Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bana sorarsanız havanın birden soğuması, yahut şiddetli bir yağmurun başlaması; Bushun demeçlerinden de, Arafatın sıkışık durumundan da, Afganistandaki sonu gelmeyen kanlı dram tefrikalarından da, çok daha fazla etkiliyor, kendi bireysel sorunları ve koşuşmaları içinde yaşayıp giden insancıkların günlük yaşamlarını.***Örneğin beklenip duran bir İstanbul depreminde; politik hırslardan değil de, Arz yuvarlağının bizzat kendisinden fışkıracak bir şiddet eyleminin, galiba en korkuncu yaşanacak...4 bin yıllık tarihsel kentteki yapıların yüzde 75i yıkılma tehdidi altında, Azrail tırpanının ise kaç bin cana uzanacağı kestirilemiyor bile.Böyle bir felaket, politikacıların yarattığı tayfunlardan çok daha fazla kezzaplayacak sıradan insanların yaşam serüvenlerini...***Acaba Türkiye, "Türke Türkten başka dost yok", "başka Türkiye yok", "iç düşmanlar - dış düşmanlar" türü politik hipnoz dopingleriyle, evrensellik kriterlerinden koparılmasa; "Türkün güneşleriyle dünya ufku ağardı, Türk olmasa tarihe yazılacak ne vardı" türü dizelerle, daha okullarda hamasi bir övünme bulutunun içinde yeryüzünün dışına çekilip çıkarılamasaydı...Kendi gerçek tarihiyle yüz yüze gelebilecek, akılcı bir tutarlılığın evrensel objektifliğine doğru, duygusal koşullanmalardan arıtılsaydı...Acımasız bir giyotinin inmesini bekler gibi, Türkiyeyi tümden değiştireceği anlaşılan İstanbul depremini, yine bugünkü karabasan benzeri korkularla mı beklerdik?***Türklerde tuhaf bir aksaklık olduğu, Osmanlı devşirmelerinin de dikkatini çekmiştir; eski Alman uzmanlarının da...Örneğin Osmanlı, "Etrak-ı biidrak" derdi; "Türkler algılamasızdır" anlamına..Nefi ise şöyle bir dize yazmıştı:"Türke Hak, çeşme-i irfanı haram etmiştir", yani "anlayış yeteneğinin çeşmesini"...***Alman uzmanların Türklerle ilgili gizli bir belgesinden, rahmetli dayım yüksek maden mühendisi ve DPnin ilk Zonguldak milletvekili Cemal Kıpçak söz etmişti bana...Dayımla annemin babası, hala mekanında oturduğumuz dedem Tatar Hasan Paşa, üsteğmenliğinde staja gönderilmişti Almanyaya ve on yılı aşkın bir süre orada unutulduğu için, Alman ordusunda önce yüzbaşılığa, sonra da binbaşılığa terfi etmişti.Ancak Alman komutanlar uyarmışlardı kendisini, "daha öteye gidemezsin" diye. Dedem de o zamanki Genelkurmaya, bir mektup yazıp Almanyada unutulduğunu bildirmişti. Ve derhal geri alınıp, o sıralarda İsmet Paşanın da öğrencisi olduğu Topçu Okuluna müdür yapılmıştı...I. Dünya Savaşı patlayınca da, Çanakkale ordularına komuta edecek olan Liman Von Sanders İstanbula geldiğinde, dedem kendisine yaver atanmıştı.***Liman Von Sanders, Selimiye Kışlasının helalarını denetlerken dedem de yanındaydı. Alman Feldmareşali bir kubura doğru eğilmiş ve:- Hiç böylesini görmedim, demişti; kol kalınlığında ve dört lüle...Sonra dedeme dönmüş:- Hemen Alman Genelkurmayına bir şifre çekin, iki bok uzmanı gelsin, demişti.Gelen bok uzmanları, yaptıkları incelemelerden sonra, şu sonuca varmışlardı:"Türkler, yılda 25 yavru yaptığı için çok ucuz olan domuz etini yemediklerinden ve yılda tek yavru yapan koyunla, inek eti de çok pahalı olduğundan yüz gramlık biftekten alabilecekleri kaloriyi, iki okkalık somundan alabiliyorlar. O yüzden hazım için midelerinde yoğunlaşan kan, yeterince gidemiyor beyinlerine ve dışkıları çok kalın, göbekleri de büyük oluyor."Dayım, dedemin kendisine gösterdiği o gizli raporları anlatmıştı bana.***Yoksul ülkelerde elbet beyinsel enerjiyle de ilgili bir beslenme sorunu var.Bu tür sorunlar bulunmasa, hamasi bir sanallığa bu kadar dalınır da, geleceği kesin olan bir İstanbul depreminin, tüm kenti yok edebileceği mi öngörülürdü? c.altan@prizma.net.tr Medyada ön plana çıkan dünyadaki güncel politik olaylar, insanların günlük yaşamlarını acaba ne kadar etkiliyor?