Dünya yeni tip koronavirüse karşı aşı bulmaya çalışıyor. Bu hafta, yarıştaki iki iddialı denemenin durdurulduğu açıklandı. Biri ABD’li Johnson&Johnson şirketinin, diğeriyse Eli Lily ilaç firmasının çalışmasıydı. Johnson&Johnson “Deneklerden birinde açıklanamayan bir hastalık görülmesi” gerekçesiyle çalışmalarını askıya aldı. Eli Lily ise yan etkilere ilişkin ayrıntı paylaşmadı, “Potansiyel güvenlik endişesi” dedi. Daha önce İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nin yürüttüğü çalışma da, bir denekte görülen yan etki sebebiyle durdurulmuş, daha sonra yeniden başlatılmıştı. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına göre son aşamada yani Faz-3’te olan dünyada 10 aşı çalışması var. İngiltere ve ABD’deki çalışmaların sekteye uğramasının ardından gözler Almanya’daki çalışmaya çevrildi.
‘Üçüncü fazda olumsuzluk yok’
Alman Biontech firmasının aşı çalışmasına onay veren, Almanya’nın en yetkili kurumu Paul-Ehrlich Enstitüsü’ydü. Enstitü Başkanı Profesör Klaus Cichutek ile konuştum. Cichutek, Faz-3 sonuçları beklenirken son bilgileri paylaştı:
“Şu anda epey olumlu bir yerdeyiz. Aşı 10 binden fazla vaka üzerinde deneniyor. Bu çok büyük bir rakam. Deneme yapılan vaka sayılarının bu kadar yüksek olması, aşının güvenilirliği ve etkinliği konusunda da bizi bir noktaya taşıyor. Şu aşamada Faz-3 sonuçlarını bilmiyoruz. Dolayısıyla şu anda söylenen her şey spekülasyondur ya da iyimser bir tahmindir. Ama bizim çalışmalarımızda üçüncü fazda etkinlik ve güvenililirliği zedeleyecek bir durum söz konusu olmadı. Bu çalışmalarda, bağışıklığa dönük etkisi konusunda da önemli veriler paylaşıldı ve bu veriler oldukça iyi gözüküyor.”
‘Virüs bir süre daha bizimle’
Cichutek’e cevabını duymaktan pek mutlu olmayacağımız gerçeği de sordum... “Virüsten ne zaman kurtulacağız?”
Alman Profesör, “Şu anda salgının seviyesinin düştüğüne dair gösterge yok. Bu virüs bir süre daha bizimle birlikte olacak” diyor. Bilim adamlarının hedefi aşı sayesinde virüsün bulaşma etkisini azaltmak ve salgının şiddetini düşürmek. O vakte kadar bize düşense kurallara uymak, maske takmak, mesafe kuralına uymak ve hijyene dikkat etmek.
Aşı için süreç nasıl işleyecek?
1- Faz-3’te sorun çıkmazsa sonuçlar Avrupa İlaç Ajansı’na iletilecek,
2- Avrupa İlaç Ajansı sonuçları değerlendirecek (Birkaç ay sürebilir),
3- Ajans üretim için lisans önerisi yapacak (En erken 2021 başında bekleniyor),
4- Nihai kararı Avrupa Birliği Komisyonu verecek,
5- Üretim başlayacak,
6- Her kişi için 2 doz ve ülke nüfuslarının yüzde 60’ı için üretim yapılacak,
7- Dağıtım sürecine geçilecek,
8- Hedef ilk etapta 60 yaş üstü ve kronik hastaların aşılanması...
Maskesiz Kraliçe (Virüs Kraliyete bulaşmıyor mu?)
Bilinen kronik bir rahatsızlığı yok ama 94 yaşında... Dünyada sağlığına en dikkat edilen isimlerden biri olsa da, mevzu bahis koronavirüs olunca, yaş itibariyle risk grubuna giriyor. Buna rağmen Birleşik Krallık Kraliçesi II. Elizabeth, hafta içi katıldığı bir programda maske takmadı. Aslında salgının başından itibaren kendini korumuştu. Mart ayında Londra’nın merkezinde Buckingham Sarayı’ndan çıkmış, Londra’ya bir saat uzaklıkta, daha sakin bir noktada olan Windsor Sarayı’na geçmiş ve o tarihten bu yana da Saray’dan sadece bir kez özel bir program için çıkmıştı. 7 ayın ardından ilk resmi programında virüsle mücadeledeki en önemli tedbiri yok sayması ve maske takmaması hem eleştirildi hem de akıllara bir soruyu getirdi: “Kraliçe neden maske takmadı?”
Saraydan açıklama geldi
Kraliçe’nin Porton Down Askeri Araştırma Merkezi’ndeki programa maskesiz katılmasıyla ilgili tartışmalar başlayınca, İngiliz basını, “Neden?” sorusunun cevabını aradı. Buckhingham Sarayı yetkilileri de, şu bilgileri paylaştı:
Kraliçe ile yakın temasa girecek 48 kişi teste tabi tutuldu,
Sosyal mesafe kuralı titizlikle uygulandı,
Güvenliği sağlamak için belirli bölgeler çitle çevrildi,
Personel küçük gruplara ayrıldı,
Bir kişi, Kraliçe’yi personelle buluşması için yönlendirdi,
Kraliçe’nin doktorları laboratuvarın uzmanlarından ziyaret öncesi tıbbi tavsiye aldı,
Fikir alışverişi sonrası önlemlerle birlikte, Kraliçe’nin maske takmaması kararlaştırıldı,
Tüm bu önlemlere rağmen, rol model olarak kabul edilen Kraliçe’nin maske kuralına uymaması eleştirildi.
Ermenistan saldırısı sonrası Terter’de bir köyde evi yıkılan Azeri kadın.
Rusya Ermenistan’ı kontrol edemiyor mu?
Üç haftadır ana gündem maddelerinden birisi Kafkasya’daki çatışmalar. Geçen hafta Rusya’nın arabuluculuğunda Ermenistan ve Azerbaycan arasında ateşkes mutabakatına varılmış ama ateşkes 24 saat geçmeden bozulmuştu. İki taraf da resmen ateşkesin bittiğini ilan edemese de, fiiliyatta ateşkes diye bir şey kalmadı. Tüm hafta Ermenistan’ın sivil alanlara saldırıları da Azerbaycan’ın karşı mücadelesi de devam etti. Bu süreçte akıllara “Ermenistan Rusya’ya rağmen bu ateşkesi nasıl bozdu?” sorusu geldi. Bu soruya “Kremlin içindeki görüş ayrılıkları” yanıtını veren uzmanlar da var, “Ermenistan’da Batı ve Rusya çekişmesi” şeklinde yanıtlayan da. Ata Platformu Direktörü Doç. Dr. Volkan Özdemir ikinci tarafta...
‘Erivan’ı Batı mı kışkırttı?’
Özdemir, Rusya’nın istediği anda savaşı bitirebileceğini, ateşkes çabasıyla da Kafkaslar’da “Anahtar bende” görüntüsü verdiğini hatırlattı. Özdemir Rusya’nın bu gücü olmasına rağmen Ermenistan içindeki Batı desteğine güvenen kesime dikkat çekiyor. Özdemir “Ermenistan şu an tamamen Rusya tarafından kontrol edilmiyor. Göstere göstere bu işin yapılması aslında kişisel olarak Vladimir Putin ve Moskova’nın karizmasını çiziyor. Başka bir güç de diyor ki ‘Sen orada ateşkes ilan edebilirsin ama ben de bunu buradan baltalayabilirim.’ Ermenistan içerisinde Rus yanlıları da ABD yanlıları da var. Ben biraz tıpkı Temmuz ayında Tovuz’daki saldırıda olduğu gibi Ermenistan’ın içerisindeki batı yanlısı güçlerin süreci kışkırttığını düşünüyorum” diyor. Ateşkes sürecinin gerçekten neden kırıldığını, gerekçenin hangisi olduğunu zaman gösterecek.