güneydoğusundaki limanların kontrolünü ele geçirmesiyle kısıtlandı. Buğday, ülke içinde sıkışınca özellikle Afrika ile Ortadoğu ülkeleri büyük krize girdi. Birlemiş Milletler öncülüğünde, bu krizden çıkış aranıyor.
Örgüt bir süredir Rusya, Ukrayna, Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği ile ayrı ayrı yakın temasta. Görüşmeler sessiz ve derinden sürüyor. BM alternatif planlar hazırladı ve görüşmelerdeki taleplere göre bunları sürekli güncelliyor. Birlemiş Milletler’in uzun süredir taraflar arasında mekik dokuyan ismiyse Rebeca Grynspan Mayufis... 2021’den bu yana BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) Genel Sekreteri olan Grynspan, geçtiğimiz hafta Rusya Başbakan Yardımcısı Andrei Belousov ile görüştü, ardından da Washington’a gitti. ABD’nin de bu sürece şirketler üzerinden katkı verebilmesi önemli. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield’ın “ABD’li şirketlere ‘rahatlatıcı mektup’ göndermeye hazırlanıyoruz” açıklaması da bundan... Zira Rus tahılına ABD yaptırımı söz konusu değil ama Washington yönetimi, bu ticareti farklı ülkelerle yapan ABD şirketlerinin çekincelerini giderme çabasında.
Taraflar garanti istiyor
BM’nin yürüttüğü müzakerelerde anlaşma olursa ortaya bir “paket” çıkacak. Ancak bu pakete “Evet” demek için Rusya’nın ilk şartı kendisine uygulanan yaptırımların hafifletilmesi. Ayrıca boş dönen gemilerin içinde Batı’dan Ukrayna’ya silah ya da mühimmat gönderilmeyeceğinin garantisini almak istiyor. Ukrayna’nın talebiyse Rusya’nın Odesa ve Yuzni limanlarının olduğu bölgede denize döşediğini iddia ettiği mayınları temizlemesi, o limanlardan çıkacak gemilerin güvenliği için garanti vermesi. Bu noktada işin ticari boyutu devreye giriyor ki, bu güvenlik sağlanmadan ve ticari gemiler sigorta sorunlarını çözmeden, taraflar uzlaşsa bile harekete geçilemeyecek.
Güzergaha gelince... Afrika ve Ortadoğu için düşünülen en önemli yol Odesa Limanı-İstanbul Boğazı üzerinden Akdeniz’e açılma gibi görünüyor. Avrupa içinse yine Odesa Limanı-İstanbul ya da Belarus-Polonya ya da Romanya güzergahı gündeme gelebilir. Ancak bu noktada Rus Lider Vladimir Putin’in ilk tercihi, her şekilde tahılın Belarus üzerinden Baltık ülkelerinin limanlarına sevk edilmesi. Putin, bunun daha ucuz ve kolay olduğu görüşünde ama asıl hesabının bu krizde hem Rusya hem de Belarus üzerindeki yaptırımları hafifletmek olduğu da düşünülmeli. Ayrıca Rusya’yı makul ve tüm tarafların üzerinde uzlaşacağı bir ya da birkaç güzergaha ikna etmek için Türkiye’nin çabası da önemli olacak. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Türkiye ziyareti bu yüzden önemli.
Dünya buğday üretimi
(BM verileri/milyon ton)
Toplam üretim: 760
Çin: 134
Hindistan: 107,5
Rusya: 85,8
ABD : 49
Kanada: 35,1
Fransa: 30,1
Pakistan: 25,2
Ukrayna: 24,9
Almanya: 22,1
Türkiye: 20,5
Dünya buğday ihracatı:
(BM verileri/milyon ton)
Rusya: 37
ABD: 26
Kanada: 26,1
Fransa: 19,7
Ukrayna: 18
Buğdaya en çok ihtiyaç duyan ülkeler:
(Statista verileri)
Somali: Yüzde 100
Benin: Yüzde 100
Laos: Yüzde 94
Mısır: Yüzde 82
Sudan: Yüzde 75
Buğdayının yüzde 90’ından fazlasını Rusya’dan alanlar:
Moğolistan
Ermenistan
Gürcistan
Benin
Azerbaycan
Buğdayının yüzde 90’ından fazlasını Ukrayna’dan alanlar:
Somali
Moldova
‘Taliban daha iyisini yapabilir’
Bu hafta Pakistan’ın yeni Başbakanı Şahbaz Şerif Ankara’daydı. İmran Han devrildikten sonra Başbakanlık koltuğuna oturan Şerif’in ilk Türkiye ziyareti sırasında heyetinde yer alan isimlerden biri de Dışişleri Bakanı Bilavel Butto Zerdari’ydi. Pakistan’ın en genç Dışişleri Bakanı unvanına sahip 32 yaşındaki Bilavel Butto Zerdari, eski cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari ve Başbakanı Benazir Butto’nun oğlu.
Zerdari ile Pakistan’ın komşusu Afganistan’da artan terör riskini, mülteci sorununu ve Taliban yönetiminin 10 ayını konuştum. Zira Afganistan’da olan her şey doğrudan Pakistan’ı etkiliyor. Pakistan Dışişleri Bakanı, Afgan ekonomisinin büyük çöküntüyle karşı karşıya olduğunun altını çizdi, “İnsani yardımlar ulaştırılmazsa ve bu ekonomik kriz çözülmezse, terör sorunu da mülteci sorunu da çözülmez” mesajı verdi. Ekonomik krizin çözümlenmesi için Taliban yönetimine destek olunması gerektiğini söyledi ama Taliban yönetimine de “Daha iyisini yapabilirsiniz” diye seslendi.
Zerdari, “Halkın yüzde 95’inin yoksulluk sınırının altına düşme tehlikesini görüyoruz... Kadınların haklarının korunmasını, eğitime ulaşabilmelerini, ekonomik hayatta yer aldıklarını görmek istiyoruz. Bunlar Taliban’ın kendi halkına sorumluluğu. Taliban Afgan halkına verdiği sözleri tutmalı ki, sorumlu bir yönetim olarak dünya sahnesindeki yerlerini alabilsinler” dedi.
9 milyar dondurulmuş rezerv
Bilavel Butto, “Taliban’ın terör örgütleriyle mücadeleyi etkin şekilde gerçekleştirmesi gerekiyor. Şu ana kadar bunu görebilmiş değiliz. İnsani ve ekonomik krizi çözemezsek, terör örgütlerinin -DAEŞ ya da başkası olur- besleneceği ortamlar ortaya çıkar” dedi ve şu soruyu sordu:
“Ekonomik çöküşü önlemek için Taliban yönetiminin kendi başına yapabileceği bir şey yok. Afgan halkının kaynakları uluslararası toplum tarafından dondurulmuş durumda. Paranıza ulaşamazken ekonomik çöküşten nasıl çıkacaksınız?”
Ağustos ayında Taliban yönetimi ülkede kontrolü ele geçirince, ABD yönetimi, Afganistan Merkez Bankası’nın New York Federal Rezerv Bankası’nda bulunan yaklaşık 7 milyar dolarını dondurdu. Avrupalı ülkeler de yaklaşık iki milyar dolarlık Afgan rezervine erişimi engelledi. Batılı ülkeler bu adımının sebebini, “Bu hesaba erişecek yetkililerin meşruiyet sorunu” olarak açıkladı. Özetle uluslararası toplum tarafından ‘tanınmayan’ Taliban yönetiminin bu rezerve ulaşma imkânı 10 aydır yok.
ABD Başkanı Joe Biden Şubat ayında bu rezervin 3.5 milyar dolarını insani yardımlar için fon olarak, diğer yarısını da 11 Eylül saldırılarının kurbanlarının ailelerine ayırdığını açıkladı. Bir başka deyişle yarısından fazlasına el koydu. Ancak Afganistan’a gönderilecek fonun hangi kanaldan hangi şartlarla serbest bırakılacağı belirsiz. Bu yüzden Pakistan Dışişleri Bakanı uluslararası topluma çağrı yaptı ve “Taliban ile ilgili düşüncemiz ne olursa olsun dondurulmuş fonlar ve likidite sorununun çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.